~THE VISION (GÖRÜŞ) HİKAYEMİN ALTERNATİF BÖLÜMÜ ÜZERİNDEN DEVAM EDEN İKİNCİ KİTAP~
~~~
Bavulumu peşimden sürükleyerek havaalanından çıktım.
Başımı kaldırıp karamsar havaya doğru gülümseyerek baktım. Derin bir nefes alarak gözlerimi kapadım. Sonunda buradaydım. Okumak için de olsa buraya geldiğim için mutluluk kırıntılarım birleşerek büyüyordu.
Kendimi sarsarak bavulumu aldım. Annem bu çantaları zorla elime tutuşturmuştu. Bana kalsa sadece bavulumla gelecektim. Elimdeki ufak valizi yere bıraktığım da sırt çantamın kemer kısımları çözülmüştü. Sırası mıydı şimdi? Daha okula gidip geldiğimi onaylatacak oradan da kalacağım yeri ayarlayacaktım. Acele ederek sırt çantamı çıkardım ve yere koydum.
Daha doğrulamadan geriye doğru düştüm. Bu ani düşüş başımı zemine çarpmama neden olmuştu. Bavulum üzerime devrilirken karnımda ufak bir acı hissettim. Gözlerim kısa bir anlığına kararırken ne olduğunu anlayamadım. Başımı sağa çevirdiğim de koşarak uzaklaşan bir çift ayak gördüm. Mantığım yerine otururken bavulumu ittirip hızla önüme baktım. Sırt çantam yoktu. Kaşlarım çatılırken hızla doğruldum. Sırt çantamı çalan hırsızın gittiği yöne doğru koşmaya başladım. Şuanda diğer çantalarıma ne olacağını düşünecek durumda değildim. Sırt çantamın içinde çok önemli şeyler vardı. Onları kaybedemezdim.
Hızla havaalanının dışında koşarken bir sürü taksinin, otobüsün ve otomobilin olduğu bir otoparka geldim. Etrafıma hızla bakınırken tam karşımdaki otobüslerin arasından hızla geçen birini gördüm. Hızlı olmaya çalışarak o tarafa doğru koştum. Yorulduğumu hissediyordum ancak çantamı geri almalıydım. Neden o kadar insan dururken benim çantamı çalıyordu? Bazen Ethan amcam çok haklı olabiliyordu. Gerçekten belayı çeken bir mıknatısım.
Dar bir sokağın başına geldiğim de durdum. Onu yine gözden kaçırmıştım ama bu tarafa doğru koşan birilerini de ancak görebilmiştim. Ana caddeye çıktığımı düşünüyordum. Arabalar hızla yanımdan geçiyor, insanlar yürüyordu. Kocaman şehri görünce ne yapacağımı şaşırmıştım. Burada onu nasıl bulabilirdim ki?
Dar sokağın içinden acıyla bir inleme duyduğum da irkildim. Oraya gitmemeliydim ama gidecektim. Korkuyor olsam da o çantayı bulmalıydım. Yumruklarımı sıkarak ilerlemeye başladım. Bir inleme daha duyduğum da irkildim. Hadi ama, neler yaşamıştım bundan mı korkuyordum? İçimdeki ses hala benimleydi. Kısmen haklıydı. Korkumu sineye çekip adımlarımı hızlandırdım. Gitgide darlaşan sokak karanlıktı. Yüksek binalar buraya ışığın çok az girmesine neden oluyordu.
Yerde yatan adamı gördüğüm de durdum. Başında biri duruyordu. Adamın karnına bir tekme daha savurduktan sonra biraz daha ileri giderek yerden bir şey aldı. Adamın üzerinden geçerek hızla bana doğru ilerledi. Beni gördüğün de durdu. Çocuğun yüzünü göremiyordum. Bakışlarımı yerdeki adama çevirdim. Bayılmış olmalıydı.
"Hey, sanırım bu çantayı arıyorsun." çocuğun kalın sesi beni ürpertti. Bana bir adım daha attığın da yüzüne yansıyan ışık yüzünden korkarak bir adım geriledim.
"Brandon..." sesim bana yüksek çıkmış gibi gelse de basit bir fısıltıdan ibaretti.
"Anlayamadım." Çocuğun yüzüne bakakaldım. Gözlerimi kırpıp başımı iki yana sallayarak bakışlarımı tekrar onun yüzüne sabitledim. Büyük bir hayal kırıklığı yaşarken derin bir nefes aldım. Sanki bu kırıklıklar kalbime batmış gibiydi.
Zaten ne düşünüyordum ki? Onun nerede olduğunu bile bilmiyordum. Bu çocuğu nasıl o sanmıştım? Aslında benziyordu. Ya da ışığın az olmasından kaynaklanan bir yanılsamaydı. Boğazımı temizleyerek başımı salladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
THE VISION-Mystic Truths (GÖRÜŞ-Mistik Doğrular)
FantasyHayatın karşımıza neler çıkarabileceğini asla tahmin edemeyiz. Yaşadığınız, yaşıyor olduğunuz ya da yaşayacağınız olayların sizin yaşınızla, ruh sağlığınızla ya da olgunluğunuzla hiçbir alakası yok. Yokmuş. En azından hayat bunun bir örneğini bana y...