Bölüm şarkısı: Snuff-Slipknot
"Senin bütün sırların tenimde gömülü, masumluğunla birlikte uzağa gel ve günahlarımla bırak beni. Hava beni sarıyor hala kafeslenmiş gibi hissediyorum. Ve sevgi yeniden kudurmuş kimliğine bürünmüş şimdi."
-
Ucubenin şarkısı alaylıdır.
Her şeyin güzel olacağına dair umut verdikten sonra her şeyi yitirmenizi sağladıktan sonra söylediği şarkıydı. Ucubenin şarkısıydı.
Dizlerimin üzerinde çaresizliğin en büyük lisanı olan sessizlikle baş başaydım. Ellerim önümde birleştirilmiş suçlulukla harmanlanıyordu. Başımı öne eğerek buğulu çimenleri izledim, hepsi aynı şarkıyı fısıldıyordu. Ucubenin şarkısını.
Ve yeniden arkada bırakılmıştım, belli ki bu kez hak etmiştim. Issız gecenin ortasında ucubenin şarkısıyla baş başa bırakılmıştım. Yapraklar hışırdıyor, rüzgar sert bir kar fırtınasını haber vererek esiyordu. Soğuk tenimin üzerinde rutubetli ellerinin izini bırakırken yüreğim kadar bedenim de hissizleşiyordu. Ve şimdi nefret edilmek sahip olduğum tek şeydi.
Kelimeler dudaklarımın üzerine saçılırken kırgınlıklar onu takip etti. Sessizlik beni kucağına çekerken kırgınlıkları esir tutan kelimeler dudaklarımdan ayrıldı, beni zehirleyerek ağzımın içine kaydı ve yüreğime giden yolu yavaş ve acılı bir şekilde tutarak oraya yerleşti, çaresizlik avuç içlerimde kaynadı ve sahip olduğum tek şey oldu.
Dakikalar sonra Yağız geldi ve ne olduğunu sorgulamadan beni arabaya kadar taşıdı, arabaya bindiğimde sıcak tenime sert bir şekilde çarptı, soğuğun hakim olduğu tenimi sızlattı ve tamamen ısındığında gözlerim uykusuzluğa karşı savaşını kaybetti ve her yer uykunun karanlığına büründü.
Gürültüler kulaklarımı rahatsız edecek kadar arttığında gücünü toplayan bedenim sıçrayarak doğruldu ve gözlerimi ovuşturarak açtım. Yağız yarı çıplak vaziyette ayaktaydı, bilgisayarını parçalamıştı ve şimdi telefonda birisiyle öfkeli bir şekilde konuşuyordu, hayır yanlış kelime, bağırıyordu.
"Senin patronun benim ve sen bana ne yapacağımı söyleyip başkaldıramazsın!" diye sesini yükseltti ve paramparça ettiği bilgisayarına bir tekme daha attı. "Babamın kurallarını kıçına sok, orospu çocuğu. Ve şirkete geldiğimde eşyalarını toplamış ol." Ve başka bir tekme daha. Beni gördüğünde yüzündeki öfkeli ifade gitmişti, telefonu kapatarak masanın üzerine fırlattı. "Günaydın güzellik."
Oldukça sakin bir sesle söylemesi daha şaşırtıcıydı. Çarşafı göğsüme tutarken bacaklarımı karnıma çektim. "Bir sorun mu var? Neden bağırıyordun?"
"Bir şey yok, sadece biz hastaneden ayrıldıktan bir saat sonra Sena ölmüş." Yatağın ucuna büyük bir yorgunlukla otururken bir sigara yaktı ve öne eğildi. "Az önce genel müdür aradı, mühendislerin hepsi Arınç'la beni tehdit ediyor. Bebek doğana kadar Arınç'la aramız limoniydi, sürekli iş ortamında kavga ediyorduk. Senin ve Arınç'ın arasındaki ilişkiden sansasyonel bitişine kadar gece olanlar büyük dedikoduydu Ayça, Balcı Holding'le ortaklığı bozmamı istiyorlar. Aksi takdirde mühendisler istifa edeceklermiş. Babamın ve ortaklığı hazırlayan moruk Balcı'nın kuralları, söz hakkına sahipler."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAŞKASI
Aktuelle LiteraturDoğukan Arınç Balcı. Dünyasını, bize yaşamı anımsatan bütün canlı renklerden soyutlamış ve en az kendisi kadar hissiz bir hayat olan griyi yaşıyordu, dünyasında ona ait tek renk, griydi. Tehditkar, sert, hükmedici ve çekici görünümünün ardında...