Bir elimde hayatımda ilk defa gördüğüm ultra zengin birinin kartı, diğer elimde hayatım boyunca iki üç kere kullandığım bavulumla kaldırımda öyle birkaç dakika şok olmuş bir şekilde dikildikten sonra kendime geldim ve ilk iş olarak yurt bulmak için kendimi yabancı olduğum sokaklara attım. Nemden adeta boğulup gidecekmiş gibi hissetmem normal miydi yoksa ben mi abartıyordum bilmiyorum ama Eskişehir'de asla hissetmediğim sıcaklığı burada hissediyordum. Üzerime üzerime gelen insan kalabalıkları arasından geçerek geçen gün internetten gördüğüm ve artık orada yaşayacağım yeni evimi bulmak için birkaç kişiyi durdurup yurdun adresini sordum. Kime sorarsam sorayım hep aynı tepkiyi aldım, şu arka sokaklarda olan yerden mi bahsediyorsun orası yurt muydu ya emin misin? Hayır ben mi yanlış araştırdım internette mi yanlış yazıyor anlamadım ama yurttu yani resimleri bile vardı. İnsanların verdikleri tepkilerle daha da sıkılmış bir şekilde sonunda yurt diye kendimi kandırdığım yeri buldum. Daha kapıdan içeri girer girmez üzerime doğru gelen kanalizasyon kokusuyla burnumun direği orada yerle bir oldu ve ben buna rağmen kapıdan içeri girip müdürün odasını bulmak için yola koyulmuştum bile. Yurt diye adlandırılan bu yere yurt demek için kaç tane şahit bulmam gerekiyordu bilmiyorum, çünkü yurttan çok her şeye benziyordu. Duvarlarda yer yer sökülmüş kahverengi duvar kağıtları, parkelerin üzerinde her basışımda kendimi göle giriyormuş gibi hissettiğim su birikintileri ve içeride bir türlü alışamadığım bir koku vardı. Zar zor yürüyüp kendimi kocaman siyah bir kapının önünde buldum ve kapının üzerinde de 'KocaYurt Müdürü' yazıyordu. Haydi bismillah diyerek kapıyı tıklattım ve kendimi içeri doğru çektim. Odanın içerisi dışarıyla aynı orantıdaydı hatta etrafa yayılan koku burada on kat daha fazla gibiydi. Masanın üzerinde birkaç evraktan başka bir şey olmayan ve kafasını o evraklara gömmüş kel bir adam benim girdiğimi görünce büyük bir mutlulukla hemen ayağı kalkıp yanıma geldi ve elimi sıktı. Bende karşılık verip elini sıkıp merhaba dedim ve masanın önünde duran artık çürümemiş yeri kalmamış siyah deri koltuğa oturdum.
"Demek buraya okumaya karar verdiniz ne güzel." Yurt müdürünün suratındaki ifadenin sebebi yeni bir müşteri bulması mı yoksa sonunda burada kalmayı kabul etmiş bir enayi bulduğu için mutlu olması mı çözememiştim.
"Evet, telefonda görüşmüştük zaten." Dedim, adamın gülerken adeta kopacakmış gibi açtığı ağzına bakmamaya çalışarak.
"Zeliha Hanım'la konuşmuşsunuzdur. O şuan burada değil ben buranın müdürüyüm istersen sana odaları göstereyim yol yorgunusundur geç dinlen daha sonra konuşuruz detayları." Dedi ve ben daha konuşmama izin vermeden ayağı kalktı.
Bende isteksiz bir şekilde ayağı kalktım ve onun arkasından odadan çıktım. Birkaç koridor gittikten sonra başka bir kapının önünde durdu ve kapıyı açıp eliyle içeri girmemi işaret etti. Bende bavulumu tekrardan elime alıp odaya girdikten sonra teşekkür ettim ve adam odadan ayrıldı. Küçücük oda da kendi başıma kalınca yoldaki insanların bu yurt hakkında söylediği her şeyin doğru olduğunu anladım çünkü burası yurt falan değildi. Bildiğin terk edilmiş genelev gibi bir şeydi, hatta şimdi bunu bu odada da daha iyi anlıyordum çünkü oda kırmızıya boyanmıştı ve küçücük odanın her yerinde birkaç kıyafet parçası vardı. Hatta yatağın üstü bile toplanmamıştı, birkaç kıyafet yatağın üzerinde duruyordu. Yatağın üzerindeki kıyafetleri iğrenerek yere attım ve oflayarak yatağa oturdum. Yatakta bir sorum mu vardı yoksa böyle yukarıda olmam normal miydi anlamış değildim. Tam kendimi yatağa daha da bırakmıştım ki altımda kıvranan bir şeyin olduğunu hissettim ve çığlık atarak hemen yataktan kalktım. Başımdan aşağı doğru dökülen heyecanla neye uğradığımı şaşırarak yatakta hareket eden şeye gözlerimi diktim ve elimi yorgana doğru götürüp çektim. O anda yatakta cenin pozisyonunda yatan birini görünce az önce yaşadığım korku iki katına çıktı bu da yetmezmiş gibi yatakta iki büklüm yatan bu kişi yavaş yavaş uyanıp gözlerini bana dikince kendimi hemen geriye atmamla ve kafamı dolaba çarpmam bir oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tuhaf Bir Evcilik Oyunu
Romance"Bazen bir erkek sana bütün kadınları unutturur." "Aşkın cinsiyeti yoktur." Yıllardır ailemin baskısıyla hiçbir şey yaşayamamış bir çocuk olarak sessiz hayatıma devam ediyordum ta ki başka bir şehre kaçana kadar. Evet, hayatım boyunca yapmak is...