Bölüm 12: "LİMAN"

4.6K 140 97
                                    

Bölüm şarkısı: Red - Pieces

"Sonra senin yüzünü gördüm ve biliyorum, en sonunda seninim. İsmimi söyledin ve sana parçalanmış halde geldim, bu yüzden beni bir bütün yapabilirsin." 

-

Yıldızlı bir gecede yalnız başıma,

Soğumuş ruhumun ardında sessizliğin ve gecenin son mirası sıcak anılarla baş başa,

Son içkim elimdeyken çimenlerin kokusunu son kez içime çekerek, 

Yüzümde acıyla tatlı arasında sıkışmış bir gülümseme, 

Çimenlere uzanıp izlemek isterim son kez yıldızları ve anıları,

Ardından kapatırım göz kapaklarımı usulca sonsuzluğa. 

On Yedi Eylül

-

Hiç çocukken aynı oyuncağı paylaştığınız arkadaşınızla yıllar sonra aynı ortamda bulunup birbirinize yabancı olmuş muydunuz? Aynı notayı sevdiğiniz arkadaşlarınızla düşman olmuş muydunuz? Coşkuyla dinlediğiniz bir melodiyi yıllar sonra anımsadığınızda göğüs kafesinizin ardında büyük bir soğukluk hissetmemiş miydiniz? Ya bir zamanlar uğruna gözyaşı döktüklerimiz artık hiçbir şey ifade etmiyorsa?

Bunlar kötü hislerdi. Acıyla tatlı arasında sıkışmış o histen daha kötüydü bir zamanlar sevdiklerimize yabancı olmak.

Ve en kötüsü babamın bana açılan şefkatli kollarını nefretin iki yanına sabitlemiş olmasıydı. Eskiden kötü hissettirirdi. Bir daha asla baba diyemeyecek olmak, bir daha asla babam bildiğim insana sarılmayacak olmak, beni affetmeyeceklerini bilmek. Ancak zaman en acımasız kişilikti, her şeyi çok değiştiriyordu, artık acımıyordu.

Ölümünü kabullenmiş bir kurban, ilmeğin boynuna geçirilmesini bekleyen bir suçlu ve cezasını kabullenen bir mahkumdum ben. Bir yıldızın şiddetle parladıktan sonra yavaş ve acıyla sönerek içinde parçalanması ve toz bulutuna dönüşmesi gibiydi hissettiklerim. Artık hissedemiyordum.

Hiçbir şey, hissettiğim her şeydi.

Ben bir yabancıydım artık, ne gidecek bir yerim ne ait olduğum bir yer vardı. Kendime yabancı, insanlara yabancıydım. Ne için beklediğimi bilmiyordum ama bir sokak lambasının altında Nisan gecesinin tenimde bıraktığı izleri hissederken git gide her şeye yabancılaşıyordum.

En sevdiğim romana, en sevdiğim satıra ve en sevdiğim destana yabancılaşmıştım. En sevdiğim roman benim ilk öpücüğümken şimdi dudaklarımda kalmış yabancı soğukluğun iziydi.

İçimdeki bütün duygular elektrikli süpürgeyle içine çekilmiş hissi verirken birkaç kişinin haz etmediği bakışları üzerimdeydi. Nedenini bilmiyordum, belki görünümüm yüzünden dışarıdan onlara kibirli gözüküyordum ama onlar asla okumadıkları bir kitabı eleştiren insanlardı, onları ciddiye almam için bir sebep yoktu.

Ayakkabımın ucunu babasından şeker isteyen küçük kız havasıyla yere sürttüm ve ellerimi siyah trençkotumun cebine soktum, sokak lambasının yüksek voltajlı ışığı bedenimin gerisinde durup gölgemi gri taşlı kaldırımda yansıtırken amacından sapmış ve benden bağımsız hareket edecekmiş gibi gölgemi izliyordum.

Ayak sesleri yaklaşırken, "Fazla beklemedin değil mi?" dedi Doğukan umursamazca. Paketin jelatinini yırtarken jelatini çöpe attı ve barkodu söktükten sonra dudaklarının arasına bir sigara yerleştirip yaktı.

BAŞKASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin