Y.E-49 Daranhazan I

1K 118 19
                                    

Kelime Sayısı:1105

49 Bölüm

Daranhazan I

          Gecenin bu saatinde birçok kişi uykuya dalmıştı, Favateus ayaktaydı ve Erosharum'un ailesinin olduğu odaya doğru yürüyordu. Caparanne odada olmadığını biliyordu, arkadaşları ile yine içip sokaklarda şarkı söylemeye gitmişti. Onu en sona saklayacaktı. Loş koridorda kendinden emin bir şekilde ilerliyordu. Gecenin bu saatinde kendisinden başka hiç kimse yoktu. Adımlarını yavaş atıyordu, acelesi yoktu, çok iyi gözlemciydi. Son bekçi Erosharum'un ailesinin yanından ayrılmıştı, loncasının bu tarafına dün geçmişti ve ondan sonra diğer tarafa hiç geçmemişti. Bir gündür loncada kimseye görünmemeye çalışıyordu. Lonca liderleri ona bir not iletmişlerdi. İşleyeceği cinayetin kimin üzerine kalacağını şimdiden belirlemişlerdi.

          Favateus işi kendisine vermelerini hiç sorgulamamıştı, loncanın en iyi üçüncü suikastçisiydi. Panoz bile onu geçemezken kendisinden iyi iki kişi vardı. Yapacaklarından sonra loncadayı yeri ne olacaktı bilmiyordu. Yaptığının cezası lonca kurallarına göre ölümdü, sadece Lonca'nın başına geçecek lider onu affedebilirdi. Loncanın başına kimin geçeceği ile ilgili en ufak bilgisi dahi yoktu. Odanın önüne gelmişti, loş ışıklı koridorda etrafına bakındı, ayak seslerini yokladı. Kimsecikler yoktu, aşağıya eğildi cebinden çıkardığı maymuncuk ile kapınını kilidini zorlanmadan ve ses çıkarmadan açtı. Kullandığı keçeli özel maymuncuktu ses çıkarmazdı. Odaların kapılarında bazen gıcırdama oluyordu. Favateus bunu en iyi bilen suikastçilerden bir tanesiydi. Gelirken yağ getirmeyi unutmamıştı, herşeyin kusursuz olması gerekiyordu. Kendisine verilen emir bu yönde idi. Kapıyı henüz ittirmeden kapıyı yağladı ve geçebileceği kadar ittirip içeriye girdi, arkasını dönmeden yavaşça kapıyı ittirip kapattı. Erosharum'un karısı ve kızı farklı yataklarda yatıyordu. Belinde ki ince keskin küçük bıçağı çıkardı. Önce kadının işini bitirmeye karar verdi.

         İlerledi kadın yüz üstü yatmıştı, yatağa dizini koydu, yavaşça öne eğildi elinde bıçağını saplamadan önce sallayarak elini alıştırdı. Birazdan yapacağı yüksek hız isteyen hamle idi. Sağ eli kadının ağzına yaklaştırdı. Bıcağı kadının kaburgalarından içeriye hızlıca sokarken kadının ağzını kapatttı. Bıcak kısa olmasına 4-5 kez aynı noktaya saplayarak kadının doğru dürüst çırpınmasına bile izin vermeden canına kıymıştı. Omzunun üstünden arkaya baktı, kızı uyanmamıştı, yatakta en ufak bir sallantı dahi olmamıştı, iyi yataklarda yattıkları için Favateus şanşlıydı. Yataktan doğruldu, kızın olduğu yere geldi, sırt üstü yatmış yorganı üzerine çekmişti. Bıcağı beline koydu, yorganı çekip bir eli ile kızın ağzını tuttu, diğer eli ile kızın ellerini bir araya getirip dizi ile kızın karnına bastı. Kız uyanmıştı, ne çığlık atabiliyor nede hareket edebiliyordu, oynatabildiği sadece bacakları idi. Yatağa sert darbeler indirmeye uğraşıyor birisinin sesini duymasını umuyordu fakat yataktan vurma sesleri odanın dışına çıkmayacak kadar zayıftı. Birisi kapının önüne olsa duyabiliyordu. Favateus işini her daim sağlama alan adamdı. Bir süre nefes alamadığı için baygınlık geçirmişti. Kızın altını soydu, kendi pantolonunu indirdi. ''Bakalım söylenildiği balta girmemiş orman mısın?'' dedi ve kızın üzerine yığıldı. İlk işi birkaç dakika sürmüştü. Yatağa oturdu ve sertleşmesini bekledi, ikincisini yapmak için daha uzun süre bekledi ve yeniden kızın üzerine yığıldı bu sefer ilk seferkinden iki kat daha fazla sürmüştü. Kızın bozulmamış olduğunu anlayınca üzülmüştü. Favateus ''Bu şekilde ölmeyi hak etmemiştin fakat Erosharum soyu senin sonunu getirdi'' dedi ve yorganı tekrar kızın üzerine serdi, kız kendine gelmeye başladığı sırada bıçağını yorganın altından geçirip kızın göğsüne sapladı ve fazla sert olmayan göğüs kafesinin içerisinde döndürdü. Bu darbenin onu öldürmeyeceğini biliyordu, nefessiz kalacak ve nefes alamadığı için ölecekti.

         Bıcağında ki kanı yorganın temiz tarafına sildikten sonra beline taktı ve odadan hiçbir şey olmamış gibi dışarıya çıktı. Sıra Caparanne'ya gelmişti.

Daranhazan

Kartal Daranhazan'a yaklaştığında alçaydı, Kadran onun yere inmesini istemişti. Kartal yere sakince inip gerçekleştirdi. Herkes aşağıya indikten sonra Borla ''Daranhazan'a geldik'' dedi. Mr.Wonderful ve diğerleri etrafına bakındı fakat ortada bir şehir olmadığını gördüler, seyrelmiş ormanın içerisindeydiler. Etrafta kurumuş ve kurumakta olan ağaçlardan başka hiçbir şey yoktu. Borla arkasına döndü elini Kadran'a doğru uzattı. ''Kılıcını bana ver evlat'' dedi. Kadran sırtından çıkarttığı kılıcı Borla'ya verdi. Borla kılıca baktı, kılıç mavi rengini alıp mavi dumanlar çıkarmaya başlamıştı, çığlıklar atıyordu Borla ona dokununca. Kılıca baktıkça Matar'ı hatırladı ve biraz hüzünlendi. Calista ''Hani Daranhazan?'' diye sordu. Kadran ve Mr.Wonderful ona baktı, onlarda bu sorunun cevabını bilmiyorlardı. Herkes bir süre sonra Borla'ya baktı. Borla kılıcı aldıktan sonra biraz yürümüş onlardan uzaklaşmıştı. Elinde kılıcı ile oynarken ''Ben gidince benim peşimden gelin'' dedi. Kılıcı birkaç sefer salladıktan sonra toprağa sapladı, toprak hareketlenmeye başladı, kılıcın saplandığı yerden başlayan çatlatlar bir daire çizerek içerisinde kalan toprak parçası Borla ile birlikte içine geçti. Borla aşağıya düşünce Kadran ve Mr.Wonderful koşarak Borla'nın düştüğü yere geldiler. Aşağısı karanlıktı ve Borla görünmüyordu. Kadran ''Baba orada mısın?'' diye bağırdı. Borla ''Ben iyiyim evlat aşağıya atlayın sadece'' dedi.

