Bölüm 56

12.4K 617 126
                                    

Kuzey'den aldığım aramadan sonra artık kendimi diken üzerinde oturuyormuş gibi hissetmeye başlamıştım. Zaten benim için bu gün yeterince duygusal bir gün olmuştu şimdide Kuzey'in söyledikleri beni daha da yormuştu. Her an biri çıkıp gelecek, bana saldıracak ya da yine daha ben ne olduğunu anlamadan üzerime silahlar sıkılacakmış gibi hissediyordum. O telefon konuşmasından sonra bütün gece gözüme bir gram olsun uyku girmemişti ve sabah erken kalkıp okula gitmem gerekiyordu. Çünkü sınavlarım vardı, evden çıkacağım için ister istemez tedirgin oluyordum. Neyse ki okula gidip sınavlara girdiğim zaman tedirginliğim biraz olsun geçti. Çünkü okuldaydım ve okulda olduğum için içeri silahlı birinin girmesi imkânsızdı. Yani benim için şu sıralar kendimi güvenli hissettiğim yerler evim ve okulumdu. Zaten okula kadar Uğur beni bırakmış, sınavlarım bittiği zamanda gelip almıştı. Geçen gün babamın yapmış olduğu kutlama yemeğinden sonrada okulda epey bir tanınır duruma gelmiştim. Eskişehir'deyken insanlar beni derslerimdeki başarılar yüzünden tanırlardı ama bu seferki çok daha değişikti. Sadece öğrenciler adımı bilmekle kalmıyor bunun yanında bütün hocalarda her gördükleri yerde benimle konuşmaya çalışıyor, babam hakkında fikirlerini söylüyorlardı. Bende hepsiyle tek tek konuşuyor hemen tanındı da havaya girdi demesinler diye kimseyi kırmamaya çalışıyordum. İnsanların benimle konuşurken oylarını babama vereceklerini söyledikleri zaman ister istemez geriliyordum ama seviniyor ve teşekkür ediyordum. Çünkü kimse babamın bu yarışta birinci çıkmasını istemediğimi bilmiyordu. Zaten artık anlamıştım, babam kesin belediye başkanı olacaktı ve hayatım eskisinden daha zor olacaktı. Eskişehir'deki sessiz sedasız hayatımı özlemeye başlamıştım, odamda bir köşeye çekilip kitaplarımı okuduğum ve kimsenin bana karışmadığı günler burnumda tütüyordu. Şimdi yalnız başıma bir yerde bile oturamaz hâle gelmiştim. Babamın partisini destekleyenler beni bir an olsun yalnız bırakmıyorlardı. Tabi bunun yanında babamın partisine karşı olanlarda vardı. Onlarla karşılaştığım zaman hiçbir şey olmamış gibi söyledikleri şeyleri dinliyor ve saygı duyduğumu söylüyordum. Çünkü aksi bir şey söylesem olay büyüyecekti ve ben yarın yine İzmit'in önemli gazetelerinde manşet olacaktım. Siyaset insanları birbirine düşürüyordu artık bunu daha iyi anlamıştım. Böyle birbirini izleyen birkaç günden sonra artık son sınavıma girmek için kalktım ve üzerimi değiştirdim. Her sabah yaptığım gibi Rime'ye mamasını verdikten sonra beni kapıda bekleyen Uğur'un yanına gidip arabaya bindim. Tam evden çıkmış okula doğru gidiyorduk ki telefonumun çaldığını duyunca cebimden çıkardım.

"Günaydın sevgilim." Dedim Kuzey telefonu açar açmaz.

"Günaydın yavrum... Bu gün sınavdan sonra bir şeyler yapalım mı diyecektim doğru düzgün görüşemiyoruz bile." Dedi Kuzey gayet haklı bir şekilde.

"Evet haklısın, lanet sınavlar..." Dedim ve hemen teklifini kabul ettim.

Sınavdan sonra buluşmak için anlaştıktan sonra telefonu kapattım. Bu gün son sınavıma girecek olmamın vermiş olduğu huzur bütün vücuduma yayılmıştı. Bunda sonra kendime kısa bir tatil verebilirdim. Zaten bu birkaç gün içinde yeteri kadar gerilmiştim. Arabayla okula giderken her siyah araba bize yaklaştığı zaman ya da takım elbiseli çantalı adamların kaldırımdan bize doğru baktığı zaman sanki her an silahlarını çıkarıp bize ateş edeceklermiş gibi hissediyordum.

"Emir Bey, isterseniz dövüş sanatlarıyla ilgilenen bir arkadaşım var onunla konuşabilirim yani kendinizi daha rahat hissedersin bu sayede." Dedi Uğur ön koltuktan.

Çocuğu bu üç günde epey bir germiştim, haklıydı. Olup biteni bir tek o biliyordu ve o yüzden her an her şey olabilir diyip duruyordum. Kendimi korumasını biliyordum evet biri bana saldırsa elim armut toplamazdı ama o gün adamın üzerime çıkıp yumruklar savurduğu zaman hiçbir şey yapamamıştım.

Tuhaf Bir Evcilik OyunuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin