10. Cehennem Çiçeği ♠

118K 8.5K 1.7K
                                    

Varlığı buram buram acı kokan hiçlik duygusu benliğimi ku-
şattığında, kendinde olmayan bir ruhla bar taburesinden inmeye
çalıştım. Çalıştım diyorum çünkü bunu yapmak bile o an benim için
oldukça güçtü. Kendimi öne doğru kaydırdığımda önce parmak
uçlarım buluştu sert zeminle, ardından tabanlarım...

Kulaklarım duyduklarına isyan ederken, böyle bir yere düş-
tüğüm için bir kez daha lanet ettim. Kendimi korumayı öğrenememiştim
hiçbir zaman, bunu benim yerime Hakan Ağabey’im yapardı hep. Şimdi değersizlikle itham edildiğim bu yerde bir başımaydım ve beni gözleriyle soyan bir adamın karşısında savunmasızdım.

İstediğinin altında yatan nedeni sorgulayacak kadar saf
değildim elbette, o yüzden çıkışla aramdaki mesafeyi hesaplamaya
çalışıyordum. Savaşamıyorsam eğer, doğru olan kaçmaktı benim
için.

“Buranın kızları buz gibi,” diye devam etti, çıkışta takılı kalan
bakışlarıma okkalı bir tekme savurarak. Ahlaksız bakışları göğüslerime kaydığında kızardığımı hissettim. “Oğlum var ya bunun içi sıcacı-”

Tamer’in acıyla inlemesine eş zamanlı olarak yüzü sertçe yana
savrulurken ağzından fışkıran kanlar üzerime sıçradı. Çığlığı basmamın akabinde, Tamer sendeleyerek üzerime devrilmek üzereyken bileğimi kavrayan elin uyguladığı çekim kuvvetiyle ezilmekten son anda kurtuldum.

İri parmaklar kızarttığına emin olduğum bileğimden ayrılırken
hızla belime kaydı ve beni bedeninin sol kısmına yapıştırdı.
Korku, ağlamam için bilinçaltıma türlü oyunlar oynadı; puslanan
gözlerimse ona başardığını gösterdiğinde zaferine bir mum yaktı. Soğuk bedenine yapışan bedenim zafer mumunun ateşiyle
kavruluyordu.

“Pezevenk miyim lan ben?!”

Safi öfke, hissettiğim tam olarak buydu; ses tonundan ve bedenime
temas eden kasılmış bedeninden çıkardığım kusursuz bir
sinirlilik hali.

“Ne o, yoksa kendine mi ait kıldın onu?” Dudaklarından aşağı-
sı kandan görünmüyordu Tamer’in, yine de umursuyor gibi durmuyordu.

Düştüğü yerden kalkmak yerine, her iki eliyle yerden destek alarak öne doğru kaykıldı. “Eğer öyle değilse paylaşmayı
öğrenmelisin kuzen.”

Umarsız sırıtışı benden ayrılan Ateş’le son buldu. Yerde acıyla kıvranmaya başladığında buna Ateş’in tekmelerinin
sebep olduğunun bilincindeydim.

“Senin gelmişini geçmişini sikerim Tamer! O konuşan ağzını
sikerim lan senin!”

“Ne var lan! Sanki daha önce yattığın kadınlarla yatmadım.”

Tamer’in, kolunu kafasına siper ederek söylediği sözlerle adeta
kanım donmuştu. Kalakalmış bir şekilde öylece onlara bakarken,
birdenbire Tamer’in kaşında akmaya başlayan yoğun kanla Ateş’in öfke dolu sesi mekânı inletti.

“Onu görüyor musun? O tür kızlara benziyor mu sence?”

Daha fazla bakamadım, yerde acıyla kıvranan Tamer’den gözlerimi ayırdım ve ellerimi yüzüme götürüp akan gözyaşlarımın ince parmaklarımı ıslatmasına izin verdim. Basit kadın muamelesine maruz kalmanın verdiği ağır duygu yükünü sırtlayarak çıkışa
doğru koşmaya başladım. Ta ki puslu gözlerimden dolayı önümü
net göremediğim için kaçınılmaz son gerçekleşene kadar. Düşüşüm sertti fakat ruhuma aldığım darbeler çok daha acımasızdı.
Yanan dizlerime aldırmadan elimin tersiyle gözyaşlarımı sildim
ama yerine yenilerinin gelmeleri uzun sürmüyordu.

HİS 🔥  (Yeniden Yayınlanıyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin