Merhabeyn yazıp, çizen bazen televizyon seyreden dostlarım. Umuyorum ki kötü günler geride kaldı. Bundan sonra sizi hep süper günler bekliyor. Bugün size belki bir çoğunuzun bildiği bir efsane halk hikayesini anlatacağım.
Bir zamanlar bir yerde, bir ben varmış masalmış. Bu masalın içinde yalnız kalmış, yağmur çamur içinde yalnız o ıslanırmış. İnce bir rüzgar esse yıkılırmış, bir varmış bir de yokmuş. Herkes var bir o yokmuş. Gerçek yalan içinde bir masalmış evvel zaman içinde, kalbur zaman içinde. Bir ben varmış bir ben yokmuş. Masallara giriş böyle yapılmıyordu galiba, neyse. Eski zamanlarda dönemin Valentino'sundan Emprio Armani'sinden giyinmeyi çok seven ve bütün parasını giyim kuşam için harcayan bir kral varmış.
Bu kral, sırf yeni aldığı elbiseleri, takıları falan göstermek için tiyatroya, gezmeye, halka caka satmaya çıkarmış. O kadar ki kral askeriyeyle bile ilgilenmezmiş. Tam kralmış anlayacağınız.
Bayramlık alışverişini yapmış küçük çocuk gibi ikide birde giysileri değiştirir dururmuş. Velhasıl bu kral bu şekilde mutlu mesut takılırken lapss saraya 2 tane, işinde profesyonel olmuş dolandırıcı gelmiş ve kendilerini usta dokumacı olarak tanıtıp kralın dikkatini çekmeyi başarmışlar. Dolandırıcılar almış ellerine sazı başlamışlar sallamaya "Kralım bizim dokuduğumuz güzel kumaşları sadece zeki ve yetenekli kişiler görebilir. Salaklar, kekolar, gerzekler ve Enes Batur'un videolarını izleyenler asla bizim kumaşları göremez." demişler. Kral uzunca düşünmüş ve "Hassittir lan oradan. Muhafızlar!! Bunları alın Aleyna Tilki egosuna mahsur bırakın ya da arka bahçedeki incir ağacına asın giyotinle dalaklarını kesin!! " dememiş.
"Ulan şimdi kendime bu kumaşlardan yapılmış giysiler diktirip giyersem kimin akıllı, kimin akılsız olduğunu kolayca anlayabilirim. Böylece görevini yapanla yapmayan belli olur." diye içinden kendiyle konuşmuş. Acilen dikilmesi için emir vermiş.
Kraldan avans olarak epeyce bir para koparan dolandırıcılar, sözde hemen işe koyulmuşlar. Saraya iki dokuma makinesi getirtip çalışıyor gibi yapmışlar. Kumaş dokusunlar diye verilen iplikleri, sırmaları hiç kullanmamışlar. Onları da satıp paranın göz deliğine vurmuşlar. Kral, onların ne kadar kumaş dokuduklarını merak etmiş, ama kendisi bakmaya çekinmiş, ya göremez de aptal sanılırsa... Herkes olayı duymuş, kimin aptal ve beceriksiz olduğunu merak etmeye başlamışlar.
Kral önce başbakanı göndermeyi düşünmüş. "Akıllı ve yeteneklidir herhalde bu ülkede dolar 1.21 civarında" diye söylenmiş. "Ne olup bittiğini şıp diye anlayıverir. Ne de olsa koskoca başbakan canım."
Kralın emri üzerine başbakan dokumacıların yanına gitmiş. Dokuma tezgahının bomboş olduğunu görünce gözlerine inanamamış. Kuşkuyla bir daha bakmış , gene bir şey görememiş.
Aptal olduğu belli olmasın diye kumaşı göremediğini söylemiş. Bozuntuya vermemeye çalışmış. Dolandırıcılar başbakanı görünce saygıyla yere eğilmişler, kumaşların üstündeki renklerin, çiçeklerin ne kadar güzel olduğundan söz etmişler, daha iyi görüp incelenmesi için yakından bakmasını söylemişler. Başbakan daha yakına gelmiş. Gene bir şey göremeyince:
"Acaba gözlerim bozuldu da ondan mı göremiyorum?" diye söylenmiş.
Gözlerini ovuşturmuş. Ne yaparsa yapsın tezgahta bir tek iplik parçası bile yokmuş işte.Kendi kendine: "Sakın ben aptal olmayayım?" diye söylenmiş. "Kendimi çok akıllı sanırdım. Oysa yanılmışım. Ama kimselere belli etmemeliyim bunu. Herkesin diline düşerim sonra. Belki başbakanlıktan bile alınırım. En iyisi kumaşı görüyormuş gibi yapayım. Ehehehe aslında zekiyim lan bu şeytanın bile aklına gelmez."
Dolandırıcılardan biri: "Kumaşı beğendiniz mi sayın başbakanımız?" demiş.
başbakan tezgaha biraz daha sokulmuş, gözlüğünü düzeltmiş. İnceliyormuş gibi yaparak:
"beğendim tabii" demiş." Bu ne desen, bu ne canlı renkler böyle. İnsan bakmaya doyamıyor doğrusu. Elinize sağlık. Ne kadar usta bir dokumacı olduğunuzu kral hazretlerine bildireceğim, hemen."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İyi Denemeydi Dostum.
HumorEğer bunu okumaya niyetliyseniz vazgeçin. Şaka lan şaka nereye okuyun işte. Buraya dikkat çeken bir şeyler yazmam gerektiğini söylediler. Yeterince dikkat çekti sanırım. Çekmedi mi? Bir gün çeker, her şey geçer.