            Kadran ve Mr.Wonderful birlikte aşağıya atlarken Calista derin nefes aldı ve onların peşinden gitti. Aşağının ne kadar derinlikte olduğunu bilmiyorlardı, yere düşmeleri on saniye sürmüştü. Hiç biri ayaklarını kırılmamıştı, onlar sert zemine çarpacaklarını düşünürken bataklığın içine düşmüşlerdi. Mr.Wonderful sars gücü bataklık olduğu için şanşlıydı hiç zorlanmadan dışarıya çıktı. Calista beline kadar batmıştı. Kadran sadece kafası dışarıdaydı. Calista çırpındıkça daha çok batıyordu. Kadran bataklığın içerisinden sol kolunu çıkarmayı başarmıştı. Mr.Wonderful

''Calista çırpınma Kadran çıkmaya teşebbüs etme'' dedi. Mr.Wonderful sars gücünü kullanarak bataklığın onları dışarıya atmasını sağladı. Kadran ve Calista bataklıktan dışarıya çıkarken Borla ateş yakmıştı, çok uzakta değildi. ''Mr.Wonderful olduğun yerden yanıma gel. '' dedi. Mr.Wonderful onun sözünü dinlerken Kadran ve Calista onu takip ediyorlardı. Borla'nın yanına geldiklerinde Borla yürümeye devam etti. Kimse Borla'nın nasıl meşale bulduğunu anlayamamıştı. Borla karanlıkta yürümeye alışıktı, Kadran bu konuda eğitmişti fakat karanlıkta tam olarak görebilmeyi burada öğrenecekti. Mr.Wonderful ve Calista karanlık dersinin ilk bölümünü burada alacaktı. Borla

''Daranhazan hakkında bazı şeyler duymuş olabilirsiniz. Ben yinede sizi uyayarım. Bu şehir yerin altında kurulmuş bir şehir dolayısı ile güneş yüzü görmüyor. Genellikle Daranhazan bölgesi karanlık, şehir kısmında en son uğradığımda sokakların birçoğunda lamba yoktu. Gözünüzü karanlığa alıştırırsanız iyi edersiniz. Ormanlarda yüksek ışık ağaçları vardır, bu ağaçlar sanki bir güneş gibi ışık saçarlar sayıları fazla olmadığından Orman bölgesi şehire göre daha karanlıktı. Bu şehir kraliçe tarafından yönetilir, kadınlar üstün ırk olarak tanımlanır, erkeklere sadece çocuk yapmak için ihtiyaç duyarlar ve kölelikten başka hiçbir şey yapmaya hakları yoktur. Arenada bazen erkekler güçlü kadınlara karşı dövüştürülür. Buranın kadınları savaşçı kadınlardır, doğuştan savaşçı olarak doğarlar ayrıca dünyanın en güzel kadınları hep Daranhazanlı olmuştur. Yakalanan Daranhazanlı kadınların bazılarının binlerce gümüşe satıldığı zamanlar olmuştur. Calista bu konuda biraz şanslı fakat Kadran ve Mr.Wonderful yanımdan pek fazla uzaklaşmayın şehir erkekler için çok tehlikeler ile dolu. Koca şehirde sadece bir kadını aramak epey zor olacaktır. Bunun tek kısa bir yolu var, riskli bir yol fakat en hızlısı bu.'' Dedi. Mr.Wonderful ''Nasıl bir yol efendim?'' diye sordu. Borla gülümsedi. ''Borla üsülü'' dedi. Tunelin sonuna geldiklerinde karşılarında etraflarını saran Porkları görmüştü, Borla arkasına dönmeden kılıcı Kadran'a uzattı, ''Kılıcın bu diyarda en iyi dostundur'' dedi. Borla el işareti yaparak onların ilerlemesini durdurdu. Kendisi birkaç adım ileriye attı. Borla

''Benim kim olduğumu biliyor musunuz?'' diye sordu. Porklar onun kim olduğu ile ilgilenmedikleri her hallerinden belliydi, saldırıya geçmek için doğru zamanı bekliyorlardı. Borla ''Anlaşılan bilmiyorsunuz o zaman size kim olduğunu öğreteğim. '' dedi.

Yaşayan Efsane II[Düzenlenecek]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin