Kuzey'in oynamış oynadığı oyun sonucu kaç saattir onların evinde olduğum aklıma gelince hemen yataktan kalktım ve arkadaşımı aradım. Daha hiçbir notum yoktu ve bir an önce notları toplayıp ders çalışmaya başlamam gerekiyordu. Böylece babamlara söylediğim yalanı da gerçekmiş gibi gösterebilecektim.
"Oyununu sergilediğine göre müsaadenle ben artık gideyim." Dedim, arkadaşımla çarşıda buluşmak için yaptığım telefon görüşmesini bitirdiğim zaman.
"Seni ben bırakayım istersen? Bomba gibiyim zaten!" Dedi ve birden yataktan kalkıp ellerini iki yanına açıp kol kaslarını çıkardı.
"Taş gibiyim." Dedi ve gülmeye başladı.
"Ben seni taşlaştırmayı çok iyi bilirim ama neyse." Dedim ve Kuzey'in şaşkın şaşkın yüzüme doğru bakmasını hiçe sayarak kapıya doğru yürüdüm.
Ben odasından çıkarken o da kıyafet odasına gidip iki dakika içerisinde onu her zamanki gibi seksi gösteren takımla yanımda belirti. Birlikte evin kapısından çıkıp otoparka doğru yürürken bende arkadaşımın notları hangi kırtasiyeye bıraktığını öğrenmek için mesaj yazıyordum. Kuzey, yine cebinden anahtarı çıkarıp kapalı otoparka doğru yürüdüğü zaman bende onun arabayı alıp gelmesini beklemeye başladım. Artık havalar eskisi gibi sıcak olmadığı için Kuzey arabalarının çoğunu kapalı otoparka çekmişti. Tabi o milyon dolarlık arabaların yağmur altında ıslanmasına kimsenin yüreği dayanmazdı. Kuzey'i beklemekten sıkıldığım zaman ellerimi göğsümde birleştirip sağ ayağımı yere vurup duruyordum. Birkaç dakika daha bekledikten sonra otoparktan gelen arabanın sesiyle bütün dikkatim oraya doğru kaydı. Bu sesin hangi arabadan geldiğini tahmin edemiyordum ama daha önce binmediğim bir araba olduğu kesindi. Yoksa Kuzey yine yeni bir araba mı almıştı? Arabanın sesi yavaş yavaş bana daha da yaklaştığı sırada metal grisi rengindeki Ferrari'i otoparkın girişinde bana doğru yaklaştığı görünce ağzım açılmadı desem yalan söylemiş olurdum. Araba yavaş yavaş bana doğru yanaşıp önümde durduğu zaman benim gözlerim hâlâ arabanın önünde duran şaha kalkmış attaydı.
"Hadi binmeyecek misin?" Kuzey, bana seslenip kornaya bastıktan sonra kendime gelmiştim ve kapıyı açıp içeri girdim.
Turuncu koltuklara oturur oturmaz gözlerim yine her zamanki gibi arabanın içinde hayran hayran dolaşmaya başladı. Bunlar araba falan olamazdı, bence bu arabada değildi zaten bildiğin uzay gemisiydi!
"Yeni araba mı aldın yoksa daha önce görmediğim bir araba mı bu?" Dedim, bir yandan arabayı hâlâ incelemeye devam ediyordum.
Kuzey kafasını biraz bana doğru döndürdükten sonra: "Hayır yeni, Ferrari California T şu malum üzücü olaylardan sonra kafamı dağıtmak için birkaç araba değişikliği yaptım da..." Dedi ve az önce söylediği şey sanki çok normal bir şeymiş gibi önüne döndü.
Adam moralini düzeltmek için arabalarını değiştirmiş bunun yerine daha pahalı ve son model olanlarını getirmişti. Tabi ki başka türlü nasıl depresyondan kurtulabilirdi gayet mantıklı...
"Hı çok iyi yapmışsın, bende hastanedeydim işte o malum günlerde. Bir yandan kolum yanıyor diğer yandan boynum... Bildiğin şeyler işte." Dedim, hastanede kaldığım gün boyunca yanıma gelmediği aklıma geldiği için.
Ben konuşmamı bitirdikten sonra Kuzey arabayı yavaşça sağa çekti ve gözlerini bana dikti.
Ellerini yanağıma doğru uzatıp: "Biliyorum, adi bir adamın tekiyim ama yapamadım işte. Gelemedim, sadece uzaktan bakmakla yetindim." Dedi, yanağımı yavaş yavaş severek.
"Demek ki o gün gördüğüm arabadaki sendin." Dedim gözlerimi açarak.
"Evet, ama senin beni fark ettiğini anladığım zaman gitmek zorunda kaldım. Seni o hâlde görmeye dayanamazdım, hem de benim yüzümden..." Dedi ve kafasını hafifçe sola doğru çevirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tuhaf Bir Evcilik Oyunu
Roman d'amour"Bazen bir erkek sana bütün kadınları unutturur." "Aşkın cinsiyeti yoktur." Yıllardır ailemin baskısıyla hiçbir şey yaşayamamış bir çocuk olarak sessiz hayatıma devam ediyordum ta ki başka bir şehre kaçana kadar. Evet, hayatım boyunca yapmak is...