Kelime Sayısı:1049
Teravih öncesi bölüm. Sahura bölüm yok.
69 Bölüm
Ortis'in Yaratıkları
Herkes bir araya gelmiş ve akşam yemeği için bir şeyler avlanmış sofraya oturulmuştu. Worgreymon ayakta idi, Matar ona doğru yürüyordu. Robando ve Borla yerde oturmuş yeni avladıkları hayvanı pişiriyordu. Robando ''Sende otursana kardeşim'' diye seslendi ona. Worgreymon ''Kartallar iki kez yaşarlar bu kadar geri dönemezsin. Matarı yıllar önce gömdük Borla henüz ölüler evreninden kaçmadığını da sayarsak sanırım artık sizinle işim bitti'' dediği anda Matar mavi kılıcını ona doğru savurdu. Worgreymon yana kaçarak kurtuldu kılıcını çıkartıp onu arkasından hakladı bir eli ile Matar'ı tutup Robando'nun kılıcının matarın içine girmesini izledi. Worgreymon
''Kardeşim Robando asla kılıç kullanmayı sevmezdi'' dedi. Ve elinde ki kılıcı savurduğunda onun kolunu kesti. Matar ve Robando yere düşerken henüz oturmakta olan Borla ayağa kalktı ve hızlıca saldırıya geçti. Worgreymon ve Borla birbirinin yanından geçtiler. Worgreymon kılıcını kınına koyduğunda borla yere düşmüştü. Ölenlerin hepsi Orien'di ve bir yolunu bulup Worgreymon'un sevdiği insanlara dönüşmüşlerdi. Onlara bu bilgiyi verdiği aşikârdı. Yürümeye başladı, bir anda karşısında genç kobo belirdi. Kılıcını çekti Ortis zamanla yaratıklarla çok içli dışlı olmuştu. Bir kobo'nun bir insana hizmet etmesi pek görülmüş bir şey değildi. Kobo yumruğunu ona doğru attığında kılıcı ile yumruğu durdurmuştu, kemiklerinin çatırdağını hissedip elini kılıcın üzerinden çekti, ikinci kez saldırıya geçtiğinde Worgreymon onun yanından sıyrılırak arkasına doğru geçerken kesti. Arkasına geçti ikinci kesiği attı, sol tarafından geldiğinde bir yumruk daha atmak istedi, aşağıya eğilip yumruğun altından bir kesik daha attı ve ondan uzaklaştı. Attığı kesiklerden sonra kobodan uzaklaşmıştı, genç kobo henüz yeterince dayanıklı değildi ve yere devrildi. Bir genç kobo daha ortaya çıktığında Worgreymon geriye takla atmıştı. Kobo koşarak onu sarıp kemiklerini kurmak istedi. Ona sarıldı fakat Worgreymon onun üzerinden zıplayıp ensesini kesti. Ayağa kalktığında kobo geriye doğru yığılmıştı.
Mücadele henüz bitmemişti, ani refleks ile geriye sıçradı ve kobonun yumruğu yeri parçalamıştı. Diğerlerine göre daha büyük ve daha tecrübeli kobo ikinci saldırısı beklemeden gerçekleştirdi ve Worgreymon'un göğsüne yaptığı saldırı onu yere yapıştırmıştı. Kobo onun yerden kalkmadığını görünce arkadaşlarının intikamını aldığı için sevinmişti. Worgreymon yattığı yerden düşünüyordu, sinirlenmişti ve ayağa kalkma zamanı gelmişti. Ayağa kalktığında kılıcını toprağa sapladı. İleriye doğru atıldı Kobo yumruğunu ona göndermişti kenara çekilip sağ yumruğunu onun yüzüne indirdi, yumruğun şiddeti ile Kobo'nun başından beline kadar toprağa batmıştı. Worgreymon kılıcını topraktan çıkardı, kobo sinirlenerek başını topraktan çıkardı, koşarak Worgreymon'a saldırmaya çalıştı. Onu göremedi göğsüne baktığında kesilmişti, kafasını sağa sola çevirdi, gözleri onu bulamadı. O sırada kolunun altından bir saldırı daha almıştı saldırının geldiği yöne doğru doğrulup yumruğunu savurdu fakat o kendisinden çok dağa hızlı idi. Diğer kolunun altına saldırı yemişti, ardından sırtına darbe aldı. Hızlıca arkasına döndüğünde tekrar sırtına darbe aldı tekrar geriye döndü göğsü kesilmişti. Worgreymon ondan uzaklaştı, Kobo onu nihayet görebilmişti yumruğunu ona doğru indirdiğinde Worgreymon kendi yumruğu ile onu durdurmuş kılıcı olan eli ile Kobo'nun kolunu koparmıştı. Koba bağırıdı diğer eli ile ona yumruk attı. Yumruk toprağa saplanmıştı, Worgreymon elinin üzerinden atlayıp onun boğazını kesti ve arkasına geçti. Kobo elini boğazına tuttu bir süre ayakta durabildi ve yüzünün üstüne devrildi. Worgreymon yoluna devam etti karşısına çıkabilecek en güçlü yaratıklardan birisi çıkmıştı.
Seyrek ormanın geçtiğinde tepeye doğru çıktı, etraf dağlarlal çevrilmiş iki dağın arasında yol almaya başlamıştı. Ormandan sonra böyle bir yer göreceğini tahmin etmezdi aşağıya doğru inmeye başladı. Durdu ve başını gökyüzüne kaldırdığında büyücünün kayalıkların tepesinde olduğunu gördü o sırada bir davetsiz misafir daha karşısına dikilmişti, Vanguard lideri karşısına çıkabilecek en güçlü yaratık çıkmıştı. Bundan sonrasının Ortis ile karşılaşacağını inanıyordu. Vanguard ile fazla uğraşmak istemiyordu. Kılıcından ve bedeninden dumanlar çıkmaya başlamış etrafta kötülük rüzgârları esmeye başlamıştı. Kılıcı bir anda büyücüye karşı savurdu. İlk saldırısı düzenleyen kendisi oldu. Büyücü o kadar hızlı gelen saldırıdan kaçamadı ve oracıkta can verdi. Worgreymon kılıcı ile kayalıkları kesip karanlık rüzgârını şiddetlendirdi, kayalar onların üzerine devrilmeye başladı. Ortis sarsıntının etkisi le ayağa kalkmıştı yanı başında duran kılıcına baktı, eline aldı ve sırtını koydu. Bütün hazırlıklarını Kadran'a göre yapmıştı. Ona göre tuzaklarını yerleştirmişti şimdi ile onunla dövüşme zamanı gelmişti. Kayalar tamamen çöktüğünde içinden sadece Worgreymon çıkabilmişti.
...
Rhidger Kadran'a Palmon'un yerini söyleyeli aylar olmuştu fakat Kadran harekete geçmemişti. Aiaria ondan ikinci çocuğa hamileydi o yüzden onu öylece bırakıp gidemezdi. İleride buradan ayrıldığında yanına onuda alacak ve arkadaşı Mr.Wonderful'a teslim edecekti. Ekim zamanı gelmişti, Kadran sebze tohumlarını pazardan almıştı. Toprak bu sene ilk kez işleneceği için oldukça zor olacaktı. Sıcağın altında elinde kazması ile aralarda boşluk bırakarak toprağı iki karış kazıyordu. Minik Kadran ona yardım ediyordu. Aiaria uzaktan onları sandalyenin üzerinde onları izliyordu. Çeşmeden Kadran için aldığı soğuk suyu ondan habersiz getirmiş kendisi için yapılmış gölgeliğe sandalye çekip oturmuştu. Minik Kadran
''Baba çok gelmiyor mu? Kılıçları bıraktıktan sonra tarla işi yapmak'' dedi. Ve ''Kılıç savurmak kazma savurmaktan daha kolaydır.'' Dediğinde Kadran ''Risklidir de kazmayı toprağa kılıcı ise insana savurursun. İşin ucunda ölüm vardır hepsinden öte geride bıraktıkların vardır. '' dedi. Kadran kenara koyduğu tohumları gösterdi. ''Hadi şu tohumları kazdığım yerlere koy her birine ikişer tane koydu. Bu sıraya onlardan ekeceğiz diğer sırayı ise başka türden ekeceğiz. Anlaşılan annen yine gizlice çeşmeden su getirmiş sana ona göz kulak olmasını söylemiştim. Sonuçta kardeşini taşıyor annene biraz yardımcı ol'' dedi. Minik Kadran ''Baba sonuçta onuda sen eğitiyorsun ben ne yapayım. Suç yine bende kaldı. Of'' dedi. Kadran kazmayı bırakıp elini çocuğunun başına attı saçlarını okşadıktan sonra ''anneye babaya of denilmez'' dedi. Çocuk susmak zorunda kalmıştı. Kadran ''Hadi elini çabuk tut güneş tepeye yükselmeden bunları ekip sulamamız lazım ayrıca yapabilirsek üstünü kapatmalıyız. Bu kavurucu sıcaklar toprağı çatlatmasına izin veremeyiz'' dediğinde Aiaria onların yanına gelmişti. Kadran arkasını döndü. Onun elinde ki soğuk suyu görünce
''Zahmet etmeye gerek yoktu dinlenmek gerek biliyorsun'' dedi. Aiaria ''Siz çalışırken ben oturunce rahatsız oldum'' dedi. O sırada minik Kadran annesinin karnına dokunmuştu. ''Anne kardeşim kocaman olacak değil mi?'' dedi. Aiaria gülümsemişti ''Evet oğlum kocaman olacak aynen senin gibi'' dedi.
...
Uzun zamandan beri Kadran'ın ailesinin yanından ayrılması bekliyorlardı. X Kadran'ın eline bir fırsat geçmiş fakat Kadran sanıldığından daha erken eve dönmüştü. Arkadaşları huzursuz olmaya başlamışlardı, yarım yıldan beri onun kasabadan ayrılmasını bekliyorlardı. Nesteuor ''X böyle sonsuza kadar bekleyemeyiz belli bu adam karısından ve çocuğundan ayrılmayacak biz baskına gidelim'' dedi. X Kadran ''Palmon öldürmek için neden harekete geçmediğini anlayamadım ama sizin o gerzekliğiniz yüzünden Kadran çok daha temkinli davranıyor belli ki birilerinin onu izlediğini anladı fakat karısına verdiği söz yüzünden kılıçlarına davranmıyor. Karısının ve çocuğunun yanında olmadığı zaman saldırmalıyız şuan saldırırsan ölümüne onları koruyacaktır. Biraz daha bekleyelim bir hafta belki iki hafta eğer bir değişiklik olmaz ise harekete geçmek için bir planım var.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yaşayan Efsane II[Düzenlenecek]
FantasyAşk ne kadar ateşliyse de intikam o kadar soğuktu. Ona ikisinin peşinden koştuğunda birini veya ikisini de kaybedeceğini söylemişlerdi. Söylenenleri kulak arkası etti,ne aşkından ne de intikamından vazgeçecek adamdı. Ya hep ya hiç dedi.