13. Mavi ♠

119K 8.3K 1.5K
                                    

Korkunun ağına takılan zihnim yaşadığı badireye bir anlam
yükleyemezken çok daha fenasına kucak açtı. Körelmiş bir nefretin
sivri uçlarının hedef noktasıydım, aynı nefret sıkıca kavramıştı
titreyen bedenimi. Hissiyatım öyle yoğun bir seviyedeydi ki onu
görüp görememem zerre anlam teşkil etmiyordu o saniyelerde.

Tezgâhın dibine sığınmış tuhaf pozisyonumuzdan dolayı mavi
ışıkları göremiyordum ancak sağır edici sesleri hâlâ kulağımda
yankılanıyordu. Ateş beni öylesine sarıp sarmalamıştı ki yukarı-
dan bakan biri altında benim olduğumu kesinlikle anlayamazdı.
Başını boyun boşluğuma gömdüğü andan itibaren kokusu daha
yoğun bir şekilde nüfus etti ciğerlerime. Başımı hafifçe soluma
eğdiğim sırada burnum boynuna çarptı; işte kokusunun kaynağı
burasıydı.

Sesler artmaya başladığında gözlerimi sımsıkı kapatıp ellerimi
içgüdüsel olarak ona sardım. Bana verdiği gücün boyutu ileri
derecedeydi. Elimi sırtına koyup istemsizce sıktım. Yine korkuyordum fakat korkularımın arasında hissettiğim şeye sesli bir nida çıkarmamak için kendimi zor durdurdum. Kazağının arkası ıslanmış ve tenine yapışmıştı.

Ateş terlemişti!

Ben onun soğuğunda üşürken, o benim sıcağımda kavruluyor
olabilir miydi? Burada geçirdiğim her dakikam bana aklımı kaçırmam için türlü oyunlar oynuyordu ve ben ziyadesiyle zayıftım.

“Korkma,” diye bir kez daha fısıldadı. Sesi tuhaf bir şekilde
endişelerimle arama kalın bir duvar örüyordu.

“Neler oluyor?” Üzerindeki ellerimin titremeye başladığını
hissetmemesi için sırtına daha fazla bastırdığımda rahatsızca kı-
pırdandı üzerimde.

“Kes şunu.” Nefesinin soğuk buharı boynumu yalarken neler
olup bittiğine anlam veremedim.

“Neyi?”

“Beni tahrik ettiğinin farkında mısın?”

“Ne?!” Söyledikleriyle beliren utancıma heyecanım da eklendi
ve göğsüm hızlı hızlı inip kalkmaya başladı.

Kalbimi sakinleştirme çabalarım ters tepiyor ve beni daha bü-
yük bir utanç dalgasına sürüklüyordu. Üstelik hemen önümdeki boynu bana bu konuda hiç yardımcı olmuyordu. Bir an sonra kafasını oradan çıkardığında nefesini saçlarımın dibinde hissettim.

Korkunun pabucu dama atılmıştı.
Taze çekilmiş acı kahve kokusunu solurken kapattığım gözlerimin
önüne bir çift mavi göz düştü. Önce beynimin bir oyunu zannederek üzerinde durmadım ancak sonra bir oyun olmayacak kadar gerçek olduğunu fark ettim. Gözlerimi açıp bu görüntüden kurtulmam gerekiyordu fakat seyre durmam konusunda zihnime baskı yapan diktatör istek baş gösteriyordu içimde.

Gözlerim kapalı gördüm mavi gözlerini. Kalın siyah kaşları
inceledim önce, dağınık ve sert duruyorlardı. Kirpikler, uzun
değillerdi fakat sık ve siyah olmaları alenen belli olmalarını sağlıyordu. Gözleri, dalgalı bir denizin en derin yeri gibi maviydi.
Şiddetli tsunamiler barındırırcasına hırçın, bir deniz kıyısı kadar sakin. Ürperten soluğu saç diplerimdeyken, görüntü gitgide netleşti.

Hiç şüphem yoktu; bu onun gözleriydi.

“Saldırı bitti ama siz halinizden memnunsunuz sanırım.”

Başımı ani bir hareketle yukarı kaldırarak gözlerimi açtığımda,
Sezgin’in alaycı gülüşü yanaklarıma sıcak kanın akın etmesine sebep oldu.

HİS 🔥  (Yeniden Yayınlanıyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin