B27

505 71 4
                                    

Çok güzel bir şarkı kulaklarımın içinde dans ediyordu. Sesin sahibinin kim olduğunu biliyordum.

Bir vizyondan daha çıktığımın bilincinde gözlerimi araladım. Artık yetişkin bir kahin olduğumun belirtilerinden biri de buydu. Hayal ile gerçeği ayırt ederek uyanıyordum.

Mathius'un mırıltısı ağrıyan başıma iyi geliyordu. Başımın içinde filler tepişiyor gibiydi. Sanki birisi balyozla başıma vuruyordu. 

Yüzüm Mathius'un boyun girintisindeydi. Kollarım kucağımdaydı. Mathius'un bir eli saçlarımda bir eli de sırtımdaydı. Sırtımı sıvazlıyordu. Bu, uyuşmuş bedenime iyi geliyordu.

"Bana daha sıkı sarılır mısın?" Fısıltım onu ürpertmişti. Dediğimi kavradığı anda kollarını sıkıca bana sardı. Ben de ona sarılmak istiyordum ama vücudumu hareket ettirecek durumda değildim. Her yerim sızlıyor ve acıyordu.

Acılı bir inilti ağzımdan çıktığında Mathius yüzümü yukarı kaldırdı.

"Daph iyi misin?" O da fısıldayarak konuşuyordu. Gözlerimi kapatıp yutkundum. Boğazım da kurumuştu.

"Hayır..." fısıldayarak konuşmak bile beni yoruyordu. "Yoruldum."

"Biliyorum, şimdi sadece dinlenmelisin. Sonra konuşuruz."

Bir yandan konuşup her şeyi anlatmak istiyordum. Diğer yandan vizyonumdaki hiçbir şeyi hatırlamak istemiyordum. 

En son olanları anımsamaya başlamıştım. Brandon'dan kaçmıştım. Bilmediğim yerlere koşarak gitmiştim. Morrigan'a dönüşen siluetimi görmüştüm. Kaçmıştım. Siyah iplikler her yanımı sarmıştı. İşleri bitince beni serbest bırakmışlardı. Sonra bir deve yakalanmıştım. Rathalos'un kanat seslerini hatırlıyordum. Devle birlikte yere düşmüştük. Mathius, adımı haykırmıştı.

Sonra vizyonumu görmüştüm.

"Resim çizdim mi?" Yorgunluğum sesime de yansıyordu.

"Evet." Mathius'un cevabı kısaydı. Yorgun olduğum için beni konuşturmak istemiyordu. Fazla darbe almış olmalıydım. 

"Kendimi iyi hissetmiyorum." 

"Yaralı olduğun için."

"Hayır, fiziksel olarak değil. İçimde bir yerlerde." Diyerek tekrar yutkundum. "Onu hissedemiyorum."

Baygın bakışlarım Mathius'un yüzünde ufak bir tebessüm yakalamıştı. Eli ile alnıma düşen küçük saç tellerimi geri itti. Bana şefkat göstermesi kendimi toparlamama yardımcı oluyordu.

"Ona bir şey olmadı."

"Nereden biliyorsun?"

"Ona yardım ettin." Mathius'un tebessümü arttı. Onu keyifli görmek beni de keyiflendirmişti. Tebessüm etmeye çalıştım ama bu uzun sürmedi. "Sana çok şey borçlu kaç seferdir onun hayatını kurtardın." 

Etraftaki negatif havayı dağıtmaya çalıştığını fark ediyordum. Keşke ben de onun kadar iradeli olabilseydim ama kötü anılar zihnimdeydi ve hep orada kalacaklardı.

"Vizyonum gerçekleşti." Mathius'un ifadesi bozulmadı. Hala sakinliğini korumaya çalışıyordu. Bunun beni yatıştıracağını düşünüyordu.

"Bunu şimdi konuşmamalıyız."

"Mathius, korkuyorum."

"Daph, sakin olmalısın."

"Bilmediğimiz çok şey var."

"Öğreniriz." Dedi. O kadar sakin duruyordu ki bu beni daha çok tedirgin ediyordu. Bu kadar rahat olmamalıydı. "Apollon ve Kirke hatta Merlin bile bize yardım ediyor."

THE VISION-Mystic Truths (GÖRÜŞ-Mistik Doğrular)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin