Buse'nin kafasını uçuruma doğru uzatıp ismimi haykırdıktan sonra içimde hissettiğim hislerle daha fazla dayanamayarak kahkaha atmaya başladım, şaka yapıyordu evet kesinlikle şaka yapıyordu çünkü bunun başka bir açıklaması olamazdı.
"Çok komiksin Buse her zamanki gibi, çok komik bir kız değil mi Kuzey?" Dedim Kuzey'e dönüp yine koluna küçük bir yumruk atarak.
Kuzey'in vücudunun kasıldığını ve derin derin nefes alıp verişlerini gördüğüm sırada birazdan olacaklar gözümün önünde canlanmaya başladı. Kuzey ya Buse'nin üzerine atlayacatktı ki Kuzey böyle bir şey yapmazdı ya da gelip dudaklarıma yapışacaktı. İki seçenek aklımdan gelip geçerken hemen ayağı kaltım ve Kuzey'i de benimle birlikte kalkdırdım.
"Biz gitsek iyi olacak babaannem merak etmiştir." Dedim, Kuzey'in kolundan çekiştirip bisikletlerin yanına doğru giderken.
"Emir, ben ciddiyim. Şaka falan yapmıyorum." Buse'nin arkamızdan bağırdığını duyduğum zaman dönüp yüzüne bakmak istemiyordum çünkü ben dönersem Kuzey bütün ipleri koparmış olacaktı.
Hiç bir şey söylemedim ve bisiklete atladım, Kuzey'de benim zorumla bisikletine bindi. Pedalları çevirip son hızla Aşıklar Tepesi'nden aşağı doğru inmeye başladık. Yokuşun bittiği yerde Kuzey bisikletiyle önüme geçip beni durdurdu.
"Sağa çek konuşmamız lazım." Dedi sert bir şekilde.
Bende hiç bir şey demedim ve bisikti kaldırama doğru sürdükten sonra indim. Kuzey'de yanımda belirdi ve etrafa bakıp kimsenin olup olmadığına kontrol etti.
"Emir, seni seviyorum ve bunu kimseye söyleyemiyorum bu beni deli ediyor anlatabiliyor muyum? Sevdiğim adamın eski sevgilisine gidip ben onunla birlikteyim diyemiyorum."Dedi ve dönüp yanımızda bulunan ağaca sert bir tekme attı.
"Kuzey biliyorum kötü bi durum ama benim elimde olan bir şey değil ki Buse'nin hâlâ beni sevdiğini nereden bilebilirim." Dedim onu sakinletirmeye çalışmak için elimi koluna uzatarak.
Birden bana doğru döndü ve gözlerini açıp: "Seni benden başka kimse sevemez atlayabiliyor muyum?" Dedi ve beni kolları arasına aldı.
"Biliyorum, bende seni çok seviyorum ve evet bu dünya ikimizin aşkını yaşayabileceği kadar özgür bir yer değil." Dedim bende onu kollarımla sıkı sıkı sararak.
Birlikte biraz daha oturduktan sonra bisikletlere binip evin yolunu tuttuk. Buse yüzünden az kalsın bütün günümüz mahvoluyordu, yani on sene önceki mevzuyu neden getirip şimdi önümüze seriyordu anlamış değildim. Geçmişte kalmış bir şey adı üstünde çocukluk aşkıydık yani. Bisikletlerimizi iki günlüğüne kiraladığımız için eve kadar bisikletlerle geldik ve bahçeye bağladık. Biz içeri girdiğimiz zaman babaannemin masayı kurmaya başlamıştı bile.
"Kolay gelsin Hatice Sultan." Dedim ve hemen yanına giderek yanağına küçük bir öpücük kondurdum.
"Hoş geldiniz nasıl geçti gününüz?" Dedi babaannem beni öptüğü sırada.
"Güzeldi siz ne yaptınız?" Tabi Buse olayını saymazsak.
"Bizde Zeliha Hanım'la oturduk, sohbet ettik ona etrafı falan gezdirdim güzeldi yani." Dedi tabakları masaya yerleştirdiği sırada.
"Bu arada Arzu Hanım geldi hani senin çocukluk aşkın Buse vardı ya onun annesi, onlarda bu hafta tatil için buraya gelmişler." Dedi ve göz kırptı.
Yine mi Buse?
"O kız ne zaman buraya gelse yanıma uğrar her seferinde seni sorar galiba hâlâ seni unutamamış artık kıza ne yapıp kendine aşık ettiysen hınzır seni." Dedi babaannem ve gülerek yanağımı sıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tuhaf Bir Evcilik Oyunu
Romance"Bazen bir erkek sana bütün kadınları unutturur." "Aşkın cinsiyeti yoktur." Yıllardır ailemin baskısıyla hiçbir şey yaşayamamış bir çocuk olarak sessiz hayatıma devam ediyordum ta ki başka bir şehre kaçana kadar. Evet, hayatım boyunca yapmak is...