Kelime Sayısı:1189
51 Bölüm
Daranhazan II
Caparanne kafayı bulmuş arkadaşları ile birlikte lonca dışında şehirde dolaşıyordu. Şehirde loncaya karşı herkes savunmasızdı. Loncanın yönettiği bağımsız nadir şehirlerden birisiydi bu. Bir zamanlar Loncanın başkenti Dova idi, fakat Akasele öldükten sonra Nucurua krallığa geçmiş ardından Lazarusların bir kısmını kontrol ederken Dovaya İsyancıların gelmesi ile birlikte şehirde güç dengeleri İsyancılardan taraf olmuşlardı. İsyancılar şehri düşürüp bayraklarını asacaklardı. Nucurua krallığı şehir hakkında kararsızdı. Baş Komutanın Panoz tarafından öldürülmesi krallığa yayılmıştı. Caparanne abisinin ölümünden sonra loncanın başına geçeceğine kesin gözü ile bakıyordu. Favateus onları çatıdan takip ediyordu.
Şehirde binaların çatıların üzerinde suikastçiler nöbet tutuyorlardı, Favateus onlara farkedilmeden üç suikastçinin olduğu binanın üstünde durmasına rağmen yararlandığı karanlık sayesinde kendisi diğer suikastçiler tarafından görülmüyordu. Loncanın en iyi üçüncü suikastçisi olmasına rağmen fevri davranışları ve öldürdüğü hedefleri loncanın istediği gibi öldürmediği için pek tercih edilmeyen birisiydi. O daha çok lonca liderlerinin pis işlerini yapardı. Kimse tarafından hoş karşılanmazdı. Favateus onları izlemeyi bırakmadan hareket etmeye başladı. Onların karanlık veya loş bir sokağa girmesini bekleyecekti. Normalde öldürmek için tam uygun yerdi fakat kimsenin görmemesi gerekiyordu. Bir süre daha izledi onları istediği sokağa girince binanın tepesinden aşağıya anlatı en arkada olan üç kişinin tam arkasındaydı. Aralarından bir kişi sesi duydu ve geriye doğru baktığında boynuna bıçak saplanmıştı. Şarhoştular ve söyledikleri şarkılardan bu sesi duymadılar. İki kişinin arasından geçti ardından iki kişiyinin arasından daha geçti. Arasından geçtiklerinden yere devriliyordu. Dört kişiyi aynı anda kestikten sonra kılıcı yere bıraktı belinde ki halatı ellerine dolayıp Caparanne'nin boğazını sardı. Sıkıca sıkmaya başladı. Daha önce denemediği bir yöntemdi ilk kez Caparanne'nin üzerinde deniyordu. Aradan 10 saniye geçmeden Caparanne hareketsiz kaldı, onu bıraktığında yere düştü. Caparanne'nin cesedini sırtlayıp kimsenin bulamayacağı bir yere gömecekti, herkesi öldürdüğü için geriye görgü tanığı yoktu. En yakın ızgaranın yanına geldiğinde kapağını açtı ve şehrin kanaziyasyonuna indi. Şehri buradan terk edecekti.
Miçoz Tarafı
Aiaria söylediklerinde ciddi idi, kendisini Miçoz'a bırakmaktansa ölmeyi tercih ederdi. Çocuğun sahipsiz kalmayacağına emindi. Miçoz elini kaldırdı, irade gücünü açtığında Aiaria kendisinden geçip bayıldı. Miçoz ayağa kalktı ve Aiaria bayıldığı yerden kaldırdı. Saçları yüzünü örtünce üfleyerek etrafa gitmesini sağladı, bire ona baktıktan sonra dışarıya çıktı. Tora ve adamları peşindeydi o sırada anons verilmeye başlamıştı.
''Ehem ehem Benim adım Borla Daranhazan'a gelmiş bulunmaktayım. Miçoz ve adamlarının ele geçirdiği Aiaria bana vermezseniz bütün şehri yok edeceğim ilk ve son uyarım bu ona göre. '' dedi Tora ve Miçoz öylece durdular. Borla'nın geleceğini hiç tahmin etmemişlerdi, sanırım bütün plan altüst olmuştu. Miçoz ''Tora bu şehirden çabucak kaçmalıyız Aiaria'nın çocuğunu almayı unutma'' dedi. Tora işaret verdi adamları tekrar içeriye girip çocuğu almaya gittiler. Miçoz Aiaria'yı sırtına almış Tora ile birlikte en yakın çıkışa doğru gidiyordu. Tora ''Kapıdan geçebilecek miyiz?'' diye sordu. Miçoz ''Daranhazan halkı Borla'yı sevmez ama Aiaria'da artık sevmeyecekler ikisini de öldürmek isteyecekler dolayısı ile bize de bütün kapılar kapandı. Bu işin sonunda ya şehir bize mezar alacak ya da bu şehirden kaçmanın bir yolunu bulacağız. Başka bir seçeneğimiz yok. Gittiği her yere ölüm götüren tarihin en iyisi ile yanlış yerde yanlış zamanda karşılaşmak istemezdim. '' dedi, durakladı ve sözlerinin sonunu getirdi. ''Aslında ömrümde en son karşılaşmak isteyeceğim kişi o. Gram merhamet yok içinde bugünkü Tarnova onun eseri. Üstelik o ölse bile Kadran'ı bu dünyayı yakıp yıksın diye yetiştirdi. Kötülerin zülümlerinin bir gün biteceği bir dünyaya görebilecek mi insanlık?'' diye soru sordu. Cevabı orada ki kimse bilmiyordu. Kötülüğün yok olmaya yüz tuttuğu en iyi zaman İmparatorun olduğu zamandı, neredeyse tamamen yok edilmişti. Kötülüğü canlandıran kişi Can Dara Ben, Borla ve Akasele oldu. Sokaklarda koşmaya başlamışlardı fakat bir yerde durdular sokak üçe bölünmüş her yoldan kadın savaşçılar sallana sallana gelmeye geldiklerini görmüşlerdi. Yüzleri pek barışçıl görünmüyordu. Birkaç adım attıklarında kadın savaşçılar dur işareti yapmışlardı. Miçoz
''Şehirden ayrılıyoruz'' dedi. Kadınlardan dur işareti yapanlar ileriye gitti. ''O kadın ve o çocuk kimin?'' dedi. Miçoz yönünü arkasına çevirip çocuğa baktı. ''O benim çocuğum sırtımdaki de kız kardeşim. '' dedi. Kadın ''Adın Miçoz mu?'' diye sordu. Miçoz yalan söyleyecekti, şansını sonuna kadar düşünmekten çekinmezdi. Aiaria zarar gelmesini istemiyordu. Miçoz ''Adım Enal'' dedi. Kadın başını çevirip arkasında kilere baktı. Arkasında kiler kılıçlarını, mızraklarını çektiler. Miçoz gereken cevabı vermiş onlar gereken cevabı almıştı. Sırtında ki Aiaria usulca yere bıraktı, altından öptü saçlarını düzeltti. Belinde ki kırmızı bandanasını çıkartıp altınına taktı. Atkuyruklu saçının tokasını sertleştirdi. Kılıcını çeker çekmez ileriye atıldı. En ileride ki kadın gözlerini kıstı önce sıcaklık sonra da soğukluk ardından acı hissederek boynunu tuttu. Arkaya döndüğünde bütün kadın savaşçılar yerde idi. Miçoz ona bakıyordu, diğer sokakta ki kadınlar Airaria almak için hücuma geçtiler. Tora çocuğu adamlarına bıraktı ve kısa bıçaklarını peşpeşe fırlattı. 7 kadın göğsü ve karnından yaralanmıştı fakat kadınların sayısı oldukça fazla idi. Aiaria birisi değeceği sırada Miçoz onun bileğini kesti. Miçoz
''Benim kadınıma nasıl ellemeyi cüret edersin orospu!'' dedi. Kadın başını kaldırıp ona bakmasına bile fırsat vermeden kafasını kesip onun arkadaşlarının önüne fırlattı. Miçoz ''Ayağınızı denk alın onun kılına bile zarar geldi bu boktan şehri başınıza geçiririm. '' dedi. Arkasını dönüp Tora'ya baktı. ''Aiaria ve çocuğu alın ve gidin'' dedi. Tora ''Olmaz seni burada bırakamayız'' dedi. Miçoz ''Ben onları oyalayacağım siz gidin Borla gelmeden önce. Aiaria ve çocuğu görmedikleri sürece bana bir şey yapmazlar'' dedi. Tora ''Nasıl bu kadar emin olabilirsin?'' diye şüpheli baktı Miçoz'a. ''Açıklamaya vaktim yok sadece bu şehri terk edin bana bir şey olmayacak. Bir bildiğim var diyelim'' dedi. Tora ve Adamları Aiaria ve çocuğu alıp şehrin gizli çıkışlarından bir tanesini kullanacaklardı. İçkerinden Borla ile karşılaşmamak için dua ediyorlardı. Miçoz her karşısına geçen kadın savaşçıyı yere yığıyordu, aydı yerde durduğu zamanlar ufak ceset kulesi yapmıştı. Her sokaktan çıkan kadınlar ona saldırmaya çalışıyordu, aynı yerde durduğu sürece sayıları artacaktı.
Anonstan önce
Miçoz'un henüz Aiaria elinde tutan kadının görüşmesinden önce Borla ve ekibi Daranhazan surlarından içeriye giriş yapmışlardı. Daranhazanlılar surların kesildiğini ancak bir sonra ki nöbet değişiminde veya zeki bir kadının keşfetmesi ile şehre kaçak girişin olduğu ortaya çıkacaktı. Borla ve diğerleri Daranhazan'ın kenar mahallelerinde ordunun pek iplemediği sokaklarda dolaşıp salaş hanlara bakınıyorlardı. Kadran heyecanlıydı, gözleri her gittiği handa Aiaria ararken Mr.Wonderful ''Efendim Aiaria'nın hanlarda olduğuna dair bilgimiz var mı?'' diye sordu. Borla ''Onun hakkında hiç bilgimiz yok ben bir başkasını arıyorum. Bu kalabalık, karmaşık ve kadınların hâkim olduğu yerde. Çoğunluğun kadın olduğu da söyleyebiliriz şehirde bir kadını aramak epey zor. Bunu kolaylaştırmanın tek bir yonu var. Buralarda bir handa eski bir dostum var. O bize herşeyi söyleyebilir.'' Dedi. Handan içeriye girdiğinde gözleri onu aradı. Kafasını kaldırıp han'ın üst katına giden merdivene baktı, gülümsedi. Borla ''Beni takip edin'' dedi. Mr.Wonderful ve Kadran onu takip ederken etrafta Calista'ya sırıtan hatta ona dokunmaya çalışan erkekler vardı. Masada oturanların hepsi kadındı, hizmet edenler ise erkekti. Salonda çıplak dans ederek kadınları azdırmaya çalışan iki erkek vardı. Kadın içeriye giren erkeklerle pek alakadar olmadılar. Bir tanesi ihtiyar diğer üzerinde halen çamuru olan ve sonuncusu ile kolu olmayan erkek ilgilerini çekmiyordu. Kim olduklarınında bir önemi yoktu. Borla üstedeki kılıcın ağaç kolonda asılı olduğunu görünce üst kata yönelmişti. Kadran
''Burası neyin nesi?'' diye sordu. Mr.Wonderful kadınlara bakıyordu, salaş meyhane ortamı bakımsız kadınlarla dolu olsa bile bir tek çirkinine bile rastlamamıştı. Borla ''Aiaria bulmanın en kestirme yoluna götürüyorum. En fazla iki saat içerisinde Aiaria kavuşacaksın Kadran'' dedi. Kadran babasının bu kadar emin ve dakik konuşmasına anlam verememişti ama onun adı Borla idi tüm zamanların en iyisi olarak anılmasının boş olmadığını onunla takıldığı zamanlarda daha iyi anlıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yaşayan Efsane II[Düzenlenecek]
FantasyAşk ne kadar ateşliyse de intikam o kadar soğuktu. Ona ikisinin peşinden koştuğunda birini veya ikisini de kaybedeceğini söylemişlerdi. Söylenenleri kulak arkası etti,ne aşkından ne de intikamından vazgeçecek adamdı. Ya hep ya hiç dedi.