Bir vizyonun içerisinde olduğumu biliyordum. Ve istesem vizyonumu kendi isteğim doğrultusunda görebileceğimi de. Ancak bunu nasıl yapacağımı bilmiyordum.
Cheriour'un yanıma gelmeyeceğini biliyordum. Vizyonumda tek başımaydım. Gelecekten kesin bir görüntü görecektim.
Tekrar damgalandıysam göreceklerim muhtemelen kesin olan şeyler olacaktı.
Üzerimde yine beyaz elbisem vardı. Yaralarım iyileşmişti. Her yerim temizdi ve parlıyordum. Yine bir ruhu andırdığımı düşündüm.
Süzülürken etrafımı incelemeye başladım. Deniz sesi geliyordu. Dalgalar yine hırçındı. Kıyıya ulaştığında karaya bıraktığı ses etrafta yankılanıyordu. Etrafta yeşillik çok yoktu. Bodur ağaçlar ve yer yer otlar vardı.
"Hoş geldin." Önümde beliren siluet beni durdurmuştu.
"Morrigan." Gülümseyerek bana baktı. Onu çizdiğim gibiydi. Karanlık. Siyah. Gecenin şekil almış hali gibiydi. Aklıma Nyks'in silueti gelmişti. Belki de ona da benzetiyordum. Karşımda duran tanrıçanın diğer tanrıçadan farkı hayaletimsi olmasıydı.
Saçlarının siyahlığı ile teninin beyazlığı mükemmel bir uyum içerisindeydi. Benim gibi mat değildi. Bulanık bir suyun şeffaflığı gibiydi. Yarı saydam gibiydi. Gerçekten de bir hayaleti anımsatıyordu.
"Lanetli bir adamı kurtarmak için ölümü tattın."
"Onu kurtarmak istemiyordum."
"İsteklerinin bir önemi yoktu. Perdeyi kapatmaman gerekiyordu."
"Benim kurtarmak istediğim dünyada ve Araf'ta tıkılı kalmış ruhlardı. Onları huzura kavuşturdum."
Yüzündeki alaycı ifade bir anda değişmişti. Bana doğru süzüldü. Yüzünü daha yakından görmek beni ürkütmüştü.
Gözlerime inanmak istemiyordum. Morrigan'ın yüzünden kendi yüzüm belirip kaybolmuştu. Dullahan'ın ve devlerin beni ona benzetmesinin sebebi bu olabilir miydi? Tuhaf bir şekilde birbirimize benziyor olmamız beni rahatsız ediyordu. Geriye doğru süzüldüm.
"Aklımı karıştırmaya çalışıyorsun!"
"İçindeki beni uyandıramadığım için üzgünüm kızım!"
"Beni sen olduğuma inandırmaya çalışıyorsun! Bunlara inanmayacağım!"
"İnanmaman gerçekleri değiştirmez."
"Ben kötü değilim. Kötülüğe karşı, sana karşı Apollon'un yanında duracağım."
"Herkesin kendi içinde bir kötüsü vardır. Senin içindeki kötü de benim."
Ona inanmak istemiyordum. Beni kandırmaya çalışıyordu. Kanımı kullanabilmek için beni kendi tarafına çekmek istiyordu. Bu oyuna gelemezdim. İçimden Apollon'a dualarımı fısıldadım. O her zaman benim yanımda olacaktı. Cheriour ona karşı inancımı azalttığında bile benim yanımdaydı. Beni bu deli tanrıçanın elinden yine onun yardımının kurtaracağını biliyordum.
"Aradığım kahin sensin. Sana ihtiyacım olduğunu biliyorsun."
"Sana teslim olmayacağım."
"Teslim olmayacaksın, seçim yapacaksın."
Elaya çalan gözleri siyahlaşmıştı. Gözlerindeki ifadenin ne olduğunu anlayamıyordum. Beni kullanmak için istediğini biliyordum.
"Seçimini senden yana kullanan bir kahin bulmadın mı?" Sesimdeki alaycılık tınıları onu güldürmüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
THE VISION-Mystic Truths (GÖRÜŞ-Mistik Doğrular)
FantasyHayatın karşımıza neler çıkarabileceğini asla tahmin edemeyiz. Yaşadığınız, yaşıyor olduğunuz ya da yaşayacağınız olayların sizin yaşınızla, ruh sağlığınızla ya da olgunluğunuzla hiçbir alakası yok. Yokmuş. En azından hayat bunun bir örneğini bana y...