Umarım benim için yazması eğlenceli bir bölüm olduğu kadar sizin için de okuması keyifli bir bölüm olmuştur. Önümüz malum tatil bölümlerle ilgili bir değişiklik olursa profilimde gerekli duyuruyu yapacağım. Herkese keyifli okumalar, iyi akşamlar.
-
"Biliyorum, bu şekilde davranmamalıyım. Biliyorum, iyi kızlar yaramazlık yapmazlar ama ben kötü bir kızım, beni affet."
Madonna-Girl Gone Wild
-
İnsan sonu geldiğinde nasıl tekrar başlayacağını bilmezdi.
Bir yerde bir son olması için birinin bir savaşı kaybetmesi gerekiyordu. Ya savaşta ölür ve tarihin unuttuklarına ismi kazılırdı, ya kazanır devam ederdi ancak benim için farklı bir seçenek vardı. Kaybettikçe özgürleşmek, özgürleştikçe yeniden doğmak.
Beş senedir kalçamın biraz üstüne kadar uzattığım saçlarımın göğsümün altına kadar nasıl kısaldığını izledim.
Saçlar, kadınların yaratılıştan gelen ve güç aldığı fiziksel bir semboldü. Bir anlığına kontrolümü kaybedip makas vurmaya kıyamadığım saçlarımı kesmiştim.
Lavaboda biriken sarı saç tutamları durmamı sağlamıştı. Saçlarım fiziksel olarak sahip olduğum en değerli şeydi benim için. Bir erkeği saçlarımı kestirerek tarihe gömmüştüm ve başka bir erkek için saçlarımı çok severdi cümlesi yıllar sonra insanın canını muazzam bir acıyla yakacak türdendi.
Bir erkek bir kadının kalbini çalmalıydı, saçlarını değil. Saçlarını kestirerek erkeği tarihe gömmemeliydi kadın, kalbinden çıkararak tarihe gömmeliydi.
Atlatacaktım. Tüm bunları atlatacaktım.
Düştüysem kalkmasını bilirdim, yaralandıysam iyileşmesini bilirdim, öldüysem ikinci bir şansı kendime tanıyarak yeniden doğmasını bilirdim.
Kendimi seviyor olsaydım kendimi öldürürdüm, hayat bana gerçekten büyük acılar vermişti ve bunlardan kurtulmanın yolu hissizlikten geçiyordu, hissizlik ölümün temeliydi.
Kendimden nefret ettiğim zamanlarım da olmuştu. Beni dibe itecek gücü insanlara verdiğim için, zayıf olduğum için kendimden fazlaca nefret etmiştim. Ancak kendime büyük bir saygı duyardım, her şeye rağmen. Yaşamayı belki de kendimi sevmediğim için seviyordum.
Kendimi erkek arkadaşından ayrılınca dünyası yıkılan bir kız olarak görmüyordum ama yaşadıklarım artık bana baskı yapıyordu ve o son noktaydı, eğer o son nokta olmasaydı başkaları son nokta olacaktı, komikti, hayatımı en başından o berbat etse de yine en son o yıkıyordu.
Doğukan bana bir şans vermişti. Hayatımdan çıkıp gitmişti ve bana yeni bir başlangıç fırsatı vermişti, onun karanlığında ölümden dönerken kendi karanlığımda kendime ıstırap çektiriyordum. Bana bir şans vermişti. Benim için zordu ancak denemeden bilemeyecektim.
Evden çıkmak için salona doğru ilerledim, eşyalarımın çoğu yeni evime gitmişti. Yeni bir başlangıç yapmak insanın en çok korktuğu şeydi. Boy aynasına baktım, kendime uzak bir o kadar da yakındım.
Siyahlar içindeki görüntüme baktım. Siyah büstiyer bluz ve siyah kot, siyah ayakkabılar, siyah göz makyajı, siyah ojeler ve güneş gözlüklerim. Kendim gibi gözüküyordum ama saçlarıma bir türlü alışamamıştım. Bileğimdeki tokayı çıkardım, saçlarımı arkadan düşük bir topuz yaptım, birkaç tutam önüme düştü.
Ama hala saçlarımı görmeye dayanamadığımdan geniş siyah şapkayı askılıktan aldım ve şapkayı taktım. Ardından siyah çantamı omzuma atarak daha fazla nasıl göründüğümle ilgili kafa yormadan evden çıktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAŞKASI
General FictionDoğukan Arınç Balcı. Dünyasını, bize yaşamı anımsatan bütün canlı renklerden soyutlamış ve en az kendisi kadar hissiz bir hayat olan griyi yaşıyordu, dünyasında ona ait tek renk, griydi. Tehditkar, sert, hükmedici ve çekici görünümünün ardında...