31. Çagrı ♠

45.3K 3.4K 336
                                    

Hasbelkader bir düşman kazanmanın neticesinde, uzun yıllar önce edebiyat hocamın söylediği bir vecize zihnimde yankı buldu. “Bir düşman kazanmak, atacağın her adıma dikkat etmek demektir.”

Ayak bileklerimi mengene gibi saran görünmez prangalar beni her türlü kötülüğe karşı savunmasız bırakıyordu. Yine de bilhassa vicdanıma yayılan erinç tüm musibet duyguları bir süreliğine rafa kaldırmıştı.

Izabelle’in ardından salonu esir alan sessizlik bir süre sonra Sezgin’in ağır küfürleri ve ardından sertçe kapıyı çekerek çıkmasıyla son buldu. Derin hâlâ şaşkınca boşluğa bakarken, Ateş’in yakınlardaki varlığını hissediyordum. Başımda arz-ı endam eden ağrı ve arada birbirine karışan görüntüler beni yarım bıraktığım sızmanın kollarına itiyordu ama Derin’i böyle bir durumda yalnız bırakamazdım. Dikkatimi adımlarıma vererek birkaç sendeleme-nin ardından Derin’in yanına gittim ve omzuna dokundum.

“İyi misin?”

Başını hızla aşağı yukarı sallayıp beni onaylasa da iyi olmadığını biliyordum. Şoktan kurtulmuş gibi koyu kahve gözlerini boşluktan ayırarak bana dikti.

“Gözlerin kızarmış Hare, uyumalısın.”

“Sen de uyumak ister misin?” diye sordum uyuyamayacağını bile bile.

“İyi fikir.” Geri döndü ve uzun koridora yöneldiğinde onu takip ettim. Ateş’i arkamızda bırakırken birkaç saat öncesine ait aramızda geçen diyalogların fragmanları zihnimde yayımlanmaya başlamıştı bile. Net olarak hatırlayamıyordum ama bir ara kolunu bile ısırmış olabilirdim. Ah, umarım bunlar son uyuduğum uy- kumdan bana yadigâr kötü birer kâbustan ibarettir. Zira onunla bir sonraki karşılaşmamız benim açımdan çok da iyi olmazdı.
Odaya girdiğimizde yatağa sırtüstü serdi bedenini, gözleri tavandaydı. Yanına gitmeden önce bir köşeye geçip elbisemi çıkardım ve dolaptan çıkardığım mavi geceliği üzerime geçirdim. Onun da üzerini değiştirmesi için tekrar dolaba yöneldim ve benim için getirdiği siyah geceliği çıkardım.

“Derin, üzerini değiştirmek ister misin?”

Birkaç dakika yanıt vermesini bekledim, ancak sessizliği bozulmayınca elimdeki geceliği yerine koyup yanına oturdum.

“Neden bunu daha önce söylemedin?”

Ne bekliyordum ki? Muhakkak soracaktı ve sordu. Derin bir nefesle rahatlamaya çalışıp “Izabelle…” dedim anmak istemediğim ismi telaffuz ederek. “Susmam karşılığında ailemden haber getirdi, üzgünüm Derin.”

Bakışlarını tavandan ayırmadan gülümsedi, gülümsemesi keyiften yoksundu.
“Anlıyorum.”

“Bana kızmadın mı?”

Başını olumsuz anlamında iki yana sallayıp “Kızmadım,” dedi. “Kim olsa ailesinden haber alacağı tek şansı değerlendirirdi.”

“Sana o gün söylemeye çalıştım, ama odaya Ateş gi-”

“Çok tuhaf biliyor musun?”

Uyanık tutmaya çalıştığım bedenim yatağın davetkâr görün- tüsüne tepkisiz kalamadı. Derin’in yanına kıvrılırken tamamlayamadığım cümlemi bir kenara savurup “Tuhaf olan ne?” diye sordum.

“Onu yıllardır seviyorum. Eğer bu büyü olmasaydı o da beni sevebilir miydi, işte bunu hiçbir zaman bilemeyeceğim, tuhaf.”

Daha fazla açık tutamadığım gözkapaklarım usul usul kapandı. “Son yaptığı büyüde başarılı olamadı ve büyü ilk sekteye uğradığında Sezgin seninle oldu. Aslında cevabı yeterince açık değil mi?”

HİS 🔥  (Yeniden Yayınlanıyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin