Y.E-62 Karanlık Taraf

859 103 36
                                    

Kelime Sayısı:1004



62 Bölüm

Karanlık Taraf

          Kadran kumların içine yaptığı evinde gözlerini açtığında Borla'nın iki tabut getirdiğini görmüştü. Kadran kumları eşeleyip yaptığı kum evinden dışarıya çıktı. Gece hiç rüzgâr vurmadığı için şanslıydı yoksa çok sağlam yapmadığı kum evi başına yıkılıp altında kalabilirdi. ''Bu tabutlar niye baba?'' sordu. Borla ''Oraya giden birçok kişi geri dönmez. Bir başka şeyde oraya tabutta gideceğiz. Sevdiklerin ile görüş. Orada bir gün geçirmek kalmukyanın 1 yılına bedeldir'' dedi ve devam etti. ''Döndüğünde bir yıl yaşlanmış olacaksın tabi dönebilirsen.'' Dedi. Kadran ''Baba sen hiç gittin mi?'' diye sordu heyacanlanmıştı. Babası yeni bir maceraya atılıyordu bu sefer en büyük olanıydı. Borla ''Bu üçüncü gidişim olacak ben gitmeyeli yaklaşık 40 yıl oluyor. '' dedi. Kadran boşluğa bakıp ''Demek beni bir yıl göremeyecekler ha'' diye mırıldandı. Bakışlarını kaldırıp tekrar Borla'ya baktı. ''Olsun vedalaşmaya gerek yok. Dönemezsim orada ölecek adamım demektir'' dedi. Borla biraz şaşırmıştı, böyle bir tepki vereceğini düşünmüyordu. Henüz yeni sevdiği kadına kavuşmuşken yeniden ayrılmak zor gelecekti.

''Aiaria benim için 3 yıl beklemiş bir yıl daha beklesin. Hem geri dönememekte var diyorsun öleceksem geride kimseyi umutlandırmak istemem gidelim'' dedi. Borla onun kararlılığından hoştanmıştı. Ona baktığında Matar'ı görüyor onu gördükçe kendi gençliği aklına geliyordu. Matarda Kadran gibi gözü pekti. Daha fazla konuşmadan Borla yerlere şekiller çizerek iki tabutu yana yakınlaştırdı ve kendisine ait olanın içerisine girdi. Kadran diğer tabutun içerisine girdi. İkiside aynı anda tabutların kapağını kapattılar. Beklemeye başladılar etraf kararıyor rüzgârlar tabutların etrafında ses çıkararak ve yerden kumları kaldırarak esiyordu. Kadran ''Ne zaman oraya gideceğiz?'' diye sordu. Borla ''Ne zaman bayılırsan?'' dedi. Rüzgâr şiddetini kısa zamanla arttırdı ve katlanarak devam etti. İki tabutun etrafında kum fırtınası gerçekleşmeye başladığı zaman gökyüzünün onları kapsayan kısmı kararmış simsiyah rengini almıştı. Karanlık duman tabutlardan içeriye girmeye başlamıştı. Kadran oldukça dirençliydi fakat birkaç dakika dayanabildi ve gözleri yavaşça kapandı. Nasıl olduğunu bile anlamamıştı. Borla ondan sonra yarım saat daha dayanmış oda karanlık güce yenik düşmüştü. Karanlık duman iki tabutu kapladı ve kum fırtınası dindiğinde tabutlar ortada yoktu.

           Borla kısa sürede uyanmış ve tabutu açmıştı. Tabuttan çıkmadan önce etrafına baktı, karanlık bir yerdi, gökyüzü yoktu, sık ağaçlar uğultular uçuşan yarasalar ağaçların dalları arasında gözetleyen baykuş. İki Karanlık Kritea'nın ileride ufak çamurda dövüşmesi. Tabuttan kalktı üzerini silkedeli kalmukyadan bolca kum getirmişti. O sırada ağaçlarda bir tıkırdı duydu. Başını kaldırıp ağaca baktı görünen bir şey yoktu. Ağaçta bir hareketlenme oldu ve Borla yüzüne yediği yumruk ile geriledi. Saban kendini göstermişti. İkinci yumruğu savurdu, Borla aşağıya eğilerek kaçtı ve yumruğunu kamurga kemiklerine vurdu. Sabahn yeniden görünmez olup Borla'nın arkasına geçti. Borla onu boynundan yakalayıp havaya kaldırdı ve yere vurdu. Saban yerden geriye doğru gitmeye çalışırken Borla onun dizine basıp kemiğini kırdı. Sabanda acıma hissi oluşmamıştı. Borla onun boynundan yakalamak isterken Saban diğer ayağı ile onun göğsüne tekme atarak kendisinden uzaklaştırdı ve görünmez oldu. Borla etrafında öylece döndükten sonra su şıkırtısı duymuştu. Onun gittiğini düşündü ve Kadran'ın tabutunu açtığında içerisinde yoktu. Karanlık güçlerini açtı ve etrafına bakınmaya başladı. Çok kısa sürede uyanmasına rağmen birisi ondan daha hızlıydı. Yerlerdi Sabanla dövüşürken izleri vardı fakat bunun dışında başka bir iz daha keşfetmişti. Üçüncü bir izdi bu Kadran sürüklenerek götürülmemişti. İzleri takip ederken karanlık gücü ile sırtında kaderin kılıcının yansımasını oluşturdu. Rüzgâr esmeye başlamıştı. Biraz ileride ufak bir gölet vardı. İzler oraya kadar gidiyordu. Gölete geldiğinde durdu, birden fazla iz vardı. Bunlar insan ve yaratık izleriydi. Yaratıklar olması normaldi fakat insanların olması üstelik kendilerini yakın bir yerde tuhaftı. Borla hızlı uyandığını düşünmüştü, aşağıya eğilti ve izlerin ne kadarlık olduğunu incelemeye başladı. Bazı izler yeni bazıları ise eskiydi. Ama en yeni iz bir yaratığın iziydi. Üç parmaklı yaratık olduğu izlerden belli oluyordu. Muhtemelen Kalmukyada bulunmayan yaratıklardan birisi idi. En yeni izi takip etmeye başladı, iz ormanın seyrekleşmeye başladığı yere doğru gidiyordu, takip etti. Oldukça yavaş ilerliyordu etrafını sık sık kontrol ediyordu. Saban'ın ayağını kırmıştı geri döneceğini zannetmiyordu. Biraz daha ilerledikten sonra ağaçların olmadığı bir yerde izler ikiye ayrılıyordu. Ağaçlarda kan izleri vardı. Olduğu yerde durdu ve ağaçlara göz gezdirdi o sırada kılıç sesi duydu, bir demire çarpan kılıç sesi. Bir adım ileriye attığında çaprazında bir ses ''Buraya gel'' diyordu. Kafasını çevirip arkasına baktı kimsecikler yoktu. Yanından gelen bir ses ise ''Buradan git'' dedi. Yan tarafına baktığında ağaçların biraz hırpalandığını görmüştü. Borla ağaçtaki kan izinin yanına gitti ve elini ağaça sürüp kan izini kokladı. Borla ''Sadece tuzak'' dedi. O sırada boynuna ip atılacağı sırada ipi havada yalakadı fakat kendisinden daha güçlü bir şey onu ormanın daha derinlerine doğru sürüklemeye başladı, Borla ipi bıraktığında izi kaybetmişti. Ayağa kalktı bir kılıç sesi daha duydu ardından gelişen yine aynı sesler. İkinci bir tuzağın ya ortasındaydı yaza tuzağa girmek üzereydi. Olduğu yerden doğruldu, ayağa kalkmadı. İzlendiğinin farkına bakmıştı. Sürekli etrafa baksa da hiçbir şey göremiyordu. Etraftaki dolaşan şeyleri ve kendisini ormanın derinlerine sürükleyen gizemliyi çözmek Borla için zor değildi fakat önceliği Kadran'ı bulmaya vermişti. Yakalanmış ise çok uzağa gitmiş olamazdı, kaçıyorsa onun hızına yetişmek biraz zor olacaktı. Ayağa kalktı, sesler duymaya başlamıştı, yaprakların hışırtısından çok başka bir yerdi. Ses giderek artıyordu fakat hiçbir şey görmüyordu, kendisine yaklaşan bir şey vardı. Karanlık gücünü çok düşük seviyede tutuyordu. Yüksek seviyeyi açması çok daha büyük sorunlara sebep olabilirdi.

Panoz'un planı

          Borla ve Kadran kaybolduğuna dair haberler dünyayı kasıp kavururken Karanlığın ordusu tarafından henüz bir açıklama gelmemişti. Bazıları yine Borla'nın öldüğünü ileriye sürenler oldu fakat bu teori çok kolay çürütüldü çünkü ortada Kadran'a yoktu. İkinci bir teori ortaya atılmıştı Borla ve Kadran Kartal yuvasından kaçmayı başaran Ortis ve Panoz'un peşine düşmüşlerdi. İşin diğer ilginç tarafıda Kartal yuvası olayından sonra Panoz ve Ortisten kimse haber alamamış. Yer yarılmış sanki içlerine girmişlerdi. Neanes lonca'ya geri döndüğünde hemen Panoz tarafından odaya çağrılmıştı. Borla ve Kadran'ın dünyanın sonunda neler yaptığını öğrenmek için sabırsızlanıyordu. Masasında oturmuş Neanes'ın gelmesini bekledi. Birkaç dakikadan fazla uzun sürmemişti gelmesi Panoz onun gelmesini çok beklemedi. İçeriye girdiğinde Neanes daha soluklanmaya başlamadan Panoz ''Olan biteni anlat bakalım'' dedi ve şarabı bardağa doldurdu. Bardak dolunca ileriye sürdü. Neanes ilerledi ve Panoz'a çok yakınlaştı, oturmayı tercih etmedi.

''Borla ve Kadran kayboldular Borla benim canıma bağışladı, eğer bir daha peşimize adam gönderirse seni öldüreceğini söyledi.'' Dedi. Panoz ''Güzel kılıcı olmadan Borla benimle dövüşemez Favateus'u bul lonca içerisinde elimizi güçlendirmenin zamanı geldi. ''

Yaşayan Efsane II[Düzenlenecek]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin