Y.E-61 Borla Vs Kadran 2

824 108 23
                                    

Kelime Sayısı:1128

Sahura  bölüm  yetiştiremiyorum arkadaşlar kusura bakmayın



61 Bölüm

Borla Vs Kadran II

           Onların dövüştüğünü duyan Gizlilerin lideri Jaredd ve diğerleri oradaydı. Suikastçi lonca liderleri Neanes'ı oraya göndermişlerdi. Latrus diğer taraftan Borla'yı izliyordu. Savaştıkları ve oluşturdukları sarsıntılar onların dikkatini çekmişti. Borla yolculuk sırasında kimseye söylemediği birçok gizli iş gerçekleştirmişti. Bunlardan birisi Manex'in Borla'nın ricası üzerine Borla kalesinin gizlenmesi idi. Tarnovadan ayrılırken Nelsan Dara Ben ile kimsenin duymadığı bir yerde görüşmüşlerdi. Herkes ikilinin görüştüğünün haberini duymuş olsa da ikisinden başka kimse ne konuştuklarını bilmiyordu. Borla Kadran'ın üzerine gönderdiği saldırıdan sonra kendisi yere oturdu. Kum tusunamisi Kadran'ı kapladığında içinde bir ürperti yoktu. Ölürse buraya kadar dayanabilecek birisiydi. Daha önce bu kadar sert koşullarla Matar'ı eğitmişti. Onun eğitimi tamamlanmadan ölmüştü. Kadran ise Borla'nın gerçekleştirdiği bu saldırıda ölüp ölmeme arasında kalmıştı.

            Kadran en güçlü saldırısı gerçekleştirdi ve tusunaminin içerisine girdi. Yarım saniye sonra tusunami üzerinden geçip giderken o dışarıda kalmış oturan Borla'ya bakıyordu. Borla hiç yerinden kalkmadı sadece onu alkışladı. Gözlerini kısmı ve saldırısı gönderdi, Kadran şaşırmıştı kılıcı ile savunmaya geçti. Ayağa kalkmadan sadece gözü ile gönderdiği saldırı tusunami saldırısından daha şiddetliydi, ayağı yerden kaydı ve kendini yerde buldu. Yerde kıvranıyordu. Uzun zamandan beri Borla'dan ölümcül darbe yememişti. Yara almamıştı fakat ayağa kalkamayacak durumaya gelmiş yerde acı ile kıvransa bile bunu dışarıya belli etmeme çalışıyor sadece olduğu yerde dönüyordu. Borla onun yerden kalkamayacağını anlamıştı. Ayağa kalktı, yanına gitti ve elini uzattı. ''Elimden tut evlat'' dedi. Kadran onun elinden tuttuğu gibi Borla onu kaldırmıştı. Kadran ayaklandığında ayaklarına baktı, biraz önce istese de kalkamıyordu şimdi Borla'nın yardımı ile ayaklanmıştı. Yerdeki kılıcını eline aldı. ''Nasıl oldu bu baba?'' diye sordu. Borla arkasına dönüp yürüdü az önce kalktığı yere geldi. Tusunami sona ermişti bu arada fakat halen çölün içerisinde ki çöküntüdeydiler. Borla tekrar yere atırdı.

''Evlat sana gelen saldırıyı görebiliyorsan önlersin'' dedi. Kadran kılıcı daha sıkı tuttu. Borla gözlerinden çıkan saldırıyı yeniden düzenledi. Kadran bir karanlık görmüştü ve onu görür görmez kılıcını savurdu fakat yine ayağı kaydı ve kendini yerde buldu. Acı ile ikinci kez kıvranıyordu bu sefer saldırı sağ omzunu yarmıştı adeta molada omzunu dikmek zorunda kalacaktı eğer halen yeterli ipi kalmış ise. Borla ayağa kalktı bu sefer Kadran'a doğru yürümedi. Çöküntüden dışarıya çıktı, etrafına bakındı görünürlerde sıcaktan yanan çölden başka bir şey yoktu, Borla bir şey hissetmişti. Birileri çöl tepelerinde onu izlediğini fark etmişti. Tekniklerinin istemediği kişiler tarafından öğrenilmesinden asla hoşnut olmazdı. Harekete geçti, bir anda ortadan yok olurken geriye karanlık dumanı kalmıştı. Jaredd bir an durdu ve anında toz oldu. Bir saniye gecikme ile Borla boşluğa yumruğunu attı. Jaredd son anda paçayı Borla'nın elinden kurtarmayı başarmıştı. Latrus Borla'yanın sonraki hedefinde olduğu için bölgeyi kendi isteği ile terk etti. Geriye sadece Neanes kalmıştı. Bir anda ayakları yerden kesilmişti. Borla onu boğazından tutup havaya kaldırdı.

''Karanlık tarafa hoş geldin'' dedi ve Neanes etrafı simsiyah olmuştu. Borla çölün o tarafını kapatıp siyahlaştırmıştı. Öldürdüğü kişilerin karanlığın içerisinde ki ruhların çığlıkları Neanes'in kulaklarını tırmalıyordu. ''Seni öldürmemi istermisin evlat? Kim gönderdi seni?'' dedi. Borla boğulmakta olan genç suikastçiyi bıraktı. Yere düşüp öksürürken bir eli ile boğazını tutuyordu. Söyleyip söylememekte kararsızdı. ''Nasıl olsa beni öldürmeyecek misin?'' diye sordu. Borla kahkaha attı. ''Ah siz yokmusunuz! İstediğimi öldürürüm istediğimi öldürmem. Söylesende söylemesende seni kimin gönderdiğini bulurum evlat ve affetmem. Öldürmeden mi konuşacaksın yoksa öldürüpde mi konuşturuyayım?'' diye sordu. Neanes kuşkuya düşmüştü ölülerle sadece büyücüler konuşabilirdi. Borla gibilerin konuşacağını ilk defa duyuyordu. Tüyleki diken diken olmaya başlamıştı. Çölün ortasında karşılaştığı kötülüğün içerisinde hapsolmuş üşüyordu. Neanes ''Beni buraya Panoz gönderdi'' dedi. Borla onun üzerinden karanlığı çekmişti ve arkasına dönüp yürümeye başladı. Bir süre durdu ve kafasını arkaya çevirdi.

''Panoz'a söyle bir daha bizim peşimize adam gönderirse onu öldürürüm. Dünyanın en iyi kılıç ustası olması onun hayatını benim karşımda kurtaramaz. '' dedi. Neanes onun dediklerini anlamış basitçe başını sallamıştı. Borla ortadan kaybolurken Neanes serbest kalmanın sevincini içinde yaşıyordu. Borla pek affeden bir insan değildi çok nadir affederdi. Bu kendisine denk geldiği için sevinçliydi. Borla Kadran'ın yanına döndü, onu ayağa kaldırdı. Borla yere oturdu Kadran'da karşısına oturdu. Kadran'ın yaraları ölümcüldü fakat önemsemiyordu. Borla bir kez öksürdükten sonra ağzından zehir dışarıya çıkmıştı. Kadran babasının o halini görünce acımıştı. ''Baba'' dedi ve durakladı. Borla araya girdi. ''Tedavisi yok oğlum hastalık çok ilerlemişti zaten'' dedi. ''Seni Tarnovada sıkıştıran kimdi?'' diye sordu. Kadran ''Abim'' dedi. Borla kafası salladı, tarihin tekekkur ettiğine tanık oluyordu. Borla ''Bir karşıma birisi geçip bana kardeşim olduğu söylemişti. Dünyaya yaptığım kötülüklerden dolayı beni öldürecekti. İsmini sorduğumda bana X Borla demişti. '' dedi. Kadran heyacanla söze karıştı. ''Abin olduğunu bilmiyordum baba'' dedi. Borla gülümsedi. ''Gerçek abim değildi. Onlar X ailesinin bir mensubu idi. Bu aile kötüleri durdurmak için canla başla mücadele eden bir aile. X Borla yanı sahte abim benim gibi dövüşüyordu, bende ki kaderin kılıcının bir benzeri ondada vardı. Senin karşılaştığın kişide aynıydı değil mi?'' diye sordu. Kadran başını salladı, Borla devam etti. ''Onlar bizim dövüşlerimizi birebir kopyalabiliyor. Yani dövüşürken sanki kendinde dövüşüyormuş gibi hissediyorsun. Bugün seni izlemeye gelenler kaç kişiydi bilmiyorum ben sadece üçünü gördüm. Muhtemelen o da seni izlemek için buradaydı. Hareketleri ezberleyip ona göre tedbir almak için. Yarından itibaren eğitimin geri kalanını karanlık tarafta yapacağız. Onların o tarafa geçmeye yetkisi yok. Bildiğim herşey öğrettim. Ne zaman gözün ile kılıcın bir olur biri ile bakıp diğeri ile kınından biraz çektiğinde herkesi öldürürsün işte o zaman çok güçlü olurdun. Unutma bu dünyada ne kadar güçlü olursan ol karşına her zaman dişli rakipler çıkacaktır. Şimdiki nesil bizimki daha iyi dövüşmüyor ama sende benim kadar iyi dövüşmüyorsun. Yaralarını sar dinlen yarın karanlık tarafa yolculuğa çıkacağız'' dedi. Kadran ''Kaç gün orada kalacağız?'' diye sordu. Borla ''Sadece bir gün orada kalmamız senin için yeterli olacaktır sonra istediğini yapmakta özgürsün.'' Dedi. Borla

''Bu arada bizden ayrılmadan önce yapman gereken bir görev var. '' dedi. Kadran ''Nedir o baba?'' dedi heyecanlanmıştı. Her ne kadar artık savaşmak istemesede babasından gelecek görev onun baş tacıydı. Borla ''Zamanı gelince sana söyleyeceğim ama bunun için çok var. O görevi yerine getirecek kadar henüz güçlenmedin. Güçlendiğinde sana söyleyeceğim.'' Dedi. Borla onun yanından ayrılırken Kadran kumun içine gömdüğü eşyalarını çıkartmaya koyuldu. Her gün kesilen yerlerine dikiş atmaktan bıkmıştı. Eşyalarını kumun içerisinden çıkartırken çantasının dışındaki kumları temizledi içini açtı. Dikiş için iplik ve iğnesini dışarıya çıkardı. Elbisesini dikkatli bir biçimde çıkardıktan sonra yarasına biraz amentüm döktü. Biraz sızlamıştı, acıya alışıktı. Siyah ipliği iğneden geçirdikten sonra ucunu iğneye bağladı, kesiği temizledikten sonra açılan dört parmak genişliğinde ki yarayı iğneyi batırdı ve diğer taraftan çıkardı, böylece ilk dikişi atmış bulundu. İkinci dikiş daha hızlı ve daha çok kanlıydı. Dikişlerin arasını mümkün olduğunda sık tutuyordu. Dikişleri sık ve iyi atmasa her dövüşte bir önceki dövüşten aldığı yaraları açılırdı. Bir an dikiş atmayı bıraktı ve düşünmeye başladı. Bugüne kadar yarasız hiçbir dövüşe girmediğini hatırladı. Her zaman yaralı halde dövüşüyordu, bazen ağır yaraları oluyordu bazen hafif bazen ise orta fakat her dövüşte mutlaka bir yarası vardı. En çok zor duruma düştüğü zaman dövüş sırasında yaralarının açılması idi. Dikiş dikmeyi daha çok hızlandırdı yarına iyi dinlenip karanlık tarafa geçmeyi sabırsızlıkla bekliyordu.

Yaşayan Efsane II[Düzenlenecek]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin