Bölüm 3

53.5K 2K 868
                                    

Birkaç kat daha çıktıktan sonra sonunda Kuzey'in odası olduğunu düşündüğüm yere geldik. Kocaman bir kat adeta ona ait gibiydi, bu katta kaç tane oda vardı bilmiyorum ama büyük bir oturma odası, mutfağı hatta terasını bile vardı.

"Tamam şimdi şöyle yapalım, bu gece birlikte benim odamda yatalım sonra gerisini düşünürüz. Yani ilk gün olduğu için dikkat çekemeyelim." Dedi ve eliyle bir odaya yönelip kapısını açtı.

Bende yorgunluktan mıdır, yoksa olaylara yeni yeni alışmamın vermiş olduğu uyuşukluktan mıdır bilmiyorum hiçbir şey demeden kendimi odaya attım. İçeriye girer girmez burnuma gelen parfum kokusuyla yine sabahki etki bütün vücudumu ele geçirmeye başlamışken dikkatimi başka şeylere çekmek için gözlerimi odanın içinde küçük bir gezintiye çıkardım. Kocaman bir yatak neredeyse odanın tamamını dolduruyordu. Büyük beyaz varak bir yatak başlığı, değişik mandala şekilleri içeren yatak örtüsü ve adeta ben rahatım gel dene diye bana bakan yatağa uzanmamak için kendimi zor tutuyordum. Parmaklarımı yatağın örtüsünde gezdirmeye başladım, parmaklarıma dokunan ipeğin vermiş olduğu yumuşaklıkla kendimi babaannemin Büyükada'daki yazlık evinde hisettim. Orada da çocukken yattığım odada her şey ipektendi ve ben o ipeğin içinde saatlerce oturur odadan hiç dışarı çıkmazdım.

"Dünyadan Emir'e, dünyadan Emir'e... Kuzey üstünü değiştirmek için lavaboya gidiyor." Uzaktan geldiğini sandığım sesin aslında yanı başımda olduğunu fark etmem birkaç dakikamı almıştı.

"Pardon, dalmışım. Peki, tamam bende burada üstümü değiştiririm." Dedim ve kendimi babaannemin yazlığından ayırıp kendi dünyama geri döndüm.

Kapının girişinde duran bavuluma doğru yürürken, duvarlarda asılı duran Kuzey'in fotoğrafları dikkatimi çekti. Büyük bir duvara beyaz çerçeveler içinde asılmış fotoğrafları incelemeye başladım. Her birinde farklı bir yaşta olan Kuzey ya bana doğru bakıyor ya da etrafındaki şeylerle meşguldü. İlk fotoğrafta anne ve babası olduğunu düşündüğüm kişilerin kucağında minik bir bebek Kuzey, daha sonraki resimde adım atmaya başlamış ve önündeki kağıda çizdiği ev resmini boya kalemleriyle boyayan çocuk Kuzey, bir sonraki resimde annesinin elini tutmuş ve üzerindeki önlüğünden anladığım üzere ilk okul çocuğu Kuzey ve daha bir sürü anı fotoğrafları duvarı boydan boya kaplamıştı. Tabi ki en sevdiğim fotoğrafı şu çizdiği evi boyarkenki Kuzey'di çünkü diğer resimlere nazaran onu en mutlu gördüğüm resim oydu. Diğer resimlerde sanki zorla gülümsüyor ya da gülümsetiliyor gibi hissettim. O anda aklıma Kuzey'in sabah söyledikleri geldi ve aslında onunla bu oyunu oynanamam için bana bu fotoğraflar güzel bir neden sunmuştu. Yavaş yavaş kendimi onda görmeye başlamıştım. Gözlerimi fotoğraflardan ayırdıktan sonra üzerimdekileri çıkarıp koltuğun üzerine koydum. O sırada da üzerine giydiği beyaz renk basic bir tshirt altında da gri bir eşofmanla gayet fit bir şekilde uyuma moduna girmiş Kuzey'le karşılaştım. Gözlerimi üzerinden çektikten sonra az önce tutmuş olduğum ve bırakmayı unuttuğum nefesi bıraktım.

"Peki şimdi ne yapıyoruz?" Dedim, günün en önemli sorusu buydu sanırım.

"Şöyle yapalım sen benim yatağımda yat bende şuradaki koltukta yatarım kapıyı kitleriz kimse gelmez." Dedi, bende tamam der gibi kafamı salladım ve hemen kendimi yatağa attım.

Yorganı hafifçe çektikten sonra kendimi kaz tüyü olduğuna inandığım yastıklara ve sanki ruhumu da o yastıkların rahatlığına bırakmıştım. Kafamı yastığa gömüp bir dakika olsun bu günü sorgulamamak için gözlerimi kapattım.

Sabaha karşı olduğunu düşündüğüm bir ara uyandığımda birinin kolunu omzumda hissedince aniden kalkıp dengemi kaybedip yataktan aşağı yuvarlanmam bir olmuştu. Sabah sersemliğiyle ne olduğunu anlamadan kendimi yerde bulmuştum ve Kuzey yatağın üzerinden bana doğru bakıyordu.

Tuhaf Bir Evcilik OyunuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin