HİS 2 BÖLÜM~2

77.5K 7K 2.6K
                                    


Düzenlemeden atıyorum. Lütfen yazım hatalarına takılmayalım.

Oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin olur mu? Bölüm yayınlama konusunda en büyük motivasyonum onlar!

Lindsey Stirling-Elements

🔥

Zebanilerin ninnileri dönüp duruyor zihnimin boş odalarında. Tiz tınısı ölüme meylettiriyor, notaları keskin bir çakı suretine bürünerek nabzıma saplanıyor.

Boşluk.

Keskin bir boşluk.

Acıtarak, sinsice ruhumu ele geçirmeye çalışıyordu. En ücra köşelerime sinmeye, orayı kendine yuva yapmaya çabalıyordu.

Tanıdık bir sükut dalaşıyordu kulağımın kıvrımlarında. Rüzgarın uğursuz yankısı henüz aralanamayan kirpiklerimi ustaca sıyırıp geçiyordu. Gövdemin sert bir zeminle haşır neşir olduğunu hissedebilmekten başka bir devinimin söz konusu değilken, gözlerimi aralamaktan korkuyordum. Tarifine tarif isteyen görünmez bir ağırlık vardı üzerimde. Ruhum uzun zaman önce ağır bir enkazın altında kalmıştı. Sırasını bekleyen bedenim ise vuslatla belki bir salise, belki de bir ışık hızı kadar önce kucaklaşmıştı.

Zaman kavramı sonsuz bir inzivaya çekilmiş gibiydi.

Ve şimdi, hem ruhum hem bedenim göçük altındaydı.

Bir, iki, üç!

Kirpiklerimin cılız darbesini kaşlarımda hissetmemle bulunduğum pozisyona ihanet ederek dizlerimin üzerinde durdum ve avuç içlerimle yerden destek aldım. Soğuktu.

Çok soğuktu.

Parmaklarım istemsizce avuçlarıma itilirken tırnaklarımın arasına dolan tanıdık küf yığınına ölü bir balık gibi bakakaldım. Kendi zihnimin mahzenlerine kendi ellerimle benliğimi hapsetmişken gerçekten aklımı yitirmeye sebep olabilecek o ihtimali düşündüm.

Yine rüya görüyordum.

Hayır! Rüya olamayacak kadar gerçekti.

Başımı hızlı hızlı iki yana salladım. Olamazdı!

Olabilirdi!

Kirli avuçlarımı yerden kaldırıp kulaklarıma bastırdım. Düşüncelerimin kanlı harbi bitmiyordu. Onlar savaştıkça ruhum tüketiyordu. Keskin kılıç darbeleri yaşanmışlıklarımın orta yerine iniyordu. Kalın bir kabuğun altına saklanan yara gün yüzüne çıkıyordu.

Yaşanan her ne varsa, oluk oluk kanıyordu.

"B-bu imkansız" suratıma dökülmüş saçlarımın arasından kademeli olarak kaldırdığım gözlerimi, sürgün edildiğim şehre diktim.

Aynı sızı, aynı zemheri, aynı alacakaranlık..

Buradaydım.

Hatırladığım gibi değildi hiç bir ayrıntı, şehir yokluğumda terkedilmiş bir harebe zevahahirini giyinmişti.

Taş taş üstüne binmişti.
Ölü şehir yağmalanmış gibiydi.

HİS 🔥  (Yeniden Yayınlanıyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin