Y.E-6 Mr.Wonderful

1.2K 126 9
                                    


Ms word: 1383

Son zamanlarda evime misafirler gelmeye başladı eskisi kadar uzun yazamıyorum. Son zamanlarda dünya değiştiğine inanmaya başladım. Terk edilmiş mahallemde farklı yüzler görmek garip. İyi okumalar.


6 Bölüm

Mr.Wonderful

''Bir daha karşıma çıkarsan seni öldürürüm Kadran!'' Savaş Lordu Panoz

Panoz eve gitmek yerine Hilda'nın evine uğramayı tercih etmişti, son zamanlarda onu çok ziyaret etmeye başlamıştı. Hilda'nın ailesi bu durumdan açıkça memnun değildi fakat ellerinden hiçbir şey gelmiyordu. Savaş lorduna karşı gelmenin krallığa karşı gelmek olduğunu biliyordu. Ayakları tekrardan onun evinin kapasının önüne götürdü. Kapının önünde öylece bekledi, elini kapıyı çalmak için havaya kaldırdı fakat çalmadı, çalamadı. Hem çalmak istiyor hem de bu iyi aileyi kendi dertleri ile üzmek istemiyordu. Panoz sıkıntıya düşmüştü, uzun zamandır görmediği Kadran ile karşılaşmış onu öldürmek istediği ile öldürmemek isteği bedeninde soğuk rüzgârlar esmesine sebep olmuştu. Doğru olan neydi? Babasının katilinin etrafta öylece dolaşması mıydı? Yoksa tek kolunu kaybetmiş düşmanını merhamet göstermesi miydi? Onun öldüğünü söylemişlerdi. Tekrar karşılaşmışlardı bu sefer farklıydı. Elini kapıya götürüp çaldı. İki kez tıklattı, içeriden ayak seslerini duyabiliyordu. Kapı hızlıca açıldı, sarı saçlı genç Hilda kapıyı gülümseyerek açmıştı. Hayat ona güzeldi hep gülümsüyordu, Panoz her zaman ki gibi asıp suratı vardı. Ona gülümsemeye çalıştı fakat beceremedi bu Hilda'yi güldürmüştü. Eli ile içeriye gösterip ''Gelsene bende seni bekliyordum. Uzun zamandır yoktun'' dedi. Panoz içeriye geçti, annesi ve babası yemektelerdi. Onu gördüklerini sevinmeseler de sofralarına davet ettiler. Panoz elini karnına götürdü ''Aç değilim efendim belki başka zaman afiyet olsun size'' dedi. Baba başı ile onayladı ve yemeğe devam etti. Hilda ve Panoz odaya geçtiler. Hilda kendisini yatağın üzerine attı dirseklerini yatağa verdi, saçları etrafa dağılmıştı. Böyle daha çekici görünüyordu. Küçük omuzlarını sallayarak Panoz'a gülümsüyordu. Panoz onun yanına geldi ve ayaklarını kaldırdı. Yatağa oturduktan sonra Hilda'nın ayaklarını kendi bacaklarının üstüne koydu ve onun ayaklarını ovalamaya başladı. Hilda heyecanla

''Üç aydır yoktur, seni her gün bekledim fakat sen gelmedin. Yine maceralara atıldın değil mi? Başka bir kılıç ustası mı?'' diye sordu. Panoz ona bakmaktan vazgeçti kafasını çevirdi ve yere doğru bakmaya başladı. ''O iş devam ediyor Hildi dünyanın en iyi kılıç ustası olmama sadece 7 kişi kaldı. Onları da yenersem kimse benden daha iki kılıç savuramayacak Kalmukya'da bu sefer ki maceramda eski düşmanım ile karşılaştım.'' Dedi. Hilde hızlıca ayaklarını çekip Panoz'un yanına geldi başını aşağıya eğip Panoz'un yüzünü görmeye çalışması onu güldürmüştü. Hilda ''Sende gülebiliyorsun Panoz sonunda başardım işte'' dedi. Panoz gülmeyi kesip ciddi formuna geri döndü yüzü sertleşmişti.

''Sana anlatmıştım ya onu gördüm yaşıyormuş'' dediğinde Hilda'nın aklına sadece bir kişi gelmişti. Hilda ''Kadran mı?'' diye istemeden bağırdı, Panoz onun ağzını eli ile sıkıca kapattı. ''Sakin ol Hilda evet. Onunla karşılaştım, ölmemişti. Birileri onun peşine düşmüştü, ölümcül darbe almasına karşın dimdik ayaktaydı, korkusuzdu ve acı hissetmiyordu. Kolunu kaybetmiş şimdi ki hali eskisinden daha güçsüzdü.'' Dedi. Hilda onun sözünü kesmişti. ''Onu öldürdün mü?'' diye sordu. Meraklar içinde Panoz'un dudaklarının arasından çıkacak kelimeleri bekliyordu. Panoz ''Hayır onu öldüremedim, kolunu kaybetmiş ve eskisinden daha güçsüzdü. Bana denk değildi güçsüz olduğu için onu öldüremedim. Doğrumu yaptım bilmiyorum. Kılıcım onu öldürmek için kalmadı, onu öldürmek için gelen başka biri için kalktı. '' dedi. Hilda onun sırtını sıvazladı ve Panoz'un elini tuttu. Panoz eli tutulduğunda bir tuhaf olmuş bedenini soğuk kaplamıştı. Hilda ''Siz düşmandınız'' derken Panoz ona baktı, ilk kez göz göze gelmişlerdi bugün. Birbirlerinin gözlerinin içine baktılar. ''Evet'' dedi Panoz ve devam etti. ''Biz düşmanız fakat zayıf hali ile onu öldürseydim bu bana yakışmazdı. Üstelik bende onun hayatını kurtararak ödeşmiş olduk'' deyince Hilda ''Hayır, ödeşmedin. O önce senin hayatını kurtarmıştı. O olmasaydı sen bugün burada olmazdın'' dedi. Hilda sözlerini bitiremeden Panoz ayağa kalkmıştı. Panoz ona bir kez daha baktı. ''Bugünkü gücümü ona değil Efsane Akasele'ye borçluyum. O olmasaydı ben bu kadar güçlü olamazdım'' dedi ve arkasına bile bakmadan odadan çıkıp gitti. Evi terk etmişti, Hilda'nın söylediklerine sinirlenmiş buralara gelmek için çok uğraşmıştı. Dünyanın en iyi kılıç ustası olması için çok az bir zaman kaldığını düşünüyordu. O sırada aklına tekrar Kadran geldi. Onun yaşadığını Tarnovalı kılıç ustaları öğrenecek Miçoz,Exes ve diğerleri onun peşine düşeceklerdi. Bunu örtbas etmesine imkân yoktu. Kadran'ı koruması gerektiği düşünmeye başlamıştı. Onu bir tek kendisinin öldürmeye hakkı olduğuna inanıyordu. Başkalarının Kadran'ı öldürmesine kesinlikle izin vermeyecekti, veremezdi. Kadran ile bu konuda birbirlerine söz vermişlerdi. Bir gün aralarından birisi bir başkası tarafından öldürülme durumuna gelirse yardım edeceklerine dair Tarnova sözü vardı. Panoz o gün onun sözüne pek inanmak istemese de Kadran'ın Tarnova sözü deyince hemen kabul etmişti. Tarnova sözünün insanlar üzerine yüklenmiş ağırlığı vardı, bunun ağırlığı namustan bile daha önemliydi. Panoz evden kısa sürede uzaklaşırken Hilda öylece yatağının üzerine oturuyordu. Panoz'un çıkışını gören ailesi onun yanına geldi. Annesi

Yaşayan Efsane II[Düzenlenecek]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin