Babamın almış olduğu hediye karşısında ayaklarım yerden kesildiği için mutluluktan odada birkaç sevinç turu attıktan sonra ikisinin ortasına geçip oturdum. Bu gece bir kere daha ailenin ne kadar önemli bir şey olduğunu anlamıştım. Kendimi yıllar sonra ailesine kavuşmuş bir çocuk gibi mutlu hissediyordum. Ailemle yıllardır kuramadığım ilişkiyi burada İzmit'te kurduğum için çok şanslıydım. Belki İzmit'e gelmeyip Eskişehir'de kalsam ailemle aram eskisi gibi olacak ve hiçbir zaman şimdi olduğumuz gibi yakın olamayacaktık. Ben İzmit'e geldikten sonra gelişen olaylar ve bu olayların ailem üzerinde bıraktığı etkilerle birbirimizin kıymetini daha iyi anlamıştık. Ve her şey ister istemez değişmişti, biz sanki İzmit'te tekrar bir aile olmuştuk. Bütün gece annem ve babamla uykumuz gelene kadar oturup sohbet ettikten sonra ben odama çekildim. Yarın dinç olabilmem için iyi bir uyku almam gerekiyordu çünkü Merve'nin neler planladığı konusunda hiçbir fikrim yoktu. Eminim yine çılgın ve bir o kadar eğlenceli şeyler planlamıştı. Yatağıma uzanıp yorganı çeneme kadar çektikten sonra ellerimi enseme koydum ve gözlerimi güzel bir uyku dileğiyle kapattım.
Sabah yatağımın üzerine çıkıp deli gibi hoplayıp zıplayan Bartu yüzünden uyandığım zaman gözlerimi ellerimle ovuşturup kendime gelmeye çalışıyordum.
"Bu saate kadar uyuduğuna göre her şeyin hazır." Dedi Bartu, yatağımda zıplamayı kesip eliyle bavulu göstererek.
Bende evet der gibi kafamı salladım çünkü hâlâ uyku sersemiydim ve Bartu'nun beni uyandırma şekli bütün bedenimi alt üst etmişti.
"Küçücük bavula hediyeleri de sığdırmadın her halde?" Dedi kaşlarını kaldırır bir şekilde.
Bense hâlâ bir yolunu bulup uyumayı düşünüyordum çünkü uykumu tam olarak alamamıştım. Birden Bartu'nun söylediği şeyler aklımın süzgecinden geçerken hediye kelimesi bir yerlere takıldı. Hediye, hediye, hediye...
"Ne hediye mi ben onu tamamen unuttum!" Yatağımdan deli gibi fırladıktan sonra hemen banyoya gittim ve elimi yüzümü yıkadım.
Hediye konusu benim aklımdan uçup gitmişti, normalde yılbaşını annemlerle kutladığım için kimseye hediye almazdım ama bu yılbaşı farklı olacaktı ve tabi ki partiye gelen herkese hediye almam gerekecekti.
"Kaçta buluşacağız?" Dedim, odama geçer geçmez.
"Bilmiyorum ama bir an önce üzerini değiştir de bir şeyler almaya gidelim." Dedi Bartu ve daha sonra asker selamı verdikten sonra odamdan ayrıldı.
Bende hemen Rime'nin mamasını koydum ve üzerime bir çırpıda bir şeyler geçirdim. Montumu da aldıktan sonra koşar adımlarla merdivenlerden indim ve kahvaltı eden annemle babamın yanına gittim.
"Bizim hediye almamız gerekiyor o yüzden size eşlik edemeyeceğiz maalesef." Dedim, masaya oturmuş kahvaltısını etmeye çoktan başlamış Bartu'yu zorla kaldırmaya çalışarak.
"Kahvaltı etseydik." Bartu yine ağzı dolu bir şekilde konuştuğu için söylediklerini anlamam biraz geç olmuştu.
Kaşlarımı kaldırıp kalkmasını işaret ettiğim zaman oflayıp puflayarak kalktı ve masadan uzaklaşmadan önce bir tane zeytini çabucak ağzına attı.
"Hadi kaçtık biz." Dedim ve annemle babama dönerek.
Daha sonra Bartu'nun kolundan çekiştirerek onu kapıya kadar sürükledim. Üzerimizi giydikten sonra kendimi bahçeye attığım zamanda ikinci bir şoku yaşamıştım çünkü her yer karla kaplıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tuhaf Bir Evcilik Oyunu
Romance"Bazen bir erkek sana bütün kadınları unutturur." "Aşkın cinsiyeti yoktur." Yıllardır ailemin baskısıyla hiçbir şey yaşayamamış bir çocuk olarak sessiz hayatıma devam ediyordum ta ki başka bir şehre kaçana kadar. Evet, hayatım boyunca yapmak is...