Herkesten özür dileyerek başlıyorum. Geçen haftadan bu yana yetiştireceğim diyerek bölümü erteledim ve hiçbir açıklama yapmadım. Bunun sebebi benim, benden kaynaklı bir şey. 2014 senesinin sonlarından bu yana hayatım bir türlü düzene girmedi. Ben her hafta bölüm yazan bir insan değildim, bir günde dört bölüm yazdığım da oluyordu. Şimdiyse bir bölümü yazmak için on iki gündür cebelleşiyorum. Benden kaynaklı bazı problemler dolayısıyla bölümün kalitesini düşürmüş olabilirim, tekrar özür diliyorum.
Profilimde kitapla ilgili bir duyuru var, daha önce çektiğim BAŞKASI soru-cevap videosunu Youtube kanalıma yüklemiştim ve bunu serileştirmeye karar verdim. Kurgu hakkındaki sorularınızı benim ask.fm hesabıma yazabilirsiniz, muhtemelen gelecek hafta cevaplayıp videoyu çekip yayınlayacağım. Herkese iyi akşamlar.
-
Bölüm şarkısı: Black Veil Brides-Done For You
"Hayattaki en iyi şey bir bedel ile gelir. Her zaman doğru olduğunu hissedeceksin, savaşı bitirsek bile. Eve hoş geldin bu gece."
-
Anlatamamak, anlaşılamamak, insanların aciz mahkemelerinde yanlış doğrularıyla yargılanmak.
İnsanları yargılardım, ancak onların işe yaramaz birer mahluk olduklarını söylemezdim, alınlarına kafamda yalancı, fahişe, hırsız gibi etiketler yapıştırmazdım.
İnsanları yargılama amacım ruhlarının gittiği yolu bulmaktı ya da güzel vücutlarında bir ruh taşıyıp taşımadığını öğrenmek istememdi. Acılarını yargılamazdım, kişiliklerini yargılamazdım, yalnızca seçimlerini ve güçlerini yargılardım.
Seçimlerin özgür iradeyle yapılacağına inanmazdım, insanların seçimlerini etkileyen olayların olduğunu düşünürdüm.
Beni kaçmaya zorlayan bir seçim vardı, kendimi kimsesiz bırakmaya mecbur eden bir seçim vardı. Aykut'un seçimleri de böyleydi, aramızdaki tek fark benim hayallerimin ve amacımın ne olduğunu bilmemdi, Aykut ne amacını ne de hayallerini biliyordu, bulmak için yola çıkmıştı ve başına çok şey gelmişti. Ve şimdi işler yoldan çıkmıştı.
"Hazır mısın?" Diye seslendi Gülseren arabanın camına tıklatırken. Bir dakika işareti yaptığımda başını sallayarak yürümeye başladı. Onu daha önce hiç siyahlar içinde görmemiştim, bu şekilde de görmek istemezdim.
Arabanın aynasından kendime baktım, sivilceler için kullandığım şeffaf yara bandını alnımdaki çiziğe yapıştırıp üzerine fondöten sürdüm ve yara izi kapandı, saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırırken siyah fuları boynumdaki morlukları örtecek şekilde kapattım ve üzerime siyah ceketimi alırken arabadan indim, topuklularım çamurlaşmış toprağa batarken yürümeye devam ettim.
Daha önce hiç cenazeye katılmamıştım, cenazeler genellikle benim sorumlu olduğum bir olay oluyordu.
Büyükannem ve büyükbabamın cenazesini anımsıyordum, annem ve babam beni cenazeye götürmek için ikna etmeye çalışıyordu, bense katılmamak için bahane üretiyordum. Aslında bahanem sorumlu olmaktı, bir cesedin ceset olmasından sorumlu olduğum için suçluluk duygusu sevgimin önüne geçiyordu.
Çoğu gece korkardım çünkü ölümünden sorumlu olduklarımın hayaletinin soğuk nefesini ensemde hissederdim. Hiç yaz günü iliklerinize kadar soğuğu hissetmiş miydiniz? Ben hissetmiştim, hayaletlerin sorgulayan bakışları üzerimdeyken, odamın bir mahkeme olduğunu hissettirirken suçluluk içinde titreyerek battaniyelere sarıldığım olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAŞKASI
General FictionDoğukan Arınç Balcı. Dünyasını, bize yaşamı anımsatan bütün canlı renklerden soyutlamış ve en az kendisi kadar hissiz bir hayat olan griyi yaşıyordu, dünyasında ona ait tek renk, griydi. Tehditkar, sert, hükmedici ve çekici görünümünün ardında...