Cenaze dolayısı ile bölümün bir kısmı kırpılmak zorunda kaldı. Kalanı diğer bölüme aktarılacak.Bu arada okunma oranlarında bir gariplik fark ettim. İkinci bölüm birincisinden çok daha fazla okunmuş 4 veya 5 bir öncekinden daha fazla okunmuş. İkişer ikişer gidenler ileri ki bölümlerde bu nereden çıktı filan demesinden. İkinci not Miçoz kız efendim. Birinci seride Miçoz'lu bölümlerin okunma yüzdeki %70 lerin altında olduğu için her on kişiden 4'ü Miçoz'un kimliğini henüz anlayamadı.
Ms.Word:1288 kelime
9 Bölüm
''20 yıl onun gelmesini bekledim. O geldiğinde 7 yılda dünyanın tamamını dolaştığımda ona kavuştum. Bunun olmasına izin vereceğimi sananlar tam bir akmaksınız. Ben yaşadığım sürece ona zarar verenlerin soyunu ortadan kaldıracağım'' Yenilmez Efsane Borla
Tellgarde Zindanları
Helmund önünde iki muhafız arkasında 6 muhafız eşliğinde loş koridorlarda yürüyordu. Işıklandırma son nerece azdı. Çığlık atan insanları, kendi kendine sayıklayanları sanki içerisine birisi varmış gibi kendisiyle dövüşenleri, intikam yeminini sesli edenleri, ölmeden önce bir kadın daha becermek isteyenlerini, idam gününü sayanların yanından geçmişti. Zindan yedi kattan oluşuyordu. Yerin altına yapılmış bu zindanın sadece ilk iki katı üsteydi ve mahkûmlar sadece ilk iki katında dışarıyı ufak pencereden görebiliyorlardı. Pencere yukarıdaydı oraya çıkıp görmek çok zor olsa da buna istekli olan çoktu. Yerin altına inildikçe zindanlarda ki bir başka gerçek ortaya çıkıyordu, karanlık ve yalnızlık. Katlar giderek karanlığa bürünüyor ve insanlar birbirlerinden uzak hücrelerde tutuluyordu. Katlar aşağıya inildikçe artık hücrelerin içinde serbest dolaşabilen insanlar azalarak yok olmuştu. Ağır prangalara vurulmuş insanlar onların yerlerine geçmişti. Bu beşinci kata kadar böyleydi, bundan sonrası hem prangaya vurulmuş hem elleri bağlanmış insanlar vardı, içerinden bazıları yaratıktı. Helmund 6 katta yürümeye devam ederken bir perinin irade gücü ile odasının içerisi kaplanmıştı. Durakladı ve ona baktı, Muhafızlar bu kadar saygın bir General'in bir an duraklamasına izin verdiler. Komutanlarının emri ile onun eline kelepçe vurulmamıştı. Düşmanların bile saygı duyduğu birisiydi. Peri ve Helmund birbirlerine baktılar sonra Helmund yoluna devam etti. Peri ise ona bakmaya devam etti. Onun kim olduğunu merak etmişti, için içini yemeğe başlamıştı. Hangi mahkûm bu seviyeye kadar gelip kelepçesiz kalabilirdi? Ve hangi mahkûm kelepçesiz halde buradan kaçmaya yeltenmezdi? Peri onu diğer insanlardan ayıran özelliklerin henüz farkına varmamıştı belki de bir daha göremeyeceği adamın farkına varmadığı özelliklerini hiçbir zaman öğrenemeyecekti. 6 katın sonuna geldiğinde son kapı iki muhafız tarafından açıldı. Bütün muhafızlar ve 6 kattakiler kapıyı açmak için yardım ettiler. Helmund sadece onları izliyordu. İki kişinin güçlükçe geçebileceği koridorun kapısı çelikten yapılmış ve kalınlığı neredeyse bir metreyi buluyordu. Bir muhafız içeriye geçti peşinden diğeri takip etti. Helmund başını eğip içeriye geçerken
''İri yarı yapılı bir adamı buradan nasıl geçiyorsunuz?'' diye soru sordu. Arkadaki muhafızlardan bir tanesi ''Onlar hücreden geçiyor komutanım'' dedi. Son kelimeyi ağzından kaçırmıştı. Helmund arkasına bakmadı fakat içeriye de yürümeye devam ederken ''Artık sen benim askerim değilsin bende senin komutanım o günler geride kaldı. Buna alışsanız iyi olur'' dedi. Uzun koridorda Helmund hücrelere bakmadı, hücrelerde kalanlar gözlerinin önüne de Helmund'u görünce biraz şaşırmışlardı. Onun gibi birisinin buraya düşemeyeceğinden emin gibiydiler. Krallığa ihanet etse bile Dünyanın en kötü zindanlarından birisi olan Tellgarde olmasına anlam veremiyorlardı. Kral tarafından büyük haksızlığa uğradığını düşünen kötüler bile vardı. Helmund'ün hücresi açıldığında içeriye geçti, diğer mahkûmlar gibi prangalara vurulmadı ve kendisi zincir ile bağlanmadı. Hücresine geçip oturduğunda karşısında ki hücrede sürpriz birisi oturduğunu farkında değildi. Irdenser
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yaşayan Efsane II[Düzenlenecek]
FantasyAşk ne kadar ateşliyse de intikam o kadar soğuktu. Ona ikisinin peşinden koştuğunda birini veya ikisini de kaybedeceğini söylemişlerdi. Söylenenleri kulak arkası etti,ne aşkından ne de intikamından vazgeçecek adamdı. Ya hep ya hiç dedi.