Bölüm 23: "ARAF"

3.2K 107 57
                                    

Bölüm şarkısı: Red - Not Alone

"Kalbin hayal kırıklıklarıyla dolu. Sadece solan bir hafıza, ve her şey bitti ama sızısı devam ediyor. Yine yağmurda kayıpsın, hiç durmayacak mı? Yardım edecek eller fazlasıyla ulaşılmaz durumda. Ama ben, ben buradayım"   

Umarım 2016 herkes için bir fark yaratır. Mutlu yıllar.

-

Gerginlikle bacağımı sallarken ismim söylendi. "Ayça Poyrazoğlu."

Adli bir vaka yüzünden vaktim çoktan geçmişti ama polis memurunun gösterdiği sorgu odasına itiraz etmeden ya da homurdanmadan ilerledim.

Sorgu odalarını sadece filmlerde görmüştüm, genelde karanlık ve masayı tepeden aydınlatan sinir bozucu sarı bir ışık olması gerekiyordu. Ortada bir masa vardı ve odanın ışıkları tamamen yanıyordu ama kendimi rahatsız hissetmiştim, bina birkaç senelik olsa da duvarlar birçok şeye şahit olmuştu. Sandalyeye otururken çantamı kucağıma aldım ve iki tane sivil polis odaya girdi.

Biri bayandı, kızıl uzun saçlarını bağlamıştı ve kendisi de benim kadar uzundu, diğeri de erkekti, uzun olmama rağmen kendisini yanında cüce hissedeceğim kadar uzundu. Ve sanırım parmaklarındaki yüzüğe bakılırsa evliydiler. "Bir şey içmek ister misiniz?" diye bana sordu erkek olan, başımı iki yana salladım ve sandalyeyi masaya yaklaştırırken bacak bacak üstüne attım.

"Güvenliğiniz için konuşmalarınız sözlü ve yazılı olarak kayıt altına alınıyor," dedi bayan polis, anlayışla başımı salladım. Kadın su şişesinden bir yudum alırken dosyamı inceledi. "Ayça Poyrazoğlu. 8 Ağustos 1992 doğumlusunuz değil mi?"

"Evet."

"5 Ağustos 2014 tarihinde ateşli silahla vuruldunuz. Acil servise ateşli silahla vurulma vakasıyla getirilmişsiniz. Olaya tanık olan var mı?"

Oldukça kontrollü davranacağıma Yağız'a söz vermiştim, Baykuşlar'la bağımı o yok etmişti ve onlardan bahsetmemem gerektiğiyle ilgili beni defalarca aramıştı. "Doğum günü partimde ateşli silahla vuruldum, partide yetmiş kişi vardı ancak kırk tanesi işi nedeniyle erken ayrılmak zorunda kaldı, partideki herkes tanık." Ellerimi çantamın üstünde birleştirdim.

Erkek olan polis kaşlarını kaldırırken bir detay yakalamış gibi durdu. "Hastaneye ambulansla gelmemişsiniz."

"Evet," diye yanıtladım, sorgu odasından an itibariyle nefret etmeye başlamıştım, suç işlenen taraf ben olsam bile bana suçlu gibi hissettirmişti. "Erkek arkadaşım ve iş ortağı olan eski bir arkadaşımın beni yetiştirdiğini biliyorum."

Kadın polis başını sallarken dosyaya bakmaya devam etti. Benden önce partiden birini sorguya almış olmalılardı. "Partide bulunan tanıklar kavga çıktığını söylüyor."

"Doğru," derken yanağımın içini ısırdım, gerilmiştim. Her şey dönüp dolaşıp benim sorunlarıma geliyordu.

"Detay verebilir misiniz?" derken dosyayı önüne bıraktı ve gözlerini bana dikti.

"İkisinin arasında beni kapsayan bir tartışmaydı. Özel hayatım hakkında cevap vermek zorunda değilim."

İşte filmlerdeki o suçlular gibi konuşmuştum. Cevap vermeyi reddederek daha çok merak uyandıran ve sonunda suçlu kendisi çıkan kötü karakterlere benziyordum.

Erkek polis anlayışla başını sallarken söylediklerimi bir kağıda yazıyordu. "Olay anını detaylı bir şekilde anlatır mısınız? Barut sesinin nereden geldiğini mutlaka duymuşsunuzdur."

BAŞKASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin