Bölüm 52

14.1K 634 60
                                    

                  Kaşım patladığı ve durmadan kan aktığı için sağlam olan gözümle de etrafı göremez duruma gelmiştim. Ömer'e zar zor tutunup düştüğüm yerden kalktıktan sonra Kuzey hemen beni kucağına alıp arabaya kadar getirmişti. Ben o sırada iki gözümü de kapatmış bir an önce hastaneye gitmek ve yüzümde hissettiğim ağrıları susturmak için dişlerimi sıkmıştım. Bu acı ne ki sen ne acılar çektin Emir, gözünün şişmesi ve kaşının patlamasının acısı sana küçük bir arı sokması gibi gelmesi gerek diye içten içe kendimle konuşuyordum. Çünkü başka türlü kendimi avutamıyordum bu yaşıma kadar hiçbir kavgaya karışmamış hatta bir yumruk bile yememiş bir çocuk olarak şu halimi Bartu görse çok sevinirdi her halde çünkü bir ara beni sokak dövüşçüsü olmam için zorlayıp durmuştu. Lisedeyken ondan uzun ve iri olduğum için rakiplerimi kolay döveceğimi falan söyleyip beni ikna etmeye çalışıyor tabi şakasına takılıyordu ama tamam desem de hemen çalışmalara başlayacağını biliyordum.

"Tamam, az kaldı geldik sayılır." Kuzey'in yanımdaki telaşlı sesini duyabiliyordum ama dudaklarımı sıktığım ve ağrılar yüzünden inlememek için kendimi zor tuttuğum için konuşmuyordum.

  Tamam, az kaldı sadece birkaç dakika ondan sonra kurtulacaksın diye içimden geçirmeye başladım bu sefer kendimi ağrılarımın dineceğine inandırmaya başlamıştım ama yüzüm Allah bilir kaç hafta sonra eski haline gelirdi. Aynaya bakmaya korkuyordum zaten bu gözle de bakamazdım çünkü kendimi kör gibi hissediyordum. Sağ gözümü her açtığımda daha da zonkluyor, sol kaşımdan akan kan yüzünden diğer gözümü açamıyordum o yüzden bir ayna bulsam da kendime bakamazdım her halde. Vücudum aniden öne doğru savrulduğu zaman hastanenin önüne geldiğimizi anladım ve hemen sol gözümü hafifçe açtım. Ben daha arabadan inmeden arabanın kapısı açıldı ve Kuzey beni kucağına almak için harekete geçti.

  "Kuzey delirme iyiyim bir şeyim yok!" Dedim zar zor çünkü ben konuşmasam çocuk beni kucağına alıp hastanenin içine götürecekti.

  Artık bu olaydan sonra flaş flaş Kuzey Karacaoğlu, İzmit Belediye Başkanı Adayı Murat Altınbaş'ın oğlu Emir Altınbaş'ı neden kucağında hastaneye getirdi diye bütün gazetelere manşet her halde olurduk.

  "Ya Kuzey delirdin gerçekten delirdin, yürüyebiliyorum ben farkındaysan." Dedim arabanın önüne getirdiği tekerlekli sandalyeyi ittirdiğim sırada.

  Yavaş adımlarla hastaneye doğru yürürken etraftaki insanların tuhaf bakışlarını görmemeye çalışıyordum zaten tek gözlü canavar gibi etrafa bakıyordum yani benim için görmemeye çalışmak hiç bu kadar kolay olmamıştı. Hastaneden içeri girer girmez Kuzey bağırıp çağırmaya başladı, yerinde duramıyor hemşirelere doktorlara sesleniyordu . Tamam endişesini anlıyordum ama altı üstü dayak yemiştim yani bıçaklanmamıştım ya da vurulmamıştım.

              "Kuzey sakin olur musun lütfen, bak lütfen diyorum." Dedim ve tekrardan dişlerimi sıktım çünkü farkında olmadan sağ gözümü açmıştım.

              Bir hemşirenin yardımıyla acile doğru yürümeye başladım Kuzey bir dakika olsun kolumu bırakmamıştı. Hemşire perdelerin bir tanesini çektikten sonra ben hemen sedyeye oturdum ve gözlerimi kapattım çünkü bundan sonra olacakları görmek istemiyordum. Doktorun geldiğini konuşmaya başladığı zaman anladım, tekrardan dişlerimi sıkıp doktorun gözüme ve kaşıma pansuman yapmasını bekledim.

              "Kaşındaki sargının birkaç gün durması gerekiyor ayrıca sağ gözündeki şişlikte zamanla geçecektir sen buz tutmaya devam et." Dedi doktur işini bitirip beyaz doktor eldivenlerini çıkardıktan sonra.

              Bende tamam der gibi kafamı salladım bir yandan da sağ gözüme buz tutmakla meşguldüm. Doktor, kaşımdaki kanı temizleyip açılan yaraya pansuman yaptığı için artık tek gözümle daha rahat görebiliyordum.

Tuhaf Bir Evcilik OyunuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin