Gitmek..

8.9K 651 64
                                    

Pakize Suda'nın da yazdığı gibi..

Bugünlerde herkes gitmek istiyor. Küçük bir sahil kasabasına, bir başka ülkeye,dağlara, uzaklara...
Hayatından memnun olan yok. Kiminle konuşsam aynı şey... Her şeyi, herkesi bırakıp gitme isteği.
Öyle "yanına almak istediği üç şey" falan yok. Bir kendisi. Bu yeter zaten. Her şeyi, herkesi götürdün demektir.
Keşke kendini bırakıp gidebilse insan. Ama olmuyor. Hadi kendimize razıyız diyelim, öteki de olmuyor.
Yani her şeyi yüzüstü bırakmak göze alınamıyor.
Böyle gidiyor iste. Bir yanımız "kalk gidelim", öbür yanımız "otur" diyor. "Otur" diyen kazanıyor. O yan kalabalık zira. iş, güç, sorumluluk, çoluk çocuk, aile, güvende olma duygusu... En kötüsü alışkanlık. Alışkanlığın verdiği rahatlık, monotonluğun doğurduğu bıkkınlığı yeniyor. Kalıyoruz. Kuş olup uçmak isterken ağaç olup kök salıyoruz.
Evlenmeler...
Bir çocuk daha doğurmalar...
Borçlara girmeler...
İşi büyütmeler...
Bir köpek bile bizi uçmaktan alıkoyabiliyor. Misal, ben... Kapıdaki Rex'i bırakıp gidemiyorum. Değil bu şehirden gitmek, iki sokak öteye taşınamıyorum. Alıp götürsem gelmez ki... Bütün sokağın köpeği olduğunun farkında. Herkes onu, o herkesi seviyor. Hangi birimizle gitsin? "Sırtında yumurta küfesi olmak" diye bir deyim vardır; evet, sırtımızda yumurta küfesi var hepimizin. Kendi imalatımız küfeler. Ama eğreti de yaşanmaz ki bu dünyada. Ölüm var zira. Ölüme inat tutunmak lazım. İnadına kök salmak lazım. Bari ufak kaçışlar yapabilsek. Var tabii yapanlar. Ama az.
Sadece kaymak tabakası.
Hepimiz kaçabilsek...
Bütçe, zaman, keyif...
Denk olsa. Gün içinde mesela...
Küçücük gitmeler yapabilsek. Ne mümkün. Sabah 09.00, aksam 18.00. Sonra başka mecburiyetler. Sıkışıp kaldık. Sırf yeme, içme, barınmanın bedeli bu kadar ağır olmamalı. Hayatta kalabilmek için bir ömür veriyoruz. Bir ömür karşılığı bir ömür yani. Ne saçma. Bahar midir bizi bu hale getiren? Galiba. Ben her bahar aşık olmam ama her bahar gitmek isterim. Gittiğim olmadı hiç.
Ama olsun... İstemek de güzel.

demiş. Pakize Suda.

Bence gitmek, zamanı geldiğinde yapılması gerek, belki de zamanında yapılması gereken en önemli şey... Nereye olduğu o kadar da önemli değil aslında; gerçekten arkanızda bırakabilecekseniz eğer o "arkanızda bırakmak istediklerinizi". Hatta hayatınız boyunca başkaları için yaşadıysanız, ilk sıraya hep birilerini koyduysanız kendinizden önce, o fedakarlık çıkmazlarından kurtulmanız için tek şans olabilir gitmek.

İnsanların bitmek bilmeyen karın ağrılardan kurtulmanın, bunca o hep gülen adam maskesinden, palyaçoyu oynamaktan, saçma salak mahalle kültürlerinden, cinsellikle bulaşan akraba denen hastalıktan, Ruh halinizin iyi ya da kötü olduğunu yüzünüzde görmek istemek aynaya baktığınızda, hüznünüzü sonuna kadar yaşamak; bunlar bile yeterli sebepler aslında... (Gitmek için) (Cümle devrik oldu yine)

 Hep iyi çocuk rolünden kurtulmak bu hayyatta, hep ayakta kalması gereken  olmaktan, birilerinin "onun yapamayacağı iş yok, o yapar" dediği insan olmaktan artık yorulmamak. Akşam uzandığınızda düşünecek daha basit şeyler bulmak. Düşünmemek, hatta düşünmeye derek duyacak kadar rahat olmak.. Hayata hep giriş cümleleri kurmaktan kurtulmak, kendin olman gerek.

Ve bu kadar edebi yazmaya çalıştığım için içi boşalan laflardan sonra söyleyebileceğim son bir şey var, gitmek en çok “cesur olmak”tır aslında. Ve ben o palyaço maskemle buralardayım hala, kaçamadığım korkularımın arasında. Şu an cesur değilim ama, o cesaret bi' gün bana da gelecek. O zaman demir atma günü gelecek limandan.. sonuçta daha 18'im hayat daha neler gösterecek bana... kim bilebilir ki?

Monteyn.

17.06.2013 

04:02

Now Playing - Evgeny Grinko - Vals.

İyi Denemeydi Dostum.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin