27. Tehditkar ♠

63.6K 3.9K 601
                                    

Gözlerimi açtığımda muhtemelen öğleni geçmişti, zira sabaha karşı anca uykuya dalabilmiştim. Üzerime sinen rehavet haliyle yüzümü ekşittim ve Ateş’in hâlâ uyuduğu düşüncesiyle sessiz ol- maya özen göstererek banyoya ilerledim. Bir yandan küveti doldururken, diğer yandan üzerimden çıkardığım kıyafetleri bir ara yıkamak üzere kenara bıraktım. Banyo köpüklerinin arasından seçtiğim şekerimsi kokuyu suya döktüğümde köpüren sıcak su oldukça davetkârdı.

Çıplak vücudumun sıcak suyla buluşması bedenime yoğun bir mayışıklık hissi verirken, itiraz etmeksizin gözlerimi kapatıp başımı arkaya, küvetin kenarına bıraktım. Bir nebze olsun huzura kavuşmuştum ki zifiri karanlığıma düşen bir çift mavi gözle kalbim tekledi. Gözlerimi açıp kime ait olduğunu bildiğim bu görüntüden kurtulmam gerekiyordu ancak öyle güzeldi ki… Henüz tanımadığım yanım onu uzun uzun izlemek istedi.

Belki bilinçaltımın oyunuydu, belki de gördüğüm hayaller bu şehrin bana sunduğu bir nimetti. Her ne olursa olsun uzun uzadıya izlemeye değerdi.

Gür ve siyah kirpiklerinin, kalın ve biçimli kaşlarının, nefretinin, öfkesinin ve hırsının kararttığı koyu mavi gözlerinin arka odalarına saklanan gerçek Ateş’i görmek istiyordum.
Yanımda yokken bile zihnimi işgal eden varlığı, aynı zamanda kalp ritmimle de oynuyordu. Hiç görmediğim suretini gözlerimi kapattığımda kısmen de olsa görebilmek kesinlikle bilinçaltımın arsız bir oyunu olsa gerekti.

Oysa günlerdir sesini dahi duymamıştım. O gece bana söylediği son sözden sonra sanki bir kez bile dönüp bakmamıştı yüzüme, bundan emindim. Öfkesinden payımı almanın kırgınlığıyla bir köşeye sinmiş, gerekmedikçe odamdan bile çıkmamıştım.

Dakikalar sonra, parmak uçlarımın buruştuğunu hissederek sudan çıktım. Havlu görevini gören siyah kalın bezi bedenime dolayıp, araladığım banyo kapısından kontrol ettiğim koridorun boş olmasıyla hızla odama ilerledim, sonra bu hareketimin üzerine alayla kıvrıldı dudaklarım. Sanki koridorda olsa görebilecektim.

Odama girdiğimde yatağın üzerinde oturmuş, kuvvetli bir ifadesizlikle boşluğa bakan Derin’i görmeyi beklemiyordum. Öyle dalmıştı ki geldiğimi bile fark etmedi. Başıma sardığım bezi çekip alarak masanın üzerine bıraktım ve ağır adımlarla yanına ilerledim. Bir şey olmuştu. Derin, normalde de donuk ifadeye sahip bir kızdı ama gözlerinin ardındaki acıyı hissedebiliyordum.

“Derin.” Kısık sesle yanına ilişip yatağın dibine çöktüm. Bana cevap vermedi.
Bir kez daha “Derin,” diye fısıldadım.

Sanki sadece görüntüsü buradaydı. Bakışlarını tek bir noktaya kilitlemiş, öylece duruyordu. “Korkutuyorsun beni.”

Elimi, dizinde duran elinin üzerine koyup bana cevap vermesini bekledim.“Üzerini giyin Hare, yoksa titremeye başlayacaksın.”

Bana bakmadan söylediklerinde haklıydı. Ayağa kalkıp arkasına geçtim ve seri hareketlerle bezi atarak üzerimi giydim.

“Derin iyi misin?” diye sordum saçlarımı kalın kazaktan kurtarırken.

“Bilmem, sence iyi miyim?”

Soruma karşılık yönelttiği soruyla ne diyeceğimi bilemedim. Dilimin üzerinde dönen kem-kümlerden sonra, “Her ne olduysa bana anlatabilirsin,” dedim.

HİS 🔥  (Yeniden Yayınlanıyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin