Kırmızı Başlıklı Kızı hepimiz biliriz. Bir insan, bir kız, yatakta yatan etçil bir hayvanla, babaannesi arasındaki farkı anlamıyorsa yıkılsın bu dünya. Şeklinde bir ön yargım vardı. Ama işin aslı öyle değil. Olay şöyle; Kırmızı Başlıklı Kız'ın babannesiyle arasındaki bağ çok zayıf. Onu bayramdan bayrama ziyaret eden ve müslüman olmadığı için sadece christmas, şükran günü ve paskalyada görmeye gittiğinden, ondan da, liseye yatılı okulda yazıldığı için uzun yıllardır "Amaan ne gitcem ya, çok uzak zaten ormanın içinde götüm atıyor" diyip vazgeçen bir kızdır. En son annesinin "Kızım babanen yaşlandıkça iyice çirkinleşti ölmeden git bir gör çok hasta" demesi üzerine yola çıkar. Annesinin sepetine koyduğu yemekleri bile babannesine götürmektense yolda bir ağaç altında oturup yer. Fakat bu kız o kadar oburdur ki, sepettekilerle doymayıp ağacın yanında yetişmiş mantarları da hüpletir. Bu mantarların zehirli olduğunu bilmeyen Kırmızı Başlıklı Kız, yolda yürürken halüsilasyonlar görmeye başlar. Etrafındaki ağaçlar neon rengini almış şekil değiştiriyor, hayvanlar birbirine girmiş. Bu kafayla babannesinin evine giden Kırmızı Başlıklı Kız, babannesinin çirkinliğini de küçükken ormanda kendisini kovalayan kurda benzetir ve çok da yadırgamaz. Masal da buradan ortaya çıkar. Evet, arkadaşlar hikayenin aslı aslında böyledir. Size Monteyn farkıyla sunmuş bulundum.
Monteyn.
Sağlıcakla sundu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İyi Denemeydi Dostum.
HumorEğer bunu okumaya niyetliyseniz vazgeçin. Şaka lan şaka nereye okuyun işte. Buraya dikkat çeken bir şeyler yazmam gerektiğini söylediler. Yeterince dikkat çekti sanırım. Çekmedi mi? Bir gün çeker, her şey geçer.