Evet saygı değer beni takip eden okuyucularım. Arkadaşlarım. Her kimseniz işte. Bunu okuyan yakışıklılar beatifullar. Daha fazla boş yapmadan bi'şeyler karalamak istiyorum. Fil hafızası denen bi' olay var. Belki duymnuşsunuzdur. Az önce onunla ilgili ibretlik bi' yazı okudum ve size elimden geldiğince anlatmaya çalışayım. Evet yolluğunuzu hazırlayınız monteyn'le yolculuk başlıyor.
Bir gün Güney Afrikalı bi' adam (Tam olarak adını hatırlamıyorum.)(Cabbar diyelim.) Afrika'da çölleri geziyormuş. Cabbar'în amacı, fakir halkın nasıl bir yaşantıya sahip olduklarını görmek, bunları belgelemek ve bu konuya dikkat çekebilmekmiş.
Gezisinin ikinci haftasında çöllerden birinde yürürken uzakta ayı gibi bi^' fil görmüş. Hemen bir çalının arkasına saklanmış. Çünkü geziye çıkmadan önce, fillerin kendilerini tehdit altında hissettiklerinde saldırganlaşabildikleri üzerine uyarılar almış. Bu yüzden bizim çakal Cabbar filden kendini saklamayı düşünmüş.
Bir süre çalının arkasından kız kesen apaçiler gibi fili izlemiş. Yanına yaklaşırsa onu tek bir hortum darbesiyle öldürebilecek olan bu yaratığa uzun süre bakmış. Garip olan bir şey varmış. Çünkü fil hem yalnız başınaymış hem de inler gibi sesler çıkarmaktaymış. Cabbar bir süre oraya gidip gitmemek arasında kararsız kaldıktan sonra çalının arkasından yavaşça çıkmış ve tedbiri elden bırakmadan file yaklaşmış.
Fil onu gördüğünde önce hortumunu havaya kaldırmış ama hemen akabinde başını hafifçe öne eğmiş. Devasa hayvan bizim Cabbar'a yaklaşmış. Cabbar her ne kadar korksa da o an başına gelen şeyin sıradışı bir yönü olduğundan eminmiş. Bu yüzden yerinden kıpırdamamış.
Fil, Cabbar'a on metre mesafede durmuş. Önce acı bir şekilde ses çıkarmış, Sonra da sağ ayağını havaya kaldırıp yere vurmuş. Cabbar buna anlam veremeden filin gözlerine bakmış. Filin gözlerinin nemli olduğunu fark eden merhametli Cababr file bir adım atmış. Fil tekrar acı bir şekilde bağırıp sağ ön ayağını havaya kaldırıp yere vurmuş. Cabbar korkusundan file bir süre yaklaşamamış ve bu süre içinde fil defalarca aynı hareketi tekrarlamış.
Cabbar en sonunda filin yanına kadar sokulmuş ve filin havaya kaldırıp yere vurduğu ayağını eliyle tutmuş. Hayvan daha da acı inlemeye başlamış. Cababr filin ayağını ters çevirip baktığında, zavallı hayvanın ayağına dev ve sivri bir odun parçasının battığını görmüş. Hayvanın canını yakmadan odun parçasını çıkarmış ve geriye çekilmiş. Odun parçası çıktıktan sonra rahatlayan fil şiddetli bir ses çıkarmış. Arkasını dönmüş, tam yola koyulacakken Cabbar'a dönüp bir kez daha ses çıkardıktan sonra uzaklaşmış. Cabbar yıllarca filin minnettarlığını her yerde anlatmış. Bu esasında insanlara örnek olması gereken bir minnettarlıkken, bunu sadece bir filin gösterebilmesi hep hafızasının önemli bir yerini kaplamış.
Aradan yirmi küsür yıl geçtikten sonra, Cabbar beş yaşındaki oğlu Muhittin ile Güney Afrika'da bir hayvanat bahçesine gitmiş. Kafesleri gezerlerken fillerin bulunduğu yere gelmişler. Tam filleri izleyip, başka yere yönelecekken kafesin önüne bir fil gelmiş. Cabbar'ın gözlerine bakarak acı bir şekilde bağırmış ve sağ ön ayağını havaya kaldırıp sertçe yere vurmuş. Cabbar hayrete düşmüş. seneler önce, hayatını etkileyen tecrübenin öznesi miymiş acaba bu fil? "aynı fil olabilir mi acaba" diye tekrar tekrar düşünmüş. Fil bu sırada defalarca bağırıp, sağ ön ayağını yere vurmuş. Böylesi kuvvetli bir hafıza ve vefa bizim Cabbar'ı derinden etkilemiş.
Cabbar kafese tırmanıp içeri girmeye karar vermiş. Etrafta kimse yokken kafesten içeriye tırmanmış ve filin yanına gitmiş. Tam fili sevecekken, acıklı ve minnettar gözlerle bakan filin bir anda bakışları değişmiş. Hortumuyla Cabbar'ı kavradığı gibi kafesin parmaklıklarına vurmuş. Cabbar'ı yirmi otuz kere yere çalmış. Cabbar'ın önce boynu kırılmış ardından kafatası parçalanmış.
Yani büyük ihtimalle aynı fil değilmiş. Başka bir filmiş. Cabbar bok varmış gibi emin olmadan kafese dalmış. Ne gerek vardı?
Monteyn..
Fil hafızasıyla sundu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İyi Denemeydi Dostum.
HumorEğer bunu okumaya niyetliyseniz vazgeçin. Şaka lan şaka nereye okuyun işte. Buraya dikkat çeken bir şeyler yazmam gerektiğini söylediler. Yeterince dikkat çekti sanırım. Çekmedi mi? Bir gün çeker, her şey geçer.