Bölüm 54: "ALPAGU"

1.8K 82 64
                                    

Bölüm şarkısı:  Paloma Faith-Only Love Can Hurt Like This (Hiçbir şarkı bu bölüme bu kadar uyamazdı demeden geçemeyeceğim.)

"Eğer gitsen umursamayacağımı söylerdim, 
Ama her seferinde burada kalman için yalvarıyorum. 
Ne zaman yaklaşsan ürperiyorum, 
Ve her seferinde, her gidişinde,
Bıçak gibi ruhumdan kesiyor beni. 


Sadece aşk , sadece aşk bu kadar acıtabilir."   

-

Çocuğun içine yeşeren düş, takvimde ileriki rakamlara basamak attıkça bir hayale dönüşür, yetişkin bir beden içinde bir çocuğun rüyasına taşıyıcılık yapar. Rüya gerçekleştiğinde kısa bir anlığına yetişkin beden parçalanır ve yerine bir çocuk gelir, güneş onun için doğar, gökkuşağının üzerine biner ve bir maceraya doğru yolculuğa çıkar.

Bir çocuğun macerasının bitişi gibi, güzel olan her şey ilk bitenlerdir. Bir maceradan, bir dostluktan, bir şehirden arta kalanlar sadece can yakan güzellikte ve asla tekrar yaşanmayacak anılardır.

Şişen karnıma dokundum. İstediğinin aslında istemediği tek şey olduğunu fark ettiği o an boşlukların en derinine düşerdi insan. Gözlerim şişen karnımda gezinirken belki de aylar sonra ilk kez bunu fark etmiştim. Boşluğa bir ip atıldığında ipi boynuna dolamak veya ipe tırmanmak. Şişen karnıma dokunduğumda ipi boynuma çoktan geçirdiğimin farkındaydım.

Bakışlarım bir senedir evim olan yabancı odada gezindi, insan gözleri açık diye gördüğünü sanır oysa her şeyi en net şekilde görmek, gerçekleri bilmek gibi değildi, hiçbir şeyi bu kadar net görmemiştim, bana üçüncü bir göz hediye edilmiş gibiydi. Belki de bir lanetti. Her şeyin gerçeğini görebilmek insanı kahrederdi.

Ayak sesleri Yağız'ın geldiğini gösteriyordu, birkaç haftadır yüzünü görmekte zorlanıyordum, birkaç tane metresi olduğunu tahmin etmek zor değildi ama bilmiyor gibi davranmak zordu. İyi bir yalancıyım gülümsemesiyle odaya girdi ve diz çöküp karnımı öptü. "Ufaklıklar dünyaya gelmemekte biraz ısrarcı." Sahte davrandığını hissedebiliyordum çünkü aylar içinde benim istemediğim kadar o da bu çocukları istemiyordu.

"Sevmeye başladığınız insanın bu kadar çabuk yabancılaşması..." Duraksadım. "Can yakıcı."

Toparlanırken ayağa kalktı, geriye çekildim ve odanın içinde ilerledim. "Bana mı diyorsun?"

"Yok bir şey," dedim. "Mimarla az önce konuştum iki ay içinde şirketin binası tamamlanacak, iş için başvuranlarla görüştüm ve kadrosu tamam sayılır, son olarak pasaportum ve geriye kalan her şey hazır. Umarım senin de her şeyin hazırdır, buradan gitmek isteyen sendin."

Ellerini yakalandığını belli eder gibi havaya kaldırdı. "Patron sensin."

"Cevap ver," dedim sinirli bir sesle.

"Bina biraz daha uzun sürecek ama her şey hazır," dedi güven verir gibi bir sesle. Ardından gözleri üzerimde gezindi. "Hazırlanmışsın, bir yere mi gidiyorsun?"

"Mira akşam yemeğine davet etti, sevdiği herkesle önemli bir konu konuşmak istiyormuş." Çantamla birlikte arabanın anahtarını aldım. "Bir sorun mu var?"

"Hayır, sadece o da orada olacak, başa edebilir misin?"

"Yağız, alt üstü birkaç saat yan yana oturup birbirimizden uzak duracağız, daha kötü durumlarda olmuştuk ve bu zamana kadar nelerle baş ettiğimi tahmin edemezsin." Kapıya yönelirken arkamı döndüm ve ona son kez alayla baktım. "Özellikle de hala seninle baş edebilmemi tahmin etmeni beklemiyorum." Ardından kapıyı çarparak evden çıktım ve içimdeki duygular parçalandı.

BAŞKASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin