Kelime sayısı:1528
33 Bölüm
Dova III
Irdenser Karanlığın ordusuna yeni katılanları teftiş ederken Borla ayaklanmıştı, yatmak ona iyi gelmiyordu. Güçleniyordu. Kırık kılıcını tamir etmeli ve yeniden savaş alanlarına geri dönmeliydi. 91 yaşındaydı, yaşadığından çok fazla yaşamıştı, neredeyse doğduğu günden beri dünya ile savaş halindeydi. Babasının ve annesinin intikamını almış İmparator'u öldürmüştü. Köyler, kasabalar, şehirler ve krallıklara son vermişti. Yaşadağı nesilden geriye bir tek Kadlou efsane olarak kalmıştı. Kardeşleri onun gibi ayaktaydı, birçok zafer kazandığı gibi yenilgilerde almamıştı. Yaşlı bedeni eskisi kadar güçlü değildi fakat kılıcı eline ilk aldığı gün gibi savaşamaya istekliydi. Odasından dışarıya çıktı, merdivenlerden aşağıya indi. Irdenser abisini görünce ''Dinlenmelisin abi'' dedi. Borla ''Çok fazla dinlendim'' dedi ve başka bir odaya girdi. Dolabı açmadan önce masanın üzerinde kılıcını gördü, parçalara ayrılmış olsa da kılıç onun odaya girdiğini hissettiğinde sapı kararmıştı. Borla ''Biliyorsun seni bir gün tamir edeceğim ama önce orduyu yeniden kurmam gerek. '' dedi. Dolabın kapağını araladığında siyah pelerinini dışarıya çıkardı. Elbisenin çizimini bizzat Ordon yapmıştı, yetişkin olduğunda Tarnova krallığının başına geçecek yegâne güç olarak görmüştü onu. Tarnova savaşı dışında katıldığı bütün savaşlarda bu elbise sırtındaydı. Artık Kör Weurs yoktu, kendini göstermenin tam sırasıydı.
Elbiseyi sırtına geçirdi, oldukça eskimişti, bazı yerleri yırtıktı fakat halen ilk günkü korkunçluğunu koruyordu. Dünyada nesli tükenmiş dozen yaratığının derisinden yapılmıştı. Elbisenin üzerinde dozen'in kırmızı kanı halen duruyordu ve kan kokusu etrafı sarmıştı. Kanla yapılmış kol motifleri, sırt motifleri, omuzda ki kurt simgesi, her iki yakada gözü çıkartılmış iki dozen sembolü ve arkada Tarnova dilince yazılan ''Zara Kadran'' yazısıydı. Başına kukuletayı çekince yüzü simsiyah oldu ve elbiseden dozen kanları akmaya başlamıştı. Son dozenleri Borla öldürmüştü fakat kukuleta başa her çekildiğinde dozen kanları elbiseden akmaya başlıyordu. Siyah pelerin Borla'nın dizini biraz geçiyordu. Dışarıya çıktığında Irdenser sözünü kesmişti. Bir şey söylemedi, siyah pelerini giymenin anlamını çok iyi biliyordu, bu saatten sonra ne söylese dinlemeyecekti zaten. Yeni gelenler Borla'yı gördüklerinde bayıldılar sadece bir kişi ayaktaydı, o da korkudan yere bakıyordu. Irdenser bir adım geriledi ve Borla yürümeye başladı. Tek ayakta kalanın yanına yaklaştığında Borla
''Güçlü birine benziyorsun evlat adın nedir?'' diye sordu. Genç adam ''Bana Mr.Wonderful derler, sizin hayranınızım. Babam eskiden bu orduya hizmet etmişti'' demişti. Borla ''Babanın ismi neydi?'' diye sordu. Mr.Wonderful ''Narayaçi'' dedi. Borla elini onun omzuna attı. ''Baban benim için ölmeye çok meraklıydı evlat. Onu Ölüm tugayının başına geçirmiştim. İmparator'a karşı savaşta aramızda 100 metre mesafeye kadar gelmişti. Baban bir usta, bir general değildi fakat çok azimliydi. Beni geçmemek koşulu ile daima önden giderdi. Lakabı Çılgın Narayaçi idi. Bretonaska savaşına kadar benim için savaştı, verdiğim göreve tereddütsüz kabul eden birisiydi. Bretonaska savaşında ölüme çok yaklaştı, ayağını kaybetti, savaşa tek ayaklı devam etti, gözlerini kaybetti savaşa kör olarak devam etti. Babandan öğrendiğim tek şey kör bir kılıç ustasının bile azimliyse hafife alınmamasıydı. Savaştan sonra yaşadığını bilmiyordum heleki senin gibi bir oğlu olduğunu hiç ummazdım. Baban hayatını bana ve kılıca adamıştı, onun bir aile kuracağı aklımın ucundan bile geçmezdi. '' dedi. Mr.Wonderful ''Dünyaya gelme sebebim onun intikamını almam içinmiş, babam sizi son bir kez göremedi. Savaşta Bretonaska gözlerini çıkartmıştı, yatağında son ana kadar isminizi haykırdı. Onun göğsüne isminizi kazımıştınız. Verap sazlığında oğlunuz ile karşılaştım onunla birlikte Quarta mağaralarına giderken Pandolin Corta ve Efsane Kuruyami ile dövüşmek zorunda kaldık'' deyince Borla
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yaşayan Efsane II[Düzenlenecek]
FantasyAşk ne kadar ateşliyse de intikam o kadar soğuktu. Ona ikisinin peşinden koştuğunda birini veya ikisini de kaybedeceğini söylemişlerdi. Söylenenleri kulak arkası etti,ne aşkından ne de intikamından vazgeçecek adamdı. Ya hep ya hiç dedi.