Az önce yarım yamalak hissettiğim kırbacın etkisi Kuzey'i hoşnut etmemiş olacak ki ellerini gömleğimin düğmelerinde dolaştırmaya başladı ve yavaş yavaş gömleğimi soydu. Gömleğimi çıkardıktan sonra odanın soğukluğunu vücudumda hissetmemle irkildim. Daha sonra Kuzey kırbacı tekrardan sırtımda gezdirmeye başladı.
"O kadar güzel vücudun var ki bu güzelliğe dokunurken kendimi yasaklı bir şeye dokunuyormuş gibi hissediyorum." Dedi kulaklarıma yaklaşarak.
Bende içimi çektikten sonra yavaş bir şekilde kırbacı sırtımda şaklattı ve dudaklarıma sert bir şekilde yapıştı. Bir eli saçlarımın arasındaydı ve beni kendine daha da sıkı çekip öpmeye devam ediyordu. Şuan sarhoş olmuştum, Kuzey'in beni şehvetli bir şekilde öpüşünden başka bir şey düşünmüyordum. Her ne kadar gözlerim kapalı olsa da öpücüğünün vermiş olduğu hisle o karanlığa yıldırımlar düşüp duruyordu.
"Hadi şu oyunu biraz daha abartalım." Dedi ben daha ne söylediğini anlamadan beni kolları arasına alıp kaldırdı ve yüz üstü masaya yatırdı.
İçimde hareketlenen duygularla nefes alıp verişim daha da hızlanmıştı, her yerimin uyuştuğunu ve kımıldayamaz bir hâle geldiğini hissedebiliyordum. Yüz üstü yatmaya devam ediyordum ki kırbacın tüylü ucunu sırtımda tekrar hissedince yine irkildim. Kırbaç yavaşça sırtımdan aşağı doğru iniyordu ve son durağa vardığı sırada benim bütün iplerim kopmuştu. Tam ağzımı açıp bir şey söyleyecektim ki kırbacı kalçalarımda hissettiğim sırada sustum ve ağzımdan sözcük yerine küçük bir inilti çıktı. Kuzey oyununa devam ederken bende kendimi oyunun kurallarına iyice kaptırdım.
Ne kadar süredir oyunu devam ettirdiğimizi bilmiyorum ama Kuzey gözlerimi açtığı zaman birkaç dakika ışığa bakamaz durumdaydım. Çünkü gözlerim o kadar çok karanlığa alışmıştı ki etraftaki ışıklara dayanamıyordu.
"Kuzey çok fenasın, en başından beni bunu planlıyordun değil mi?" Dedim, gözlerimi ovuşturmaya devam ederken.
"Sana küçük sürprizlerim olacağını söylemiştim." Dedi, gözlerimi ellerimden çektiğim sırada Kuzey'in gömleğini giydiğini gördüm.
"Bunu daha önce yapmadın değil mi? Senin Grey gibi olduğunu düşünmek beni korkutuyor." Dedim gülümseyerek.
Küçük bir kahkaha attıktan sonra: "Hayır tabi ki bu sana özeldi." Dedi ve göz kırpıp yanıma geldi.
Kravatını elinden alıp boynuna taktığım sırada: "Dünyanın en yakışıklı iş adamı sensin sanırım." Dedim ve dudağına küçük bir öpücük kondurdum.
Bende üzerimi giydikten sonra az önce yapmış olduğum röportajdan kalan dosyaları çantama yerleştirdim. Tabi şuan onları düşünmüyordum, hâlâ aklım az önceki oyundaydı.
"Gidiyor musun?" Dedi, masasına oturduğu sırada.
"Evet seninde işlerin vardır, sekreterinle..." Dedim, alttan alttan laf soktuğumu anladığını umarak.
"Bana Sinem'i kıskandığını sakın söyleme." Dedi ve yüzüne çarpık bir gülümseme oturttu.
"Tabi ki kıskanıyorum!" Dedim.
"Sinem o, kaç senedir burada çalışıyor. Sinem'e hiç o gözle bakmadım." Dedi, bir de baksaymış neler yapabileceğimi az çok tahmin edebiliyordum.
"Hı iyi o zaman bir dahaki karşılaşmamızda sevgili olduğumuzu söylersin o da daha fazla yanında dolaşmaz." Dedim ve gözlerimi kırptım.
Gözlerini devirdikten sonra masadan kalktı ve bana kapıya kadar eşlik etti. Kapıyı açtığımız sırada Sinem'in kapıda dikildiğini gördük.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tuhaf Bir Evcilik Oyunu
Romance"Bazen bir erkek sana bütün kadınları unutturur." "Aşkın cinsiyeti yoktur." Yıllardır ailemin baskısıyla hiçbir şey yaşayamamış bir çocuk olarak sessiz hayatıma devam ediyordum ta ki başka bir şehre kaçana kadar. Evet, hayatım boyunca yapmak is...