Kuzey'in Ağzından...
Emir'le olan telefon konuşmamı sonlandırdıktan sonra içimdeki endişe daha da artmıştı çünkü ister istemez Emir'i korkutmuş ve her an bir şey olacakmış gibi düşünmesine neden olmuştum. Ama aklıma başka bir şey gelmemişti, her zaman onun yanında olmadığım için babasının tutmuş olduğu korumayla beraber dolanması şuan için en mantıklı şeydi. Şirketteki odamdan çıktıktan sonra hızlı adımlarla asansöre doğru yürüdüm ve asansöre binip teras katına çıktım. Bizim şirket İzmit'in en uzun ve büyük binası olduğu için teras katı benim için bir mahzen niteliğini almıştı. Bodrum katında yediği dayaklara rağmen ötmeyen adamları çatı katına getirip bir güzel uçuruyorduk ve böylece ölüme daha da yaklaştıklarını düşündükleri için ağızlarını açmak zorunda kalıyorlardı. Asansörden indikten sonra yavaş adımlarla teras katının kapsını açtım ve üzerimdeki paltoyu çıkarıp Ömer'e uzattım.
"Evet şimdi bana her şeyi ötüyorsun bakalım." Dedim, adamların terasın en uç köşesinde sıkı sıkı tuttuğu adama yaklaşarak.
Adam o gün benden yemiş olduğu dayaklar yüzünden suratı tanınmaz bir hâlde bana doğru baktığı zaman bende gözlerimi yüzüne sabitmiş konuşmasını bekliyordum. Birkaç dakika öyle sessizce bekledikten sonra sıkıldığımı fark ettim ve sinirli bir şekilde aldığım nefesi dışarı geri üfledim.
"Sallandırın." Dedim, adamlarım söylemiş olduğum şeyle birlikte adamın kafasını yavaş yavaş yere doğru indirip terastan aşağı doğru sallandırmaya başladı.
Adam'ın kafası terastan aşağıya her sarktığı zaman içten bir çığlık bütün terası dolduruyor ve her an adamı ötmeye daha da yaklaşıyordu. Adamı birkaç sefer daha baş aşağı terastan sallandırdıktan sonra geri çekmelerini söyledim.
Korkudan bembeyaz olmuş adamın yüzüne baktıktan sonra: "Şimdi ötebilirsin." Dedim.
"Bana sadece evin adresi verildi." Dedi derin nefes alıp verişleri arasında.
Kafamı eğip adama biraz daha yaklaşıp saçlarını elime sert bir şekilde geçirdim ve: "Devam et!" Dedim saçından tutup yüzüme doğru baktırarak.
Adam gözlerini kaçırdıktan sonra: "Bizim adamlardan biri odanın içine dinleme cihazı yerleştirmişler onu bulup getirmemi istediler. Bende eve geldiğim zaman gittiğinizi zannettim ve evi aramaya başladım." Dedi.
Şimdi adamın neden hırsız gibi davrandığını anlamaya başlamıştım. Emir'in tuttuğu eve nasıl olurda dinleme cihazı yerleştirebiliyorlardı? Demek ki bana ve Emir'e tahmin ettiğimden daha yakınlardı ve ne her yaptığımız şeyi biliyorlardı. Sinirli bir şekilde ellerimi adamın saçından çektikten sonra çatıda yürümeye başladım.
"Nasıl bu kadar içimize girdiler!" Diye bağırdım sinirli bir şekilde.
"Bilmiyorum Kuzey Bey, bizde anlamadık." Dedi Ömer, sessiz bir şekilde adeta fısıldar gibi.
"Ulan neyi biliyorsunuz ki zaten siz!" Hiçbir bok bildikleri yoktu, ben bile onlardan daha çok şey biliyordum ve bu beni deli ediyordu.
Birden içimdeki sinirle adama daha da yaklaştım ve Ömer'e dönerek: " Git şuradan halatı getir." Dedim.
Ömer şaşkın bir şekilde biraz bana baktıktan sonra gidip halatı getirdi.
"Adamın belinden bağlayın." Dedim ve adamı tutup halatı beline bağladılar.
Adam birkaç kere dirense de beline halatı bağlanmasını engelleyemedi.
Kafamı eğip adamın suratına baktıktan sonra: "Bana seni oraya kimin gönderdiğini söyleyene kadar bir kuş gibi aşağıda sallanıyor olacaksın. Söylediklerin beni tatmin etmezse her seferinde daha da aşağıya ineceksin ve tahmin et birden ne olacak. Adamlarım artık halatı taşıyamaz hâle gelecek ve sonra BUM!" Dedim ve bir elimi yumruk yapıp diğer elimin avuç içine doğru sert bir şekilde götürerek olayı özetledim.
"Anlatabildim her halde." Diye devam ettiğim zaman gözlerimle adamı aşağıya doğru salmalarını işaret ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tuhaf Bir Evcilik Oyunu
Romance"Bazen bir erkek sana bütün kadınları unutturur." "Aşkın cinsiyeti yoktur." Yıllardır ailemin baskısıyla hiçbir şey yaşayamamış bir çocuk olarak sessiz hayatıma devam ediyordum ta ki başka bir şehre kaçana kadar. Evet, hayatım boyunca yapmak is...