Kış geldiğine göre biraz depresife kayabiliriz. Malum soğuklar. Geçen gün uzun bir hikayeye başlamak istedim. Aldım elime kalemi, önümde buruşuk okul defterim. Bastım kafeini mideme başladım yazmaya...
"Ölmüştü. Ölüydü. Ölmenin ne kadar derin bir boşluk olduğunu düşünüyordu. Uzun süredir ölüydü. Diğer bütün ölüler gibi dünyadaydı. Yiyor, içiyor ve geziyordu. Bazen gülüyor bazen susuyordu. Ama ölüydü, ölmüştü. Birden ölmedi. Ne zaman öldüğünü de bilmiyordu. Uzun bir süreçten sonra öldüğü kanısına vardı. Gündelik yapılan şeylerin yaşam belirtisi olmadığını anladığı gün ölmüştü belki de. Her şeye gülerdi. Güldü ve erdi. Bir hikayeye kahraman olamayacak kadar bitikti. Eee doğal olarak hikaye bitti. Ölmüştü. Ölüydü."
Sadece bunları yazabildim kağıda. Benim hikayemin kahramanı, ana karakteri; bir hikayeye kahraman olamayacak kadar bitikti. Gerçekçi bir hikaye yazmak istemiştim aslında. Biraz fazla gerçekçi oldu. Karakterim yaşayan ölülerden biriydi. Yazmaya başladım anca bu kadar çıktı. Biraz içim acıdı. Kahramanımın yazılacak bir hikayesi dahi yok. Bitik biri o.
Monteyn.
Arkada da Daughter - Medicine şarksı çalıyordu bunları düşünürken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İyi Denemeydi Dostum.
HumorEğer bunu okumaya niyetliyseniz vazgeçin. Şaka lan şaka nereye okuyun işte. Buraya dikkat çeken bir şeyler yazmam gerektiğini söylediler. Yeterince dikkat çekti sanırım. Çekmedi mi? Bir gün çeker, her şey geçer.