Bütün geceyi koltukta yatan Kuzey'e bakarak geçirdim, aklımdan bir türlü beni daha önce görmüş olduğunu çıkaramıyordum. O da yetmezmiş gibi içten içe kendimi ona daha da yakın hissediyor ve bu beni korkutuyordu. İleride ne olacağını bilmiyordum, bilmek istediğim zamanda göğsüm sıkışıyor ve nefes alamaz hâle geliyordum. Yarın sabah aslında Kocaeli'deki hayatım ilk defa başlayacaktı ve okula gidecektim ama ben uyuyamıyordum. Biraz hüzünlü birazda şaşkındım, şimdi Bartu yanımda olsa bu saatte elimde bir kitap yokken uyumadığımı görse dünyanın sonunun geldiğini söylerdi kesin. Çünkü ben uyumuyorsam tek nedeni yeni aldığım kitabı bitiremiyor olmamdır. Fakat ortada öyle bir durum yoktu ve ben şuan okuduğum kitaplardaki gibi bir hayat yaşıyordum. Hatta daha fazlasını yaşıyor gibiydim ve artık bende o kitapların baş kahramanı olmuştum. Ailemi bırakıp buraya geldikten sonra benim hikâyem başlamıştı ve yavaş yavaş olay örgüsü kuruluyordu. Bende yazarın yazdığı hikâyeye uyum sağlayarak yaşamaya devam ediyordum. Yatakta ne kadar bir oraya bir buraya gidip geldiğimi hatırlamıyordum ama daha fazla dayanamayıp kalktım ve odadan dışarı çıktım. Etraf her zamankinden daha da sessizdi, içeriyi sadece rüzgarın hafif fısıltısı ve güneşin yeni yeni kendini gösteren ışığı dolduruyordu. Sessiz adımlarla terasa doğru yürüdüm ve derin bir nefes alıp kendimi manzaraya bıraktım. Uzaktan gözüken Seka Park'ın kimsesizliğini ve denizin kıyılara savurduğu dalgaları öylece izlemeye başladım. Arkamda bulunan koltuklardan bir tanesine geçip oturdum ve güneşin doğuşunu izlemeye başladım. Gözlerimin yavaş yavaş bu güzellik karşısında yorulduğunu hissedince göz kapaklarımı karşımdaki manzaraya karşı kapattım.
Omzumda birinin dokunuşunu hissediyordum ama kaskatı kesilmiş gibiydim sanki bütün vücudum donmuştu. Gözlerimi zorlukla açtığımda Kuzey'in başımda dikildiğini gördüm.
"İki gündür istemediğim şekilde bir yerlerde sızıp kalıyorum." Dedim ve uyanır uyanmaz hissettiğim soğuklukla kendime geldim.
"Evet fark ettim, biraz daha burada kalsaydın donup gidecektin her halde. Uykun yoksa neden beni uyandırmadın?" Dedi, yeni yeni kalkmaya çalışan gözleriyle bana bakarak.
"Uyandırmak istemedim." Dedim ve birden aklıma bu gün okula gideceğim geldi adeta yerimden sıçrayarak: "Saat kaç?" diye böğürdüm.
" Sekize geliyor yani bu da demek oluyor ki bir saat içinde okulda olmazsan ilk günden geç kalmış olacaksın." Dedi az önceki vermiş olduğum tepkiye gülmeye devam etmeyi de unutmamıştı.
"Hı çok komik..." Dedim ve bana bakıp gülmeye devam eden Kuzey'i içeride bırakıp hemen odaya geçtim.
Işık hızında hazırlanmaya başlarken elim ayağım birbirine dolanmıştı bile, bir yandan kıyafet seçiyor bir yandan hırçın saçlarıma fön çekiyor ve o da yetmezmiş gibi bir yandan da okul için gerekli olan belgeleri arıyordum. Ben kendimi kaybetmişken Kuzey'de kapının önünde ellerini göğsünde bağlamış ve yüzünde kocaman bir gülümsemeyle beni izliyordu.
"Senin işin yok galiba, tabi beni deli etmek dışında?" Dedim, kaşlarımı kaldırarak.
"Var ama seni izlemek daha eğlenceli. Hem ben on dakikaya hazır olurum." Dedi, on dakikaya hazır olacakmış? Kuzey?
"Hah bence senin saçını yapman bile yarım saatini alıyordur kıyafetlerini seçmeni düşünmüyorum bile. Yani en az yarım saate hazırlanırsın."
"Peki on dakikaya hazır olursam bu gün istediğim bir şeyi yapacaksın. Anlaştık mı?" Dedi yanıma gelip elini uzatarak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tuhaf Bir Evcilik Oyunu
Romance"Bazen bir erkek sana bütün kadınları unutturur." "Aşkın cinsiyeti yoktur." Yıllardır ailemin baskısıyla hiçbir şey yaşayamamış bir çocuk olarak sessiz hayatıma devam ediyordum ta ki başka bir şehre kaçana kadar. Evet, hayatım boyunca yapmak is...