Y.E-13 Quarta Mağaraları III

1.1K 115 5
                                    

 Yaşayan Efsanenin ilk kitabının Wattpad'ta yayınlanmamış dört bölümü silinmiş onları yeniden yazacağım fakat Yaşayan Efsane 2 yeni bölümü aksamayacak merak etmeyin. Yakında bu kitap ile bir blog açmayı düşünüyorum. Hikayede yazamadığım bilgileri oradan öğrenebilirsiniz meraklılara duyrulur. İyi okumalar


Ms word:1208 kelime


13 Bölüm

Quarta Mağaraları III

          Hızlıca Zeilanderin üzerine atladı, onu yere düşürdü. Boynundan yakalayıp aşağıya attı. Aklında aşağıya inmekten başka çare gelmiyordu. Kendisine aşağıya atladı ve Zeilander'in üzerine düştü. Yaratık havada dengesini kaybedip hızlıca aşağıya doğru çakılmak üzereyken kendisini toparladı ve Kadran ile mücadele etmeye başladı. O sırada diğerleri kendilerini aşağıya bırakmış ve arkadaşını takıp etmeye başlamıştı. Kadran kılıcını çıkardı. Sayıları birkaç saniye de ona ulaşmıştı. Diğer mağaralardan da çıkan Zeilander'ler vardı. İlk Zeilander saldırıya geçtiğinde Kadran üzerinde bulunduğu yaratığın sırtına kılıcı hızlıca sokup çıkardı ve üzerine gelmekte olanın üzerine atladı. Onu da boğazından yakalamıştı. Kanadına geçip sırtına geçti. Zeilanderler ikişer gene saldırıya geçtiklerinde başını eğdi üzerinden geçenin bir tanesini göğsünden yaraladı. Diğeri ona çarptı fakat kanadından yakaladı. Zeilander onun ağırlığına dayanamadı ve yere çakıldı. Kadran bu sefer hiç yere almamış üstelik yerdeydi. Üzerine gelen Zeilanderler vardı. Arkasına baktığında arka taraftan gelenlerle vardı. Yere çakılan Zeilander'i kaldırdı ve gelen saldırıdan korundu. Üzerinde ölü yaratığı sıkıca tutuyor onu almalarını engelliyordu, tekrar kılıcını çıkardı. Kanatların arasında bakarak kendini hazırladı. İki yaratık aynı anda saldırıya geçtiklerinde kılıcı birisinin boğazına sapladı. Diğeri üzerinde ki ölü cesedi alıp başka yere fırlattı. Geriye dönecekti fakat arkasını göremediği için savunmasızdı. Kadran o daha fazla uzaklaşmadan kılıcını fırlattı ve kılıç yaratığın kanatları keserek kopardı. Onun sonu da yere çakılarak ölmek oldu. Topallayarak hızlıca kılıcına ulaşmaya çalışırken arkadan gelen Zeilander onun sırtına vurarak yere yapıştırmıştı. Birkaç tanesi yere inmişti kılıcını onlardan bir tanesi kapmıştı. Kısa sürede etrafı sarılmıştı. Kadran sırtının üstüne döndü. Yorulmuştu, ayağı kırıktı ve kılıcını kaybetmişti. Her zaman savaşırken kötü durumda kalmıştı bu sefer ki biraz daha kötü durumdu. Küçük bıçağından başka bir eşyası yoktu. Etrafına baktığında önünde dört adet arkasında üç adet yaratık duruyordu. Ne yapabileceğini aklından geçirdi, kılıcı olmadan geriye sadece karanlık gücünü kullanmak kalıyordu. Doğuştan karanlık gücüne sahip olmasına rağmen bugüne kadar doğru dürüst kullanamamıştı.

           Borla onu kuyuya attığı zamanlarda derinlerde onu kullanmıştı. Oldukça iyi kullandığını anımsıyordu, savaştan sonra kör gözlerini bile açmayı başarmıştı fakat savaşta düşmana karşı tam olarak kullanabileceğinden emin değildi. Başka bir seçeneği de kalmamıştı. Kolunu kaldırdı parmaklarının hepsini açtı serçe parmağını içeriye çekti ve diğer parmakları ile devam etti, eli pençe şeklini almıştı. Borla yaparken izlemişti aynı kombinasyonun kendisinde olacağı bilemezdi fakat daha önce kuyudayken böyle bir şey yaptığını anımsıyordu. O sırada karanlık güç Zeilanderlerin ayaklarını kesti. Önünde ki Zeilanderlerin hepsi çığlık atarak yere düştü. Kadran hızlıca ayağa kalktı ikinci kez saldırı kullandı bu sefer arkasını döndü ve kolunu onların boyun hizasında kaldırdı. Parmaklarına az önceki gibi yaptığında arkadakilerin boynunu uçurmuştu. Eline baktığında elinden siyah duman çıkıyordu. Gülümsedi, bunca yıldır yapamadığı için kendine kızdı. Tarnova savaşı sırasındayken yapabilseydi hem babasını hem de kolunu kurtarabilirdi. Aciz olduğunu anladığında sinirlenmişti ve başını kaldırıp haykırdı. Topallayarak kılıcına doğru yürürken arkadan saldıran Zeilander onu yere iteklemiş ve üzerinde tepinmeye başlamıştı. Bir ayağını Kadran'ın ayağına bastırmış. Acı ile bağırdı ve eli ile yakaladı ayağı hızlıca kendine doğru çekti. Zeilander yere düştüğünde Kadran ayağa kalmıştı. Kaba kuvvet ile onu yere düşürmüştü. Elini ile boğazını yumrukladı, bir kez daha sonra durmadan yumruklamaya başladı. O yumrukladıkça dışarıya çıkan kan ona daha çok zevk vermeye başladı. Yüzü görünmeyecek hale gelene kadar yumrukladı. Diğer yaratıktan onun kontrolden çıktığını anlamışlardı. Birkaç yaratık bir geliş saldırıya geçti. Kadran sadece onlara ağzını açıp bağırdı. Göğsüne vurulan darbe ile havalandı ve ağaca çarpıp durabildi. Büyük Zeilander yüzüne vurduğu yumruk ile başı sönmüş durduğu yer sallanmaya başlamıştı. Gözleri kararmaya başladığı sırada başka bir yaratığın bağırma sesi duyuldu. Büyük Zeilander arkasına dönüp baktı, neyin geldiğinin farkındaydı hızlı ötüşü ile bütün Zeilander'ler uçarak mağaralarına girmeye başladılar. Kadran'ın halen başı dönüyordu, kulakları ile başka yaratığın geldiğini duymuştu. Gözleri bulanmış her şey etrafında dönüyordu. Canavar dev cüssesi ile yerden topladığı ölü yaratıkları sırtına atıyordu. Kadran'ı fark etmişti, yanına geldi ve başını eğik ona baktı ve kokladı. Halen yaşadığını görünce onu eline aldı. Kadran kendisini savunmadı zaten gücü kalmamıştı. Ayağı daha çok kötüleşirken göğsünde ki yara açılmıştı. Mr.Wonderful göğsünde ki yara konusunda ona epey yardımı olmuştu fakat bu dövüşte tekrar açılmıştı. Son yıllarda kendini geliştirdi tek nokta dayanıklılıktı. Normal bir insanın aldığında öleceği yaralar bile onu öldürmüyordu.

          Dev canavar onu da aldıktan sonra uzaklaştı. Zeilander'ler onunla başa çıkamayacağını biliyordu o yüzden geriye çekilmişlerdi. Kadran'dan öldürdüğü arkadaşlarının intikamını alamamak onları derinden yaralamıştı. Yolun sonuna geldiğinde dev zıplayarak içinden geçebileceğini mağaranın içine girdi. Arkasına dönüp baktığında etrafta ses yoktu. Elinde ki insana baktı.

''İyi mücadele'' dedi ve mağaranın içinde karanlığa doğru yol aldı.

Suikastçinin Yolu

             Panoz her şeyi hazırlamıştı, oklarını, zehirleri ve diğer iksirleri. Baştaki amacı bir aile üyesi öldürmekti. Okedia Kralının kardeşinin kızını öldürmeye karar vermişti. Kafasında her şeyi kurgulamış sadece doğru zamanda doğru yerde olması gerekiyordu. Aldığı duyumlara göre kralın kardeşinin kızını General istemişti fakat kız istememişti. Suikast'i General'in üzerine atarak orduda ve krallıkta bir çatışma çıkartacak böylece hedefine ulaşmış olacaktı. Plan oldukça basit öldür ve suçu başkasının üzerine at fakat iş detaylara gelince oldukça sıkı çalışmak zorundaydı. General Velenzo daha önce mektup yazmıştı fakat bu mektuba erişmek mümkün değildi. General Velenzo'nun el yazısına ihtiyacı vardı. Kral yeterince akıllı değilse etrafından gelen baskı ile General Velenzo'u asacak ve orduda tarafları bu idama sessiz kalmayacaktı. Savaş arifesinde böyle bir olay çıkarmak Okedia krallığının etkileyecekti. Savaş gücü olarak sadece Velenzo'u kaybedecek olsalar bile ordunun morali epey bozulacaktı. Atını şehirde ki ahırların birisine bırakmak ve kendine özel bir ev tutmuştu. Kral bu iş için ona epey olanak sağlamış ve gümüş yardımında bulunmuştu. İşe ilk kıza ulaşmaktı. Şehirde bir yemeğe davetli olduğunu öğrenmişti. Pelerinini giydi ve başını kukuleta gizledi, dışarı çıktığında yapacak çok işi vardı. Sıra ile gitmeliydi, kusursuz iş yapmalı ve kesinlikle Kornapa'nın adı lanse edilmemeliydi. Akasele tarafından bir suikastçı olarak yetiştirilmişti onun ismini lekeleyemezdi. İyi bir mahallede ev tutmuştu, sokakla iyi giyinen insanların sayısı oldukça fazla idi. İnsanların çok az kısmı ona bakıyordu. Sokakta ki tek kukuletalı adamdı. Ara sokaklara karışıp kendisi gibi giyinenlerin sayısı arttığını görmüştü. İlk iş olarak el yazınını taklit edebilecek iyi bir yazar bulmaktı. Sokaklarda bu kişileri tanıyanlar bulacağına emindi, şehrin kötü tarafını keşfetmesi için bütün gün sokaklarda dolaşmaya karar verdi. Görevi konusunda endişesi yoktu fakat Miçoz konusunda endişeleri çok vardı. Onun etki gücünü görmüştü. Bütün genç kılıç ustalarını birisi dışında ikna edip herkesi Kornapa ordusuna katılması sağlamıştı. Ordon'un silahı aldıktan sonra çok daha güçlü hale gelecek ve Kadran'ı aramaya başlayacaktı. Bu karşılaşmayı engellemesi mümkün değildi. İkisi de aynı kadını seviyordu, dolayısı ile birbirleri ile savaşması kaçınılmazdı fakat karşılaşmanın galibinin kim olacağını kestiremiyordu. Kadran kafasına koyduğu bir düşünceden vazgeçmezdi savaşmak istiyorsa ölümüne savaşırdı.

Eshegivam Krallığı Brenotaska Savaşı Vol.1

           Savaş ortamı çok sessizdi, rüzgârın sesinden başka bir ses duyulmuyordu. Etraf sisle kaplı olduğunda Bretonaska ordusu karşılarında duran Eshegivam ordusunu kaybetmişlerdi. Savaş Lordu Vile ordunun en gerisinde süvari birliği vardı. Birlikleri bu sefer kendisi yönetecekti. Kral en zorlu görevi ona vermişti, düşmanın arkasına sızıp Eshegivam krallığını iki taraftan sıkıştırmayı deneyecekti. Savaşmaya gönüllü değildi fakat gösterdiği dik duruşu ile askerine moral kaynağı olmuştu. O sırada beklerken Kral ona artık yerini terk etmesi için işaret göndermişti. Vile elinde ki notu tekrar askerine verdiğinde atını çevirdi ve askerine hiç bir şey demeden Bradka Zurao kınından çıkartıp ileriyi işaret etti ve kılıcı savurarak atını koşturmaya başladı. Peşinden gelen atlılar onu takip ediyordu, kısa sürede ordudan ayrılmıştı. Nereye gideceğini tam olarak bilmiyordu fakat ordusunu göremeyecek kadar uzaklaşacak sonra çapraza koşacak düşmanını arayacaktı. Tarnova savaşında ki dehşeti son üç yılda hiçbir savaşta görmemişti. O savaştan sonra hiçbir savaşta o kadar heyecanlı ve korkak olmamıştı.


Yaşayan Efsane II[Düzenlenecek]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin