Bölüm 37

19.2K 877 375
                                    

Multimedyadaki Savaş Derin,
Bu arada diğer karakterlerde vücut buldular yavaş yavaş hepsinin görselini paylaşacağım 🙈

         Kapıdan dışarı çıktıktan sonra az önceki olayın üzerimde bıraktığı sevinçten hoplayıp zıplamaya başladım. Ailemin karşısına dikilip Kuzey benim sevgilim dediğimi her hatırladığımda bir yana bir bu yana hopluyor bir yandan da kahkahalar atıyordum, içimde tarif edemediğim bir sevinç peyda olmuştu ve bu sevinçle yerimde duramıyordum. Biraz daha sevinç çığlıkları attıktan sonra dayanamayıp kendimi bana gülümseyerek bakan Kuzey'in boynuna attım. Onunla birlikte zıplamaya devam ederken birden kendime geldim ve geri çekildim.

"Şey pardon, yakınlaşma kuralını aşmış gibi oldum sanırım." Dedim dudaklarımı ısırarak.

"Sarılmak da o kurala dâhil miydi bilemedim?" Dedi o da muzur bir şekilde gülümseyerek.

"Sarılmakta sevdaya dâhil mi?" Diye fısıldadım kendi kendime ama Kuzey'in birden gözlerinde beliren küçük küçük kalpleri gördükten sonra bunu sesli bir şekilde söylediğimi anladım.

"...Yaseminler unutulmuş, tedirgin gülümser... Çünkü ayrılmanın da vahşi bir tadı vardır, çünkü ayrılıklar da sevdaya dâhil, çünkü ayrılanlar hâlâ sevgili..." Yavaşça kulağıma yaklaşıp Atilla İlhan'nın şiirini fısıldadığı zaman yine birkaç saniye kendimi kaybetmiştim.

"Kuzey, şiir sevdiğini bilmiyordum." Dedim Kuzey'in az önce kulağıma şiir okumasının vermiş olduğu şaşkınlık duygularıma yansıdığı gibi sesime de yansımıştı.

"Her âşık bir şiirdir zaten." Dedi ve yavaşta yanaklarıma eğilip küçük bir öpücük kondurdu.

Kuzey'den ard arda gelen romantik davranışları beni sarhoş etmedi desem yalan söylemiş olurdum çünkü resmen ayaklarım yerden kesilmişti ve havalarda uçuyor gibiydim. Pembe bulutların arasından Kuzey'in o güzel yüzüne bakıp bir yandan da bana şiir okuyuşunu dinliyordum.

"Artık gidelim mi?" Kuzey, tekrar konuştuğu zaman o pembe bulutlardan yavaş yavaş aşağı inmeye başladım.

"Nereye?" Dedim hemen şaşırarak.

"Akşam yemeğine..."

"Hı bence eve dönsem iyi olur bu günlük bu kadar oyun yeter." Dedim, zorlukla gülümseyerek çünkü ayrılmak istemiyordum ama ayrılmalıydım.

Kuzey'in hemen yüzü düştükten sonra bir şey demedi ve yavaş adımlarla merdivenlerden inmeye başladı. Merdivenin son basamağına geldiği zaman arkasını dönüp bana el salladı ve tekrardan yürüyerek bahçe kapısından geçti. Onun sessizce bahçede yürüyüşünü iç çeke çeke izlemeye devam ettim. Az önce onun sayesinde aileme ikinci defa sözümü geçirmiştim ve karşı gelmiştim. İlki evden kaçıp buraya gelmemdi, ikincisi de Kuzey'le sevgiliyim diye onların karşısına çıkmamdı. Sanırım bundan sonra eve girdiğim zaman her şey eskisinden daha farklı olacaktı. Bunu hissedebiliyordum ve bunun beni korkutması gerekirken ben aksine daha da cesurdum. Sanki içimde kim olduğunu bilmediğim biri bana cesaret veriyordu. Biraz düşündükten sonra bunun Kuzey olabileceği fark ettim. Arkamı dönüp tekrardan eve girdiğim sırada yemek salonundan gelen gürültünün kesilmiş olmasını fırsat bilerek yavaş adımlarla odama çıktım. Tam odamın kapısına gelmiş kapıyı açmıştım ki yatağımın üstünde bacak bacak üstüne atmış bir şekilde bana bakan babaannemi gördükten sonra şaşırmış bir şekilde içeri girdim.

"Babaanne ne işin var burada?" Dedim yanına oturarak.

Yüzümü ellerinin arasına aldıktan sonra: "Yemek odasında yapmış olduğun davranışından dolayı seni kutlamaya geldim. Sevginden korkmayıp cesur bir şekilde ailenin karşısına çıkardın. Bir kere daha senin nasıl mükemmel bir çocuk olduğunu kanıtladın bana." Dedi ve alnıma yaklaşıp küçük bir öpücük kondurdu.

Tuhaf Bir Evcilik OyunuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin