Bundan yüzyıllar önce çok çok çok güzel bi' ülke varmış. Tabi her masalda olduğu gibi bu masalında bi' krala ihtiyacı var. Bu güzel ülkenin kafası güzel bi' de kralı varmış. Kralın olmazsa olmazı, çirkin bi kraliçeden doğmuş über güzellikte bir de kızı varmış. Prenses o kadar güzel bi' kızmış ki kral ona bakılmasını yasaklamış. Her gün dolaşmak için saray muhafızları ile sarayın dışına çıkacağı ilan edildiğinde halk eğilir ve gözlerini kapatır. Ya da evlerine kaçışırmış. Prenses'in lakabı halk kaçıranmış, kız kaçıran gibi. Neyse onu görmenin bedeli at gözlüğü takmakmış. Prensesi gördüğünde hemen muhafızlar tarafından at gözlüğü takılır sonra idam edilirmiş.
Günlerden bir gün galiba bir pazar günü prenses Gucci'de %50 indirim fırsatını duyunca alışveriş yapmak için dışarı çıkar. Prenses muhafızlarla yolda giderken fakir bir köylü delikanlı herşeyi göze alarak başını kaldırmış ve prensesle göz göze gelmişler... O an fakir delikanlı prensese inanılmaz bir aşkla tutulmuş. Prensesin derin bakışlarının da boş olmadığını düşünmüş ve günlerce uyuyamamış. Fakir delikanlı ölümü bile göze almak pahasına, prensesi bir kere daha görmek için Gucci'ye iş başvursu yapmış. Tabi bizim fakir delikanlıyı işe almamışlar. Bizim kafası kıyak kralın kızı güzeller güzeli prenseste bizim kemçük ağızlı fakir delikanlıya gönlünü kaptırmış. Onun zarar görmemesi için günlerce kendini saraya kapatmış. Sonunda dayanamayan fakir delikanlı herşeyi göze alıp sarayın duvarını delmiş. Yok pardon bu başka masaldı. Bizim fakir delikanlı sarayın bahçe duvarına tırmanmış ve prensesle bir kere daha göz göze gelmişler. Fakir delikanlı hemen duvardan atlamış ve tam prensese " Numaranı versene Whatsapp'tan konuşuruz, sana prenses smileylileri atarım." diyecekken saray muhafızlarına yakalanmış. Kralın karşısına çıkarılan delikanlı ölümle cezalandırılacağını bildiğinden krala, prensese duyduğu aşkını anlatmış. Kralda; "Pis fakir köylü, hemen bunu kazığa oturtun. Yağlı kazık değil normal kazığa. Daha çok acı çeksin. Şrfsz." demiş.
Prenses, ayağa fırlayıp muhafızlara; " Onu kazığa oturtmayın, Çünkü siz, çünkü siz kardeşsiniz." demiş. Kral, kızının fakir çocuğu ne kadar çok sevdiğini anlamış. Bu kadar çok sevmeseydi ölüm kararı verildiğinde bu kadar çok saçmalayamazdı. Kral ölüm kararını geri alıp başka bir ceza vermiş.
Hemen bir gemi hazırlattıran kral, gidilebilecek en uzak adaya Beylikdüzü'ne bir ev yaptırmış ve fakir delikanlı o adada yalnız yaşamaya mahkum etmiş.. Fakir delikanlı içinden " Issız bir adaya düşsem yanıma alacağım 3'şey ne olurdu acaba?" diye düşünmeye koyulmuş.
Aradan bir kaç ay geçmesine rağmen prensesi unutamayan delikanlı, prensese olan aşkını kağıtlara dökmüş ve martılara anlatmaya başlamış... Artık bütün martılar fakir delikanlının prensese olan aşkını anlamış ve yazdığı mektupları prensese götürmeye başlamışlar. Zamanla prensesin de yazmış olduğu mektupları aracılığı ile iki gencin arasındaki aşk büyümüş. Artık geceleri skype'tan konuşuyorlarmış. Ta ki.. Bir sabah sarayın bahçesinde kahvaltı yaparken prensesin odasınının penceresine ağzında bir mektupla konan martıyı kralın görmesine dek. Tabi korkulduğu gibi olmamış. Kral önce fakir oğlanı boğdurmuş sonra kızını sonra da kendini vurup öldürmüş. Yok ya bu korkulan oluyor galiba. Ama korkulan olmamış. Martıların bile aracığı olduğu iki gencin arasındaki büyük aşkı anlayamadığı için kendisinden utanmış ve ağlayarak kızına sarılan kral, hemen bir gemi göndertip fakir delikanlıyı getirip kendisi ile evlendireceğini söylemiş. Buna çok sevinen prenses hemen delikanlıya mektup yazmış ve olanları anlatmış. Bu arada mektubu götürmek için bekleyen martıya da tüm olanları anlatmış. Martıya tüm martıların düğünlerine davetli olduğunu söylemiş. Buna hayvan gibi sevinen martı mektubu bir an önce ıssız adaya götürmek için yola çıkmış. Tam yolu yarılamışken yanından geçen bir kaç martı arkadaşına haber verip hepsinin düğüne davetli olduğunu söylemek için gagasını açtığında mektubu düşürmüş. -Gagasına tükürdüğüm- Tüm martılar hep birlikte mektubu aramaya başlamışlar. Fakat bir türlü bulamamışlar...
Bu arada prensten mektup alamayan aşık delikanlı, "Ben niye prensten mektup alayım lan?" diye içinden geçirmeye başlamış. Masalda prens bile yok. Neyse prensesten haber alamayan fakir delikanlı yazmış olduğu mektupları göndermek için bir tek martı bile bulamamış.. Biraz ilerisinde uçuyolar fakat yanına gitmiyorlar ve mektubu arıyorlarmış..
Prensesin kendisini artık unuttuğunu, istemediğini, martıların da onun için yanına gelmediğini sanan delikanlı üzüntüsünden sonunda kendini kayaların üzerinden atarak intihar etmiş.
Olanlardan habersiz kralın gemisi adaya vardığında fakir delikanlının soğuk bedeni ile karşılaşmışlar..
İşte o gün bugündür, martılar o mektubu ararlar. Mektubu bulup, o inanılmaz aşkı geri getirebileceklerine. Her şeyi düzelteceklerine inanarak denizler üzerinde uçuşup dururlar.
İntihar etmeden önce fakir delikanlının intihar notu şu şekilde;
Artık seni sevmiyorum prenses :(
Hiçbir zaman;
Sesimi duymanı
Beni görmeni
Seni ne kadar çok sevdiğimi
Bilmeni istemiyorum.
Var ettiğim gibi kaybetmeye uğraşıyorum
Şimdi başaracağım
Kısacası;
Sevmiyorum artık seni prenses :(
Unutma beni. unutama beni.
- Fakir Delikanlı.
Monteyn.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İyi Denemeydi Dostum.
فكاهةEğer bunu okumaya niyetliyseniz vazgeçin. Şaka lan şaka nereye okuyun işte. Buraya dikkat çeken bir şeyler yazmam gerektiğini söylediler. Yeterince dikkat çekti sanırım. Çekmedi mi? Bir gün çeker, her şey geçer.