23. Tehlike ♠

84.7K 4.3K 539
                                    

Ruhumun surlarından atlayan hayallerimin şerefine bir meşale yakılmıştı tam omurgamın orta yerine. Bir ses vardı en ücra köşelerimde yankılanan, yok edercesine çınlayan. Bir kelepçe sarılmıştı cılız bileklerime, çekiştirdikçe acı veren ama katiyen çözülmeyen, bir de görünmez bir adam vardı, soğuk nefesini tenime hapseden.

Ruhlar Şehrinde her daim hükmünü sürdüren alacakaranlık havaya gözlerimi sonunda açabilmiştim. Bilincim gerçekliğe kavuştuğunda bulunduğum konum zihnimde şok etkisi yarattı. Hemen göğsümün altından saran güçlü kollar sırtımı göğsüyle neredeyse bütünleştirmişti. Birbirine karışan bacaklarımız ise kı-mıldamamı imkânsız hale getirmişti. Hakan Ağabeyim dışında başka bir erkekle uyumanın utancı benliğime dalga dalga yayılır- ken adlandıramadığım o duygu yine ortalıklardaydı.

"Ateş," diye fısıldadım. Nefesinin rüzgârı saç diplerimde esi-yordu.
"Ateş." Sesimin daha yüksek çıkması onu uyandırmaya yetmemişti. Bir kez daha onu uyandırmak üzere ağzımı açacakken fark ettiğim şeyle donup kaldım. Ateş sıcaktı! Kolları tenimin çıplak kısmında hissettiğim bacakları ısınmıştı.

"Vaz mı geçtin?" Aniden duyduğum uykulu sesiyle kollarında irkilirken buna müsaade etmeksizin mümkünmüş gibi daha fazla bastırdı göğsüne.

"Anlamadım."

"Uyandırmaktan diyorum, vaz mı geçtin?" Konuştukça ku-lağıma vuran nefesi ona vereceğim cevabı zelzeleye uğrattı, bu kadar yakınken konuşmak kolay mıydı?

"H-hayır sadece..." "Sadece?"

Yutkundum, nasıl söylenir böyle bir şey bilmiyordum.

"Seni şaşırtan şeyin ne olduğunu ikimiz de biliyoruz değil mi?"

Kurmakta zorlandığım cümleyi benim yerime tamamlarken, konumumuza milim ihanet etmemişti. Anlam veremediğim bir şekilde ben de rahatsızlık duymuyordum.

"Evet."

"Nedenini bilmiyorum, bildiğim bir şey varsa sebebi sensin.
Çünkü böyle bir şey, daha önce hiç olmadı."

Bir ruhun soğuk bedenine tadını unuttuğu sıcaklığı getirmek ten mütevellit, keskin bir bıçağın tam ortasında hissediyordum kendimi. Hatta yalın ayakla o bıçağın üzerinde yürüyordum, attı-ğım her adım zarar ziyan olacaktı. "Benim yüzümden," diye fısıldadım kendim bile zor duyabileceğim bir sesle.

"Karların ortasına ateş yaktın sen."Sözlerinin ehemmiyeti tüm benliğimi kuşattığında kalkmak için bir hamle yaptım, izin vermedi. O izin vermeden kalkamaz dım.

"Kalkmak istiyorum."
"Biraz daha kal."

Başımı yastıktan kaldırarak bulunduğum talebe aldığım olumsuz yanıtla usulca yeniden yattım. İsteğine anlam verememenin şaşkınlığıyla gözlerimi kapattım, müthiş bir güven duygusu sarmıştı etrafımı; sanki şu an kimse bana bir şey yapamazdı. Bu, buraya geldiğimden beri uzak olduğum bir histi.

"Teninin sıcak olmasını özledin mi?" "Bilmiyorum," dedi kısık tuttuğu sesiyle. "Belki."
Sırtıma yapışan sert göğsünü, atmayan kalbini en derinlerim-de hissettim. Ateş, bir insanın yaşaması gereken duygusal tüm dürtülerden soyutlanmış gibiydi. Hiç görmediğim gözlerinin nasıl soğuk baktığını hayal ettim, içim titredi. Tüm seslerin üzerine kara bir çarşaf örtülmüştü şimdi, sükût çıkacak tek bir çıt sesine bile düşmandı.

HİS 🔥  (Yeniden Yayınlanıyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin