Kuzey, ışığın altında biraz daha bana seslendikten sonra sert bir şekilde yere doğru tekme atıp kapıya doğru yaklaştı ve içeri girdi. Bende gözlerimi kapıdan çektim ve içimdeki karanlıkla dışarıyı kaplayan karanlığın arasında sessizce bekledim. En başından beri bir masal gibi başlayan ilişkimizin bu şekilde sonlanacağını düşünmemiz gerekiyordu. En başından beri yapmış olduğumuz şu saçma evcilik oyununa kendimizi kaptırmamamız gerekiyordu. Eğer kaptırmamış olsaydık şuan bu kadar yara almamış olurduk. Eve ilk girdiğimiz sırada annesinin ve babaannesinin tepkisinin normal olduğunu anlamıştım evet iki bayan için normal bir tepkiydi ama bir baba için? Oğlunun bir erkekle birlikte olduğunu öğrenen bir babanın tepkisi kadınlarınki gibi olabilir miydi? Olamazdı tabi ki. Biz bunu düşünememiştik, Kuzey anne ve babasına karşı düzenlediği bu dik başlı oyunun ikisi üzerinde de nasıl etkiler yaratacağını düşünememişti. Belki o teklifi bana etmeden önce düşünebilseydi ben bu gecenin karanlığında ve soğukluğunda bilmediğim bir ağacın altına acıdan ağlamaktan başka bir şey yapmadan bekliyor olamazdım. Yapayalnız ve kimsesiz bir şekilde ne yapacağımı bilmeden böyle oturuyor olmazdım. Düşüncelerimin arasında boğulup gittiğimi hissettiğim sırada üzerime üzerime gelen soğuk havanında etkisiyle yerimden zorla doğruldum. Bu geceyi burada geçiremezdim ve o eve de asla geri dönemezdim o yüzden başka bir şey yapmam gerekiyordu. Cebimden az önce Kuzey'in duvara fırlattığı telefonu çıkardım, bin bir parçaya ayrılmış ekranı sadece jelatin tutuyordu. Zar zor rehbere girdikten sonra Merve'nin numarasına tıkladım.
Uykulu bir sesle telefonu açan Merve'e olup biteni anlatamayacak kadar kötü olduğumu hissedince: "Beni Kuzey'lerin evinin önünden alır mısın çok kötüyüm." Dedim.
O da sesimdeki kırılganlığı anlamış olacak ki hiçbir şey söylemedi ve telefonu kapattı. Yine kendi kabuğuma çekildiğim ve aklımdan geçen bin bir soruyla yüzleşirken telefonumun ekranının yanıp söndüğünü gördüm. Kuzey arıyordu meşgule verdim ve beni daha öncede defalarda aradığını gördüm. Telefonum duvara çarptıktan sonra titreşimi bozulmuş olacaktı ki beni aradığını hissetmemiştim. Telefonu kaldırıp cebime koyduktan sonra Merve'i beklemeye başladım. Bu gün ondan başkası bana yardım edemezdi çünkü İzmit'de ondan başkasına güvenemezdim. Yaklaşık on dakika sonra Merve'nin arabasının Kuzey'lerin evinin önünde durduğu sırada saklandığım ağaçların arasından çıktım ve arabaya doğru yaklaştık. Kapıya doğru yaklaşıp açtım ve bedenimi zorlukla içeri çektim.
"Ne oldu sana bu halin ne?" Dedi Merve telaşlı bir şekilde bana dönerek.
"Ne olmadı ki... Her şey mahvoldu. Bitti, Kuzey'le olan her şey bitti." Dedim ve kafamı ağlamamak için cama çevirdim.
Merve arabayı geri geri sürdüğü zaman kocaman bir sarayın kapısını andıran evin kapısına son kez baktım. Buraya ilk geldiğim zaman ne kadar mutlu ve heyecanlıydım ve şuan asla geri dönmemek için bu evden ayrılırken tezat bir şekilde ne kadar çok hüzünlü ve bitkindim. Merve arabayı kendi evine doğru sürerken kafamı camdan dışarı çıkardım ve rüzgârın yüzüme çarpıp garkaya doğru esmesini hissederek gözlerimi kapattım. Keşke hiç bu şehre ayak basmasaydım diye düşündüm, keşke hiç evden ayrılmasaydım. Her ne kadar ailem yanındayken mutlu olmasam da şuan hissettiğimden on kat daha iyi hissediyordum o zamanlar...
"Annemler iki günlüğüne şehir dışına gittiler yani rahatız. İstediğin gibi konuşabiliriz, evde rahat rahat dolaşabilirsin." Dedi Merve, arabayı park alanına park ettiği sırada.
Bende hiçbir şey söylemedim ve Merve arabayı park ettikten sonra indim. Ayaklarımı yere bastığım zaman tekrardan başımın döndüğünü hissettim ve Merve hemen koşarak yanıma gelip koluma girdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tuhaf Bir Evcilik Oyunu
Roman d'amour"Bazen bir erkek sana bütün kadınları unutturur." "Aşkın cinsiyeti yoktur." Yıllardır ailemin baskısıyla hiçbir şey yaşayamamış bir çocuk olarak sessiz hayatıma devam ediyordum ta ki başka bir şehre kaçana kadar. Evet, hayatım boyunca yapmak is...