Oyunu Göstermeme Oyunu

441 56 16
                                    

Merhabalar, anlatacaklarımı gerçekten dinleyecekseniz, herhalde önce nerede doğduğumu, rezil çocukluğumun nasıl geçtiğini, ben doğmadan önce annemle babamın nasıl tanıştıklarını, tüm o David Copperfield zırvalıklarını filan da bilmek istersiniz, ama ben pek anlatmak istemiyorum. Her şeyden önce, ben bu zımbırtılardan sıkılıyorum. Sonra, onlarla ilgili en ufak bir söz etsem, bizimkilere inmeler iner.

İşte bu okuduğunuz satırlar J.D. Salinger'in yazdığı Çavdar Tarlasında Çocuklar kitabının giriş cümlesi. Hep böyle bi' giriş yapmak istemiştim. Dolaylı yoldan yapmış oldum. Şimdi geçelim benim kirli sepetimi boşaltmaya.

Uzun zamandır yaptığım gözlemlerime göre artık bu kitabın bölümleri çok okunmuyor. Bu da benim işime geliyor açıkçası. İlerde yine okunur, okunmaz bilemiyorum ama şu an için kendimi rahatça aktarabilirim. Şimdi yazdıklarımı birden bin kişi okusa açıkçası rahatsız hissederim, ama bir kaç gün içinde en fazla 30-40 kişinin okuyacağını bilmek fikirlerimi daha cesur paylaşmama sebep oluyor. Şimdi böyle söyleyince de sanki yazacaklarım bütün din, dil, ırklara saldırı şeklinde olacakmış gibi hissedilmesin. Gerçi öyle de olabilir, dilin kemiği yok. Silme tuşum da çalışmıyor. CTRL+ Z belki.

Aslında şunu söylemek istiyorum. Bu yazıyı bir kaç gün içinde okuyorsan sana güvendiğim için okuyorsun. Bu yazıyı haftalar sonra veya aylar sonra okuyorsan belki bir gün sana da güvenirim. Ya da güvenmem, hem benim sana güvenmem veya güvenmemem neyi değiştirecek. Önemli olan senin bana güvenmen... Yok yok bu da değil. Mühim olan yine en başta senin kendine güvenmen.

Adolf Hitler, Mussolini, Ted Bundy, Trump, hatta bütün caniler, bütün deliler bizim gibi çocuktular. Oyun oynadılar, düştüler kalktılar. Aynı bizim gibi ileride güzel şeyler yapacaklarına inanmışlardı. Hepimiz daha 3-5 yaşındayken, daha başımıza bir şey gelmeden hep böyle takılıyorduk. İçimden geleni yazayım derken, içimden bir çok farklı şeyin geçtiği ayrıntısını atlamışım. Neyi nereye bağlayacağım konusunda hep sıkıntı çektim ama en sonunda hep bir yerlere bağlandı. Bu seferde öyle olacak düşüncesiyle yazmaya başladım lakin şu an içimden geçenlerin tam listesi şöyle;

*köstebek pasta

*bisküvi pastası

*köstebek

*bisküvi

*pasta

Şu an bütün yazıyı silip yeniden başlamak isterdim. Ama istemiyorum. İnanın ikide bir sıfırdan başlamaktan çok sıkıldım. Bu durumun derin psikolojik analizlerini ve felsefesini anlatmak isterdim ama onu da istemiyorum. Hem ne demişler filezofun hakikisi, felsefeyle daga geçer.

Arkadaşımla bir konu üzerine tartışırken, haklı olduğunu etkili bir dilde aktarmak için konuyla bağlantılı olarak "Anladığın üzere kral çıplak." dedi. Bu söz beynimi zonklatmaya başladı. O andan itibaren "Kral çıplaksa nolabilir?" diye düşünce alemine daldım.

Tamam, arkadaşım günümüze ulaşmış bir hikayeden çıkarılmış ve dilimize pelesenk olmuş bir söz öbeği olarak kullanmıştı lakin bu kral zaten çıplak olamaz mı? Bu kral çıplaklar kampının kralı olamaz mı arkadaşlar? Bunları neden atlıyoruz. Kral duş almak için soyunmuş olabilir. Almasın mı yani bu adam duş? Sırf siz tartışmalarda "Kral Çıplak!!!" diye bağıracaksınız diye bu adam kilotlu çorapla mı duş alsın?! Adam çalışmış etmiş, günlerce kampçılık eğitimi almış. Ne kadar kıyafeti varsa fakire fukaraya vermiş. Sonunda çıplaklar kampının kralı olmuş. Hadi şimdi tüm samimiyetinle bağır "Kral çıplak!!" diye.

Niye ortamlarda şekil şükül için adamın çıplaklığı üzerinden bir metalaşma yöntemine başvuru yapıyorsun?! Ne yani kral 7/24 kırlangıç yaka takım elbiseyle mi dolaşsın? Evet, kral çıplak ama bağırmanıza hiç gerek yok. Hepimiz dönem dönem çıplak olabiliyoruz yemeyelim birbirimizi. Yani yemeyelim derken, çıplak olarak birbirimizi yemeyelim tarzında değil de daha mezaci olarak yemeyelim. Gerçi normal anlamı olarak da yemeyelim, hoş olmaz.

Baştan beri söylemek istediğim ve yazının başlığına can veren oyunu göstermeme oyunundan bahsetmek isterdim, ama istemiyorum değil. İstiyorum, hatta şöyle. Sadece şunları söylemek için neler yazdım ben yahu....

İnsanlık olarak üzerimizde oyunlar oynuyolar. Oyun tam olarak oynamıyormuş gibi yapma oyunu. Oyunu gördüğümü belli edersem kuralı bozmuş olurum ve beni mahvederler. Oyunu oynamaktan başka çarem yok. Oyunu göstermeme oyunu.

Monteyn oyunun içinden sundu.

now playing - sessizlik

İyi Denemeydi Dostum.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin