Y.E-71 İhtiyarlara Yer Yok[Final W]

824 104 54
                                    

Kelime Sayısı:1156

58-69 bölümleri arası bir çok yerde kurgu hatası bulundu o yüzden hikaye askıda yazılan bölümler düzenlenecek(komple değil hatalı kısımlar) iyi okumalar.

71 Bölüm

Panoz'un Haberi [Final W]

                      Kadran ekim işini bitirmişti, geceleri bahçede nöbet tutuyordu. Bahçenin etranını gündüzleri çeviriyordu. X Kadran ve ekibi gitmişti artık içinde ki kötü his kaybolmuştu. Nöbet tuttuğu bir gece gökyüzünde gürültüler duyulmaya başladı. Gökyüzünden bir şey düşmüştü, olduğu yerden ayrıldı ve birkaç adım attı düşen zarfı eli ile yakaladı. Yerine oturdu zarfı bacaklarının arasına alıp eli ile dışını yırttı ve katlanmış kâğıdı açtı. Kâğıtta Panoz'un 5 gün içerisinde idam edileceği yazıyordu. Elinde ki kâğıdı buruşturup attı ayağa kalktı evin kapısını açtı. Karısı ve çocuğu çoktan yatmıştı, yatak odasına girdi. Sandığı açtı, Aiaria uyanmıştı uykusu son derece hafifti. ''Bir şey mi oldu'' dedi. Aiaria'nın elbiseleri yavaşça çıkartıp yere koydu ve kılıçlarını aldı. Aiaria ''Kadran ne yapıyorsun?'' dedi. Korkmaya başlamıştı, odanın içerisinde fısıldaşmalar var karanlık gücü onu kötülüğe çağrıyordu, Kadran yüzünde şeytanı bir gülümseme vardı. ''Baş düşmanımı beş gün içerisinde asacaklarmış onun başkasının elinden ölmesine izin vererem Aiaria köyün lideri ile konuş bu gece krallığın kervanı buraya gelecek seni o zamana kadar saklasın sonra o kervana katıl ve ortadan kaybol ben seni bir şekilde bulurum'' dedi. Aiaria ona sımsıkı sarılmıştı. Kadran onun saçını kokladı ve saçından öptü. Onun saçından bir tutam kesti. Aiaria ona kokulu mendilini vermişti. Kadran onu aldı. Babasından kalan siyah pelerini üzerine geçirdi, kılıçlarını sırtına astı. Evden ayrılmadan önce oğlunu alnından öptü. İki kılıç, bir avcı bıçağı ve yiyecek. Gideceği yer uzun değildi sabah olana kadar yürüyecekti.

...

                          Arslan son zamanlarda yeni öğrencileri kabul ediyordu. Sıra ile kabul ederken gözleri yana doğru kaydığında arka sıralarda birisinin kayıt için beklediğini görmüştü. ''Sende mi budala'' diye mırıldandı. Gelen yeni öğrenciler kayıt defterine ismini yazıyordu. Dünyanın sonuna gelen öğrencileri oldukça zorlu yollardan geçip geldikleri perişanlıklarından belli oluyordu. Arslan insan sarrafıydı bir bakışta insanları budalalık seviyesinin ne kadar olduğunu anlayabilirdi. Ona göre dünyada Borla'dan başka herkes budalaydı kendisine çoğu zaman çılgın olarak seslenilmişti. İhtiyardı fakat ruhu gençti. Bu yaşı ile bile efsanelere denk olduğunu birçok kez kanıtlamıştı. Zamanında ölüm akıncıların içerisinde olduğu dönemlerde onu herkes Hexan ile kıyaslamıştı. Hexan zeki ve stratejik hareket ederken Arslan kafasına ve zevkine göre hareket ederdi savaş zamanları hariç kimse nerede olduğunu bilmezdi. Worgreymon kaleden ayrıldığından beri Sagata ile Rarar öğrencilerin canına okurken Arslan öğrencilere gevşek davranıyordu. Onlara hareket edip aşağılamaktan başka bir zararı yoktu. Ne kadar suyuna gidilirse gidilsin ters bir adam olduğu defalarca kanıtlamıştı. Sıra Vile'ye geldiğinde Arslan geriye yaslandı.

''Hoş geldin Bretonaskayı oyuna getirebileceğine inanan budala Vile. Seni buraya hangi aptallıkların attı?'' diye sordu. Vile onun tarzını biliyordu, insanları aşağılamaktan zevk duyan birisiydi. Borla haricinde aşağılamadığı hiç kimse yoktu, çokları onun bu yapısına alışmışlardı. Vile ''Orduya katılmak istiyorum.'' Dedi. Arslan yere tükürdü ve bir saniyeliğine ciddileşti sonra ''Hahaha budala kaç defa dedim bu ordunun ismi Karanlığın ordusu budalalar ordusu değil. Aptallar, ahmaklar, kalleşler, hainler ve budalalara yer yok. Hata yapana hiç yer yok'' dedi ve öne doğru eğildi. ''Vile bu orduya ihanet edersen seni öldürmem sakat bırakırım. Dilencilik bile yapamazsın benim olduğum dünyada. Ondan sonra ölürsen mezarını bokla kapatırım. Bunu yaparım biliyorsun değil mi?'' diye sordu. Vile ''Bilirim yaparsın'' dedi. Arslan ona gideceği yeri gösterdi. ''Öyle ise budalaların bütün şartlarını kabul etmiş oluyorsun sende yerini al. Sıradaki'' dedi. O sırada bir zamanlar ölüm akıncılarının içinde bulunan Robando tarafından hayatı kurtarılan Saska'da oraya gelmişti. Arslan ''Hahaha al işte buradan yak aile kurmuş bir budala daha. Kadın ailen var ne işin var savaşta?'' diye sordu. Saska ''Robando'nun hatırasını yaşatmak için buraya geldim bir sorun mu var?'' dedi. Ve öne eğildi. Arslan ''Güzel sevdim seni geç bakalım sende. Yoruldum bu kadar yeter kalanlar terk edin burayı bugün içki hiç içmedim. Kafam zambak gibi''

...

                          Akşam olmuş kale sakinleşmişti, içkiler masaya konulmuştu. Sagata ve Rarar karşılıklı otururken Arslan elinde içki şişesi sırtını duvara yaslamış Worgreymondan gelecek haberi bekliyordu. Sagata içkisini kafaya diklerken Rarar yudumlamıştı. Arslan içkisini ağzına kötürürken alışık olmadığı bir koku almıştı içkide. İçkiyi elinden indirip havayı kokladı. Sagata'nın beti bezi atarken Rarar terlemişti. Arslan içkiyi tekrar ağzına doğru götürdü ve kafaya dikledi. O sırada Sagata dışarıya kan kustu ve Arslana baktı. ''Bu zehirli'' dedi. Rarar içkiyi anında bırakmıştı fakat daha önceden içmişti. Sagata yere devrildi güçlükle hareket etmeye çalışıyordu. Arslan elinde ki içki şişesini düşürmüştü. O sırada Selena içeriye girmiş Sagata'nın başına gelmişti. ''Acıyor mu Sagata?'' diye sordu. Sagata elini onun ayağına attı, başını kaldırdığında Sagata tükürüğü yemişti. ''Geber!'' dedi. Selena ayağa kalktı odadan çıkarken ''Şimdi ödeştik işte çok yavaş öleceksin'' dedi. Arslan o gittikten sonra ayağa kalktı, seçimini çoktan yapmıştı Selena'yı öldürmek yerine arkadaşlarını kurtarmayı seçmişti. Ağzında ki zehirli içkiyi dışarıya tükürdü. ''Budala beni zehirleyebileceğini zannetti. '' dedi. Fazla zamanı yoktu Selena buraya kadar gelebilmiş ise dışarıda ki herkezin ölmüş olabileceğini hesaba katmalıydı.

...

                        Gece olduğunda Rhidger uykuya dalmıştı yeni hayatında oldukça mutlu idi. Kılıcını gömmüş kendisinin hiç bilinmediği bir yere taşınmıştı, o sırada biri erkek biri kız olmak üzere iki çocuk evlat edinmişti. Ronlar etrafı gizlice sarmışlardı ve içeriye 17 Ron giydi hepsi Gizlilerin içerisinde en iyilerinden oluşuyordu. Çocuklara dokunmayacaktı, odasına girmişlerdi. Rhidger üzerini yorgan ile örtmüştü. Ronların hepsi etrafına dizildi ve kılıçlarını ile Rhidger'e sokmaya başladılar, o kadar hızlı yapmışlardı ki Rhidger'in sesi yerine sadece kanını görmüşlerdi. O saatlerde Perşava Irdenserin yerini bulmuştu. Irdenser her gün bir yere gidip yeni öğrencisine zekasını test ediyordu. Eve dönmek yolunu tutmuştu. Geceleri çalıştırıyor gündüzleri bütün gün evde oturuyordu. Borla'nın ölmesi ile Borla günlükleri kitabı bitmişti artık kitabın basılmasının zamanı gelmişti. Kitap Borla kalesinde muhafaza ediliyordu. Worgreymon işlerini hal yola koyunca ilk işi kitabı bastırmak olacaktı. Kitap litaretürde bir çok gerçeği değiştirebilecek kabiliyete sahipti. Irdenser evine dönmeye sadece bir sokak kalmıştı, genelde karışık yollardan gidiyordu takip edilmemek için kılığını değiştirmişti onun tanınması çok zordu. Köşeyi henüz dönmeden evin çatısının üzerinden birisi zıplayıp ona yumruk attı. Beklemediği bu yumruk karşısında sarsılmış ve geriye düşüp yere oturmuştu. O sırada arkasından bir kişi ipi boğazına dolamıştı. Irdenser çok hızlı bir şekilde iki elinin parmaklarını ipten önce boğazına tutmuş böylece az da olsa bir açıklık oluşturmuş idi. Ayakları yere vuruyor ipi boğazından çıkarmaya uğraşıyordu fakat oldukça güçlü birisiydi bunu yapan.

                 Karşısındaki kişi maskeli bir erkek idi. Maskesini çıkardığında Perşava olduğunu görmüştü. ''Merhaba Irdenser görüşmek bu günmüş'' dedi. Perşava işareti ile boğazında ki ip gevşetilmişti. Irdenser sırıttı. ''İyi bak bana karşında dünyanın en zeki adamı var ve sen bu adamı alt edemeden öldüreceksin. '' dedi. Perşava ''Öylemi öyle ise bulunmak istemeyen bir adam bulunmaz. Ben senden çok daha zeki olduğum için senin izini buldum.'' Dedi. Irdenser ''Ya ben senin tarafından bulunmak istenmişsem ya bütün bunlar bir oyunsa ve bu oyunun sonuna gelmişsem ve bu sonra sen öleceksen.'' Dedi. Perşava ''Sana sormak istediğim çok şey var aslında fakat sen bunların hiç birini söylemeyeceksin o yüzden seninle vakit kaybetmeyeceğim. Daha uğraşmam gereken Hexan da var.'' Dedi ve ayağa kalktı adama işaret verdi. Adam Irdenserin ipini sıklaştırdı. Irdenser çırpınıyordu ayaklarını yere dövüyordu. Bir elini ipten çekip adama vurmaya bağlamıştı. Perşava sadece ona bakıyordu, onun öldüğünü gözleri ile görmek istiyordu.

Irdenser bir süre daha çırpındıktan sonra hareketleri yavaşladı ve sonra tamamen durmuştu. Güpegündüz kenar mahallede bir zamanlar dünyanın en zeki adamı olan Irdenser öldürülmüştü. Üç kardeşten geriye yaşayan kalmamıştı.

Yaşayan Efsane II[Düzenlenecek]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin