Derin bir nefes aldıktan sonra kafamı hafifçe salladım ve Kuzey'le birlikte onların olduğu tarafa doğru yürümeye başladık. Annem hemen bir adım öne çıkıp iki elini açarak benim ona doğru gelmemi bekledi. Yüzünden anladığım kadarıyla onu hâlâ affedip affetmediğimi merak ediyor ve belki de uzattığı ellerine doğru gitmeyeceğimi düşünüyordu. Ama içimde onlara hissettiğim şeyin artık eskisi gibi güçlü olmadığını hissettiğim zaman bütün gururumu bir tarafa atarak Kuzey'in elini bıraktım ve annemin bana doğru açtığı kollarına doğru koştum. Kolları arasında onu sıkı sıkı sararken yine duygulanmıştım. Her ne kadar onlara kırgın olsam da artık her şeyi geride bırakmalıydım, onca yaşanan şeyden sonra hâlâ benim mutluluğumu görmek için gelen bu insanlara tekrar bir şans vermeliydim. Çünkü onlar benim ailemdi, hem de cinsel kimliğime rağmen beni kabul eden ailemdi.
"Oğlum,seni çok seviyorum biliyorsun değil mi?" Annem ağlamaklı bir sesle ellerini benden çektikten sonra yüzüme dokundu.
Gözlerindeki yaşları gördüğüm zaman içim parçalanmıştı çünkü bu göz yaşları sahte olamazdı. Bu bir annenin oğlunu nasıl sevdiğini gösteren göz yaşlarıydı.
Kafamla evet der gibi onayladıktan sonra: "Biliyorum anneciğim." Dedim ve onu tekrardan kollarımın arasına aldım.
Daha sonra babama döndüm, babamda onun yüzünde nadir olarak gördüğüm birkaç damla göz yaşını elinin tersiyle sildi ve: "Buraya gel, kaçak." Dedi ve kollarını açtı.
Hemen onun da yanına gittim ve ona da tıpkı anneme sarıldığım gibi sıkı sıkı sarıldım. Her ne kadar ilk zamanlar zıt gitsek de asla yanımda durmaktan vazgeçmeyen, sırf ben buraya geldim diye kalkıp İzmit'e gelen babamı sıkı sıkı sarmaya devam ettim. Ona sarılırken hissettiğim güç, beni ne kadar sevdiğini bana tekrardan hatırlatmıştı.O da oğlunun sevgisine inanmış ve bir çok babanın yapamadığı şeyi yaparak oğlunun kimi sevdiğini, kiminle birlikte olduğunu önemsemeden kabul etmişti. Çünkü gerçek sevgi buydu, gerçek sevgi insanı bir bütün olarak sevmekti. Babamın kollarından ayrıldıktan sonra babaannemin yanına gittim ve hemen bana uzattığı elini öptükten sonra ona da sarıldım.
"Seni böyle mutlu gördüm ya artık ölsem de umurumda olmaz biliyor musun?" Diye fısıldadı babaannem bana bakarak.
Boncuk boncuk gözlerine baktıktan sonra: "Teşekkür ederim babaanneciğim en başındna beri yanımda olduğun ve bana inandığım için teşekkür ederim." Dedim ve yanağına küçük bir öpücük kondurdum.
O da söylemiş olduğum şeyden sonra gözlerini silip gülümsemeye devam ettim. Kafamı Kuzey'in ailesine doğru çevirdiğim zaman içten içe onlarq karşı hâlâ sinirimin geçmediğini biliyordum. Yaptıkları şeyin açıklanılır bir yanı yoktu evet haftalardır benim acı çekmemi sağlamışlardı ama belki bu sayede Kuzey'i gerçekten öldürmekten kurtulmuşlardı. Eğer böyle bir şey yapmasalar şuan ben Kuzey'in mezarının başında ağlıyor olabilirdim. Kuzey'in mezarını düşününce içim titrediği ve duygularım karardığı için hemen bu düşünceyi es geçtim ve Zeliha Hanım'a doğru yaklaştım. Zeliha Hanım, bastonundan yardım alarak oturduğu yerden kalktı ve gözlerini bana dikti.
"Oğlum, biliyorum affedilemeyecek bir şey yaptık. İstersen bizi görmek isteme, istersen ölene kadar affetme ama ne olur sizin bu özel gününüzde yanınızda olmamıza izi ver." Dedi.
Yavaş yavaş ona doğru yaklaştıktan sonra: "Kalabilirsiniz, Kuzey'in ailesi artık benimde ailem sayılır." Dedim ve gülümsedim.
O da hemen ellerini bana doğru uzattı ve teşekkür etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tuhaf Bir Evcilik Oyunu
Romance"Bazen bir erkek sana bütün kadınları unutturur." "Aşkın cinsiyeti yoktur." Yıllardır ailemin baskısıyla hiçbir şey yaşayamamış bir çocuk olarak sessiz hayatıma devam ediyordum ta ki başka bir şehre kaçana kadar. Evet, hayatım boyunca yapmak is...