Kelime sayısı:1175
Şu sıralar oscar ödülleriniz ertelendi. Kırmızı halıyı yıkadımda.
45 Bölüm
Panoz VS Ansgar Alles
Mr.Wonderful ve Borla yola koyulmuştu, yavaş ilerliyorlardı. Mr.Wonderful yolda ona pansuman yapmış,yaralarını sarmış ve kanamasını durdurmuştu. Göğsü yeniden demir ağacı ile birleştirilmişti. Ona yapılan müdahalenin hepsi geçiciydi, ne yapılırsa yapılsın tedavi için geç kalınmıştı, zehir bedenini sarıyordu. Zehirin bazen işe yaradığı zaman olmuştu, bunlardan ilk belkide son olacak zaman Kadlou ile dövüştüğü zamandı. Bedeninde ki zehir ile Kadlou'yu zehirlememiş olsaydı, Kadlou yaptığı en güçlü vuruşu bile onu yere yıkamayacaktı. Kadlou o vuruştan sonra bile ayaklanmış ve Borla'ya yürümüştü, bu onun en az Borla kadar dayanıklı olduğunu gösteriyordu. Kılıcı olsaydı o saldırıcı daha güçlü olacaktı fakat yanında yoktu, onun yokluğunu hissediyordu. Kadlou en güçlü vuruşu ile bile yıkılmayacaktı zehir olmasaydı. Ne zaman bu kadar güçten düşmüştü farkına varmamıştı. Halen ismi dünyanın en güçlüleri arasında anılıyordu, halen dünya ondan korkuyordu fakat dünya onun eskisi kadar güçlü olmadığının farkında değildi. Fevri bir kaplan gibiydi fakat yaşlı ve dişleri dökülmüş kaplandı. Kılıcı olsaydı dövüşte yardımcı olacaktı, kırılmıştı yeniden dövülmesi gerekiyordu.
Kılıcını kesinlikle yeniden dövecek ve Kadran'a miras olarak bırakacaktı, ona verebileceği kılıç ve pelerinden başka bir şey yoktu. Ordon ona kendisine yakışır elbise giymesini söylemişti Borla'da siyah pelerin giymişti fakat bu diğer siyah pelerinlere göre daha çok korkutucu idi. Durdular ve dinlenmeye koyuldular, Mr Wonderful yorgun değildi fakat Borla yorgun ve halsizdi. Sınırına dayanmak pahasınada olsa zorluyordu kendini. Onun yapamadıklarını Kadran yapacaktı, bir gıdım daha ilerleyecek hali yoktu kalmak istedi fakat ayaklarını ona engel oldu. Mr.Wonderful biraz ilerlerde ve arkada döndüğünde Borla'yın hareket edemediğini görünce arkaya doğru yürüdü,yanına geldi. ''İyi misin Efendim?'' diye sordu, halinin pekiyi görünmediğinin farkındaydı, yinede sordu. İki şişe Amentum'a dayanması bile dünyada çoğu kimsenin yapamayacağı bir şeydi. Borla'nın yüzü bir tuhaftı ter basmıştı, bugüne kadar hiç kullanmadığı kelimeyi kullandı. ''Yoruldum evlat, burada dinleneceğim biraz sen yürümeye devam et Kadran'a bir an önce ulaşmalıyız'' dedi. Dünyayı korkutan adamın korktuğu bir şey vardı artık o da Kadran'ın ölmesiydi. Bir oğlunu kaybetmişti, ikincisini kaybetmeye tahammülü yoktu. Mr.Wonderful bu öneriyi kabul edemezdi, etmedi de Mr.Wonderful ''Olmaz!'' diye ısrar etti. Borla onun yanına yaklaşmasını işaret etti, kendi söylediğinin dediği yapılınca elini onun omzuna attı ve gülümsedi. Mr.Wonderful ilk defa Borla kendisine bakarken gülümsediği için şaşırmıştı. Borla
''Sen git bir an önce ona ulaş beni merak etme ben başımın çaresine bakarım. Kadran'ın başına bir şey gelirse evlat senden bilirim. Şimdi bul onu orada görüşürüz'' dedi. Mr.Wonderful ismedende olsa ondan ayrılırken Borla ''Baban hiç sorgulamazdı, söylediğim şeyleri emir gibi algılar ve ona göre davranırdı. Sende onun gibi ol. O yüzden babanla ayrı düştüğümüz güne kadar benim yanımdaydı, bir kez bile bana karşı çıktığını görmedim. Ordumda ki herkesin bana karşı çıktığı zamanlarda beni destekleyen arkamda değil yanımda olan tek adamdı. Sen de onun gibi ol ve ne diyorsam yap.'' Dedi. Mr.Wonderful babasını düşündü göz yaşlarını hakim olamadı, neyseki Borla onun ağladığını acılarından dolayı hissetmedi. Babasının mirasını devralmıştı, babalı oğullu onun yaveri olmuşlardı. Bu dünyada ki en büyük amacına ulaşmıştı bundan başka Yaratıcıdan ne isteyebilirdi ki? Mr.Wonderful ondan giderek uzaklaşarak ufukta kayboldu. Borla o gittiğinde ''Buraya kadarmış Borla efendi bedenin bile artık senin sözünü dinlemiyor. Son maceranı en iyi şekilde bitirmeliyim'' dedi ve kendisini zorlayarak ayağa kalktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yaşayan Efsane II[Düzenlenecek]
FantasyAşk ne kadar ateşliyse de intikam o kadar soğuktu. Ona ikisinin peşinden koştuğunda birini veya ikisini de kaybedeceğini söylemişlerdi. Söylenenleri kulak arkası etti,ne aşkından ne de intikamından vazgeçecek adamdı. Ya hep ya hiç dedi.