Bölüm 61

9.7K 673 115
                                    

            Annemin de dediği gibi bütün haftam babamın şehir dışından gelen misafirlerini ağırlamakla geçmişti. Bu aralıkta nefes alamayacağımı hissedip kendimi dışarı atmaya kalksam bile illa biri benimle geliyor, ona İzmit'ti gezdirmek zorunda kalıyordum. Anneme ne zaman gideceklerini sorsam da annem her defasında beni oyalıyordu. Birkaç güne gidecekler diye diye bütün bir haftayı geride bırakmıştım. Ama onlar bir türlü gitmemişlerdi ve onlar gidemediği için bütün bir hafta boyunca kimseyle görüşememiştim. Kuzey'le bile doğru düzgün bir şeyler yapamamıştık, çocukla ne zaman plan yapsak biri peşime takılıyor, onu da buluşmaya götürmek zorunda kalıyordum. Tabi bu yüzden de Kuzey'le rahat rahat takılamıyor, iki samimi arkadaşmışız gibi davranıyorduk. Kendimi yine kapana kısılmış gibi hissettiğim bir haftanın sonunda sonunda misafirler yavaş yavaş evi terk edince bende rahatlamıştım. Babamın belediye başkanlığı yine benim aleyhime olmuştu.  Mutlu bir aile tablosu çiz, insanlarla iyi geçin, misafirlere İzmit'i gezdir ve daha bir sürü zorlu işler bana kalmıştı. Bu günün sonunda Kuzey'le güzel bir akşam yemeği yiyebileceğimiz için mutlu bir şekilde üzerimi değiştirmiş, en şık kıyafetlerimden birini giymiş Kuzey'in gelmesini bekliyordum. Ta ki oturma odasında Rime'yle birlikte otururken birden kapıdan içeri Savaş girene kadar.  Bu bir hafta boyunca da Savaş yine beni yoran bir diğer kişi olmuştu. Her Allah'ın günü bıkmadan bizim akşam yemeklerimize katılmış, herkesle gayet sıcak bir şekilde sohbet etmiş ve babamın yanında yer almıştı. Babam her ne kadar minnettar olsa da benim onu gördüğümde hissettiğim tek şey durmadan atan kalbimdi. Çünkü bana olan bakışları bir an olsun normale dönmemişti. Ona baktığımda midemde beliren kasılmalar gün geçtikçe daha da artmaya başlamıştı ve bu beni korkutuyordu. Çünkü içimden bir ses onunda başıma bir bela açacağı yönündeydi. Ceren meselesini öyle böyle halletmiş gibi gözüküyordum ama Savaş konusunda aynı rahatlığı hissedemiyordum.

Savaş içeri girer girmez bende hemen ayağı kalktım ve gidiyormuş gibi yaparak kapıya doğru yürüdüm.

"Nereye gidiyorsun?" Dedi Savaş, hayal kırıklığına uğramış gibi.

"Kuzey'le buluşacağım." Dedim, artık Kuzey konusunu bildiğine göre ona karşı açık olmam bir sorun oluşturmuyordu.

Tek kaşını kaldırıp biraz bana baktıktan sonra: "Bende bu akşam kimse yok bir şeyler yapabiliriz diye düşündüm." Dedi.

Evet kocaman evde sadece o, ben, Rime ve Özlem kalmıştık çünkü annem ve babam bize gelen misafirlerden birini hava alanına geçirmek için evden ayrılmışlardı. O yüzden bu kadar acele davranıp evden çıkmak istiyordum.

"Başka akşam artık..." Dedim ve kapıya doğru yöneldim.

Ama bir anda elimde hissettiğim elimde dona kaldım.

Hızlıca elimi çekip yüzüne bakarak: " Ne yapıyorsun?" Dedim sinirlendiğim için sesimin yüksekliği bütün salonda yayılmıştı.

"Bir şeyler yaparız diye düşünmüştüm." Dedi tekrardan hiçbir şey olmamış gibi.

"Sana Kuzey'le buluşacağım dedim!" Sesimi yine yükseltmek zorunda kalmıştım çünkü adam yoktan anlamıyordu.

Bana doğru yaklaşıp elini belime doğru uzattı, ben daha ne olduğunu anlamadan eliyle bedenimi kendine doğru çektiği zaman ben ondan kurtulmak için çırpınmaya başlamıştım bile.

"Savaş ne yaptığını sanıyorsun? Bırak beni!" Dedim, elleri arasından kurtulmayı deneyerek.

"Artık bu kedi fare oyunundan sıkıldım. Ne olacaksa olsun artık." Dedi ve ben daha ne olduğunu anlamadan dudağıma yapıştı.

Dudağımda hissettiğim soğuk dudakları ve midemde yükselen nefret çığlıklarıyla baş başa kaldığım zaman ellerimle onu sert bir şekilde ittirdim. İçimde yükselen nefretin ve az önce yapmış olduğu şeyin iğrençliği yüzünden suratına sert bir yumruk geçirdim. Savaş ne olduğunu anlamadan yüzüne yediği yumrukla geriye doğru sendeledi ve elini burnuna doğru götürdü. Bense hiçbir şey demeden ona bakıyor ve içimde daha da artan nefret ateşiyle birkaç yumruk daha atmak için bekliyordum.

Tuhaf Bir Evcilik OyunuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin