Veli Divane ile Her Boka Saldıran Tip

494 47 7
                                    

Selamlar uğurböceklerim. Veli Ablanız kaldığı yerden devam ediyor.

Sırada inceleyeceğimiz tip sensin insanların aksine gitmeyi marifet sanan kişi. 

Nasıl ki herkesle uyumlu olmaya çalışan lavuk, insanların "iyi" olduğu fikrine tutunuyor ve aksi yönünde olaylarla karşılaşınca şaşkına dönüp, üzülüyorsa sen de herkesin sana düşman olduğunu varsayarak aksini iddia ediyorsun.

Senin için hayat; herkesin herkese verdiği bir mücadele ve her koyunun kendi bacağından asıldığı bir mekan. 

Gönülsüzce ve biraz tereddütle de olsa istisnaları kabul ediyorsun. Bu durumlarda tavrın oldukça net olsa da, genellikle abartılı bir nezaket, sağduyu, düşüncelilik kisvesi arkasına saklanıyorsun. 

Sana göre dünya, yalnızca en güçlü olanın hayatta kaldığı ve güçlünün zayıfı yok ettiği bir arenadan ibaret. Hayatta kalmak için kişinin en çok neye gereksinim duyacağı büyük ölçüde yaşadığı medeniyet tarafından belirlense de, sana göre kişinin başkalarını umursamadan yalnızca kendi çıkarlarını düşünmesi her durumda başlıca kural oluyor. Dolayısıyla senin temel ihtiyacın başkaları üzerinde denetim sağlamaktan öteye geçmiyor. O yüzden "patron olucam, sınıf birincisi olucam" diye yapmadığın itlik, serserilik kalmıyor. Her şeyi kontrolün altında tutamazsın mal mal işler yapıyosun. 

Hem başkalarını gölgede bırakmayı hem başarıyı kazanmayı hem de nasıl olursa olsun tanınmayı istiyorsun. Yakında sen Samantha Fox gibi kulise 20 kilo doğal süt 40 kasa soda da istersin. 

Başarı ve prestij  rekabetçi toplumda kişiye güç sağladığı için bu yöndeki uğraşların kısmen iktidar kazanmaya yönelik. Dışsal olarak onaylanmak, beğenilmek ve üstünlük kazanmak sana güçlü hissetmeni sağlıyor. Uyumlu kişilerde olduğu gibi burada da ağırlık merkezi senin dışında yani aslında farklı olan yalnızca kişinin başkalarından beklediği onay biçimi oluyor.

Kazandığın başarılar sana kendini daha güvenli hissetirmediğine şaşıp kalacaksın ama bu şaşırman bile başarı ve prestijin nasıl yaygın bir değer ölçüsü olduğunun en büyük göstergesi değil mi? Sen saldırmaya devam Allah'ın edgelordu seni. 

Eğri oturup doğru konuşalım. Stephen Hawking gibi. Mesela bu senin yapabileceğin tarzda bir şaka. Saldırmaya yönelik. 

Seni biraz daha irdeleyelim. Sen güzel kardeşim, tam bir kahpe gibi başkalarını kendi çıkarlarına göre kullanıyorsun. Onları sömürme ve altetmeye yönelik güçlü bir ihtiyaç duyuyorsun. Çevrendeki insanlara ya da durumlara; "Ben bundan ne para, saygınlık, fikir ya da bağlantılar sağlayabilirim? diye yaklaşıyorsun. Bilinçli ya da bilinçsiz diğer insanların da bu şekilde hareket ettiğine inanıyorsun. Senin için önemli olan bunları başkalarına göre daha başarılı şekilde yapmak. 

Senin geliştirdiğin özellikler uyumlu olmaya çalışan arkadaşların özellikleriyle taban tabana zıt. Sert ve zor görünmeye çalışıyorsun. Kendininki kadar başkalarının duygularını da lüzumsuz  bir duyarlılık olarak görüyorsun. Senin için sevgi ya da aşkın pek bir önemi yok. Senin için önemli olan çekiciliği, itibarı ya da varlığıyla kendi konumunu yükseltebilecek bir eş bulmak. Sanki bana Frank Underwood'sun anasını satayım.

Başkalarına karşı düşünceli olmanın gereksiz ve nedensiz olduğunu düşünüyorsun. "Bana ne mınakoim ben niye başkalarını düşünüyorum. Herkes kendi çaresine baksın." diyosun. 

Sen, herhangi bir şeyden korkmaktan nefret ediyorsun. Korkmaktan değil gerçi itiraf etmekten korkuyorsun. Korkularını kontrol altına almak için abuk subuk hareketlerin içine giriyorsun. Korkularının üstüne gitme olayını götünden anlamış gibi takılıyorsun. "Böceklerden korkuyorum o zaman bunu yenmek için böcek yemeliyim." ya da "Uçurumdan korkuyorum o zaman uçurumdan atlayayım ve korkularımı yeneyim." diye düşünüyorsun. Mal mısın olm. Gel benim danışma merkezinden randevu al iki seansla bitirelim korkularını. Bunlar hep psikolojik. 

Uyumlu kişi başkalarını yatıştırma eğilimindeyken, sen iyi bi' savaşçı olduğunu göstermek için hep tetiktesin. Biriyle tartışırken dilin sivridir. Haklı olduğunu ispatlamak için yapmadığını bırakmıyorsun. Oyunu kazanmaktan korkan uyumlu kişinin aksine kaybetmeye dayanamıyor ve daima galip gelmek için götünü yırtıyorsun. 

Nasıl ki uyumlu kişi suçu ve sorumluluğu kendi üzerine alıyorsa sen de başkalarını suçlamaya yer arıyorsun. Ama ikiniz de herhangi bir şekilde suçlu olduğunuzu düşünmüyorsunuz. Uyumlu kişi, suçlu olduğunu kabul ettiğinde bunu gerçekten öyle düşündüğünden değil, başkalarını yatıştırmak zorunda hissettiği için yapar. Benzer şekilde sen de karşındakinin hatalı olmadığına ikna olmuyorsun. Kendini hep haklı görüyorsun. Sana göre gerekmediğinde bir hatayı kabul etmek, budalalık değilse bile bağışlanmayacak bir zayıflık göstergesi. 

Her zaman kendini en güçlü, en kurnaz ya da en çok aranan kişiymiş gibi sergilediğinden, böyle olmak için gereken beceri ve yeterliliği de geliştirmeye çalışıyorsun. Lakin bu durum kendin için faydalı bile gözükse de yaptığın işe sevgi besleyemiyorsun. Onu sadece hedefine yönelik bir araç olarak görüyorsun. Hedefe ulaştığın anda dibe çöküşler bu yüzden başlayacaktır.

Şimdi yazacakalarım sert olabilir ama senin istediğinde bu değil mi güzellik?

Sen kendini güçlü, dürüst ve gerçekçi biri olduğunu düşünüyorsun. Senin bakış açından bakınca harbiden de öylesin. Senin bakış açından zalimlik güç, başkalarını düşünmemek dürüstlük ve diğer insanları umursamadan çıkar peşinde koşarak yaşamak da gerçekçilik olduğundan gayet mantıklısın. Senin  değer sistemin; "kimin gücü kime yeterse" diyen bir felsefenin etrafına kurulmuş. Güçlü olan haklıdır. Merhamet ve acıya yer yoktur. İnsan insanın kurdudur. Buradaki değerler, Naziler yüzünden aşina olduğumuz değerlerden pek bir farkı yoktur.

Daha saydırırdım ama seans süremiz oldu. 

Veli Ablanız kurban olsun size. 



İyi Denemeydi Dostum.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin