Ve sonsuza dek mutlu olacağız. Ve sonsuza dek benimle olacaklar.
-
-
Teoman-Sessiz Eller.
-
Sessizlik.
Ateş böceklerine baktım. Ağustos gecesini aydınlatıyorlardı. Karanlığın içindeki umut parçaları gibi. Yaşamımın son dakikalarında ne kadar güzel olduklarına baktım, ancak seslerini duyamadım.
Sessizlik.
Sadece sessizlik.
Gözlerimi kapattım.
Sessizlik seslerin en ürkütücüsüydü.
Sessizlik, bütün alfabeleri zehirleyen bir kitap gibiydi. Kitabı açsam, bir sayfasını okusam sessizliğin zehri tenime işleyecek, boğazımı yakacak, boğazımı düğümleyecek, bana eziyet edecek bir kurguya dönüşecekti. Sessizliğin içinde kendi hikayemi görecektim. Bir daha geriye dönemeyeceğim hikayemi. Bir daha sahip olamayacağım hikayemi. Yarım kalan hikayemi.
Sessizlik bu değil miydi? İçten içe zehirleyen, içten içe öldüren. Bütün kelimeleri öldürüp onları toprağa gömen, bir dostmuş gibi cenazesini düzenleyen. Sessizlik karanlık zihinlerin en derinine inerek orada hakim olan bir lanet değil miydi?
Zihnimdeki çığlıklar parçalandı, zihnimin duvarlarına çarptı, en çaresiz kelimeler bile durdu, çürümeye başladı, dağıldılar, bütün kelimeler parçalanarak sessizliğe dönüştü. Sessizlik bütün sesleri bastırdı. Kafamda derinine inemeyeceğim boşluklar açtı, vazgeçmişliğime yardım etti.
Hiç sessizliğin sesini dinlemiş miydiniz? Hapsolmuş çığlıkların sesiydi, sessizlik. Kopamayan feryatların sesiydi, dökülmeyen gözyaşlarının sesiydi, acıyla hissizlik arasındaki o savaşın sesiydi sessizlik. En lanetli sesti.
Gözlerimi açtım. Yıldızlara baktım. Aralarındaki yerimi merak ettim. Ateş böcekleri tepemde uçuşuyordu, bir zamanlar tanıştığım yabancıyı anımsadım, gökyüzündeki ateş böceklerinden biri olduğum kısa süre için ona sessiz bir teşekkür ettim. Tekrar gözlerimi kapattım ve bütün dünyaya sağır olduğum son anları yaşadım. Öldüğümde de her şey sessizlik içinde olmayacak mıydı? Neden dünyayı son kez duymak istemiyordum?
Sessizliğin sesini dinledim ve acılarımı gördüm.
On yedi yaşında korkak bir kız gördüm, kendimi gördüm. Esaretin kıyılarında sırtüstü yüzüyordu, vazgeçmişti, pes etmişti, kalmaya devam edemeyecek kadar bitkindi, kaybedeceği bir savaşı sürdürüyordu. Yüzmeye devam etmek yerine başını geriye attı ve bedeniyle birlikte yavaşça suyun içine gömüldü, suyun üzerinde kabarcıklar çıktı, çığlık atıyordu ancak yüzmedi, yüzmek istemedi, son kabarcıkla birlikte esaretin kıyılarında boğuldu. İntihar etti. Çığlıklarını kimse duymadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAŞKASI
General FictionDoğukan Arınç Balcı. Dünyasını, bize yaşamı anımsatan bütün canlı renklerden soyutlamış ve en az kendisi kadar hissiz bir hayat olan griyi yaşıyordu, dünyasında ona ait tek renk, griydi. Tehditkar, sert, hükmedici ve çekici görünümünün ardında...