Kimselere diyemedim.

1.9K 197 16
                                    


"Kimselere diyemedim." dedi ve anlatmaya başladı arkadaş.
Bugün her zamanki gibi; tek sosyal aktivitem olan Mc Donalds'da satılan 1.95 liralık filtre kahve eşliğinde terasta sigara içmek için evin yakınlarındaki AVM'ye gittim. Burası aynı zamanda platonik aşkımın çalıştığı yer. Giriş katında danışma gibi bir şey var, milletin hediye çekini falan bozdurduğu, alışveriş puanlarının hesaplandığı, anonsların yapıldığı bir yer. Çalışan çok tatlı bir hatun vardı uzun zamandır gelip geçerken görüyordum. Beyaz tenli, kestane renginde saçları var hafif de gözleri renkli gibi tam çözemedim. İlk gördüğüm anda hayallerimin kadını bu dedim. Neyse çakallık değil mi LC Waikiki'den çorap aldım (sonra iade etmek üzere tabi:) gittim oraya. Tabi bu danışmanın olduğu aynı zamanda hediye çeklerinin falan bozdurulduğu yer 3 kişinin oturduğu bir bankodan oluşuyor. Benim hatun göğüs farkıyla birinci. Neyse baktım orta taraf boşaldı. Bu arada ben sevdiceğimin bulunduğu bankonun sırasındayım. Panikledim bir an ama orta koltukta oturan kızla göz göze gelmemeye çalıştım. Şimdi Allah muhafaza "Beyefendi buyurun yardımcı" olayım der bütün planlar suya düşer. Neyse ki bir 15-20 saniye sonra başka biri geldi direkt geçti orta tarafa. Oğlumuza rastgele de olsa oraya geçen amcanın adını vereceğim.

Bunun üzerine benim hatun göz ucuyla bana baktı bir iki saniyeliğine. Hafiften gülümsüyor ama. Daha öncede göz göze gelmiştik. Önümdeki dallama bir türlü hediye puan sistemini anlayamadı "Şu kadar alışverişe su kadar işte el embesilo" da diyemiyorsun. Abaküs alıp verecektim yandaki kırtasiyeden. Böylelikle hayatımın aşkı, çocuklarımın annesine de esprili kişiliğimle ilgili ipuçları verebilirdim. "Bak bu fragman esas film vizyona girmedi, sen daha bir şey görmedin" gibi lümpen bir mesaj verecektim vazgeçtim. Derken o büyülü an geldi. Kamera, esas oğlan kızla ilk yakınlaştığında önce yavaş yavaş sonra hızlı bir şekilde kıza zoom yapar ya işte aynen öyle bir his oluştu bende de. Arka fonda Mendelson'un düğün marşı çalmaya başladı bir anda kızın yüzünde duvak belirdi beyazlar içinde gelinlikle duruyor. Elindeki kalem gelin çiçeği oldu. Sonra minnoşumun
"Beyefendi beyefendi! nasıl yardımcı olabilirim" sözleri beni kendime getirdi. Tabi hafif gülerek söylüyor bunları. Artık aramızda sözsüz bir flört oluştu emin oldum.

Ben hemen toparlandım tabi "Merhaba kendime çorap aldım bunun ne kadarlık alışveriş puanı olur kumbaramı patlattım da" dedim. Biraz daha yüksek sesle güldü bu sefer. Tabi gülmesindeki en büyük etken çorabın Mickey Mouse desenli olmasıydı*. Alışveriş karşılığı 0.15 tl yani 15 kuruşluk çek basıldı. Bildiğin bir çarşaf kağıt. Prosedür gereği basılmak zorunda. Bunun suratında işlemi yaparken şapşal bir gülümseme*. Hele 15 kuruşluk hediye çekin çıktısı önüne koca çarşaf halinde gelince daha bir koptu. Ben tabi cesaretlendim. Genelde öğrenciler çalışıyor orada. ''Öğrencisin'' herhalde dedim ''Evet'' dedi. ''Kaça gidiyorsun minnoş? sınıfta parmak kaldırıyor musun? '' falan demedim tabi. İki cümlelik diyalog bitti orada.

Benim bulunduğum sıraya başka müşteriler de geldi. Ben de gülümseyerek hiçbir şey demeden ayrıldım. Oradaki danışma görevlileri öğleden sonraki vardiyadaydılar. Molaları 17:00'da. Ben de araya çıksın yapışırım buna diyerek o anları denk getirdim. Genelde çalışanların molaya geldiği teras katına çıktım ve gelmesini bekledim. Ve o anda olan oldu. Whatsapp'a mesaj geldi "Aşağıda Kahve Dünyasındayım" yanında da Mickey Mouse smileyi. Bu kim lan dedim baktım müstakbel eşim, danışmanların kraliçesi hatunun resmi! cep numaramı vermiştim kayıt oluştururken. 3. kattan en aşağı atladım direk. Gerçek anlamda atladım üçer beşer inmedim bildiğin atladım resmen. Baktım oturuyor orada eliyle işaret ediyor gel diye. Tam da sevdiğim gruplardan birinin bir parçası çalıyor. (burada dinlemeye başlayın) (Şarkının ismi : Jefferson Airplane - Somebody to Love)

Çok dinlerim bu parçayı. Fakat çok derinden çalıyor, neredeyse duyulmuyor gibi.
Bir süre sonra ses giderek artmaya ve ciddi anlamda rahatsız etmeye başladı. Bayağı bayağı kulakları tırmalıyor. Müziğe son ses vermeye başladılar ne alakaysa. Kendi kendime bu ne lan diyorum şimdi. Garsona dondum. Garson yok olmuş piyasadan. Baktım garsonun bulunduğu tarafta bulunan masalar da gitmiş, bir anda kaldırmışlar. Yağmur falan geliyor herhalde dedim. Sonra kızın olduğu masaya döndüm baktım yüzü gözü birbirine girdi erimeye başladı... Şarkıdan başka bir şey duyulmuyordu artık.
Önce bir karanlık. Sonra avizeyle göz göze geldim.
Telefonun alarmı çalıyordu...



İyi Denemeydi Dostum.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin